Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- 2021 yılı asgari ücret zammının ne kadar olacağını belirlemek için Asgari Ücret Tespit Komisyonu;  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında 4 Aralık’ta ilk toplantısını yapmıştı. Çalışma Bakanı Selçuk, “Asgari ücretin işçi ve işverenlerin beklentisine uygun seviyede belirleneceğine inanıyorum” derken, DİSK, Türk-İş ve Hak-İş ise, asgari ücretin vergiden muaf olmasını talep etmişti. 

 

2021’de geçerli olacak asgari ücrete ilişkin DİSK’in bölgelerde yaptığı ‘Asgari ücrette vergi adaleti’ konulu ortak basın açıklaması yapıldı.  Ortak basın açıklamasını okuyan hükümete çağrıda bulunan DİSK Diyarbakır temsilcisi Hasan Hayri Eroğlu,asgari ücretin net 3800 TL olarak saptanmasının gerektiğini belirterek, “Vergide adalet olmadan ücrette adalet olmaz. Bütçeden asgari ücrete nakit desteği sağlanmalıdır. Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalı, tüm ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinden vergi alınmamalıdır” dedi.

 

“İŞÇİLERİN YAŞADIĞI KAYIPLAR TELAFİ EDİLMELİ” 

Eroğlu, “2021 asgari ücretinin belirlenme süreci, ekonomik kriz ve Covid-19 salgınının yarattığı ağır sosyal ve ekonomik tahribat altında başladı. Milyonlarca işçi iş ve gelir kaybına uğradı. Artan fiyatlar nedeniyle de alım gücü hızla düştü. Türkiye’de 10 milyon civarında işçi asgari ücret altında veya asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyor. İşsizlik ödeneklerinden, emekli aylıklarına kadar pek çok ödeme asgari ücret düzeyinden etkileniyor. Ayrıca, asgari ücretin artışı, genel ücret artışlarını da etkiliyor. Özellikle salgın döneminde büyük önem taşıyan kısa çalışma ödeneği de asgari ücrete oranla hesaplanıyor. Bu koşullar altında asgari ücret salgının yarattığı kayıplara ve ekonomik krize karşı çalışanları korumanın en önemli aracıdır. Sosyal bir devlet olmanın gereği işçilerin yaşadığı bu kayıpları telafi etmektir. Bu kayıpları telafi etmenin en önemli yollarından biri de ücretli çalışanların karşı karşıya olduğu büyük vergi adaletsizliğine derhal son vermektir” dedi. 

 

“Asgari ücretten yapılan vergi ve diğer kesintiler asgari ücretin niteliği ile bağdaşmamaktadır” diyen Eroğlu, “Dolaylı-dolaysız vergi ve diğer kesintileri dikkate aldığımızda işçinin eline brüt asgari ücretin sadece yüzde 67’si net harcanabilir ücret olarak geçmektedir. Yani işçinin kazandığı üç liranın biri vergilere ve kesintilere gitmektedir.İşçilerin eline daha para geçmeden ücretinden doğrudan kesintiler yapılmakta, işçiler bu doğrudan kesintilerle de kurtulamamaktadır. Asgari ücretli bir işçinin brüt ücretinden damga vergisi, gelir vergisi, primler ile KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler de hesaba katıldığında 1000 TL’ye yakın bir kesinti olmaktadır. Yani 2943 TL brüt asgari ücretin yalnızca 1960 TL’si işçinin eline harcanabilir olarak geçmektedir. Bir başka ifadeyle asgari ücretli işçi yılın 122 günü vergi ve diğer kesintiler için çalışmaktadır” diye konuştu.

 

“VERGİDE ADALET OLMADAN ÜCRETTE ADALET OLMAZ”

İşverenlere sürekli vergi indirimlerinin getirildiği, bazı şirketlerin vergilerinin sıfırlandığı bir ülkede, asgari ücretlinin ağır bir vergi yükü altında olmasının kabul edilemez olduğunu savunan Eroğlu, şöyle konuştu:

 

 “Vergide adalet olmadan ücrette adalet olmaz. Üstelik pandemi koşullarında, yani işçiler ciddi bir yaşam savaşı içinde iken asgari ücret üzerindeki bu vergi ve kesinti yükünün kaldırılması bir tercih değil sosyal devlet olmanın bir zorunluluğudur.  Asgari ücrete vergi muafiyeti ve sigorta prim desteği sağlanarak, şu anki asgari ücret seviyesinde bile işçinin eline 2943 TL geçecektir. Bir başka ifadeyle şu anki asgari ücretin net ödenmesi halinde dahi asgari ücret 620 TL fazla olacaktır. Sosyal devletin gereğini yapmak, asgari ücretten alınan vergiyi kaldırmak ülkeyi yönetenlerin, siyasi iktidarın sorumluluğudur. Bunun yanında asgari ücretin tanımı gereği, tüm ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinden de vergi alınmamalıdır. Vergide adaletin temeli, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ancak işçi sınıfının uğradığı bir başka vergi adaletsizliği de vergi dilimlerinden doğmaktadır. Mevcut sistemle adalet dilim dilim doğranmaktadır.

 

“İLK VERGİ DİLİMİNE UYGULANACAK ORAN YÜZDE 10’A DÜŞÜRÜLMELİ”

Yıllardır sistematik olarak ilk vergi dilimi tarifesi düşük tutularak asgari ücretliden ve düşük gelirli işçilerden alınan vergi miktarı artırılmaktadır. AK Parti iktidarında vergi dilimi tarifeleri asgari ücret ve milli gelir artışından daha az artırıldı. Oysa, vergi dilimleri tarifesi en az kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranında artırılmalıdır. 2002 ve 2003 yıllarında ilk vergi dilimi tarifesi asgari ücretin 15-16 katı idi. 2020 yılında ilk vergi dilimi asgari ücretin 7,5 katına geriledi. Bu nedenle asgari ücretliler yılın ikinci yarısında ikinci vergi dilimine girmeye başladılar. Genel olarak çalışanlar daha çok vergi ödemek zorunda kaldılar. Vergi dilimlerini düşük tutarak düşük ücretlilerden daha fazla vergi alınmasının yolunu açtılar.  İşte bu nedenle asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir. Böylece asgari ücrete yakın bir ücretle çalışan işçiler daha az vergi vermiş olurlar.”

 

“ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMAMALIDIR”

Ortak açıklamayı okuyan Eroğlu, “Bilindiği gibi 2008 yılına kadar ücretliler için vergi iadesi uygulaması söz konusuydu. Ücretliler belirli temel harcamaları için topladıkları fatura ve fişler karşılığında devletten vergi iadesi almaktaydı. Ancak vergi iadesi ücretin bir parçası değildi. Devlet tarafından yapılan bir ödemeydi. 1 Ocak 2008’de vergi iadesi uygulaması kaldırıldı ve bunun yerine Asgari Geçim İndirimi (AGİ) uygulaması başlatıldı. AGİ’nindahil edilmesiyle net asgari ücret olduğundan yüksek gösterilmeye başlandı. 2020 itibarıyla AGİ hariç net asgari ücret 2.324 TL değil aslında 2.103,97 TL’dir. İşveren tarafından işçiye ödenen net asgari ücret budur. 2008’de AGİ’nin asgari ücrete dahil edilmesi, asgari ücretin görünenden fazla arttığı yanılgısına yol açmaktadır. İşverenlerin devasa vergi teşvikleri aldığı bir ülkede, asgari ücretten vergi alınmamalıdır. Çağdışı damga vergisine son verilmelidir. Vergi dilimlerinde adalet sağlanmalıdır. SGK işveren primleri destekleniyorsa, işçi primleri de desteklenmelidir” dedi.

 

“SOMUT ADIMLAR ATILMALI”

Eroğlu, pandemi koşullarında daha da önem kazanan asgari ücret konusunda atılması gereken somut adımlar şöyle sıraladı:

 

-Salgın döneminde asgari ücret farklı hesaplanmalıdır. Brüt asgari ücret net olarak ödenmelidir!

 

-2021 asgari ücreti Covid-19 salgınının hanelere getirdiği yeni yükler dikkate alınarak hesaplanmalıdır.

 

-Bütçeden asgari ücrete nakit desteği sağlanmalıdır. 

 

-Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalı, tüm ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinden vergi alınmamalıdır. 

 

-Salgın döneminde asgari ücret SGK işçi primleri bütçeden karşılanmalıdır.

 

-Asgari ücret hesabında sadece işçinin kendisi değil, ailesi de esas alınmalıdır. 

 

-Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır.

 

-Asgari ücret bütün işçi ve memurlar için ortak saptanmalıdır.

 

-2021 asgari ücreti net 3.800 TL olarak saptanmalıdır.”

Editör: TE Bilisim