MÜCADELE HABER- Diyarbakır’da bulunan çok sayıda sivil toplum kuruluşları, sendika, dernek ve meslek örgütü, yaptıkları ortak açıklamayla Sakarya’daki işçilere dönük saldırıya tepki gösterdi. Kentte daha önce de benzer saldırıların yaşandığı anımsatılan açıklamada, özellikle Karadeniz’e bağlı bölge illerinde mevsimlik tarım işçilerine yönelik bu tür saldırıların sıklıkla yaşandığı belirtildi.

 

STK’lar yapılan ortak açıklama şöyle, “Basına ve sosyal medyaya yansıyan video ve paylaşımlarda, fındık toplayıcılığı işinde çalışmak üzere Mardin ili Mazıdağı ilçesinden Sakarya’ya giden ve içlerinde kadınlarında bulunduğu 16 Kürt işçisinin, 4 Eylül 2020tarihinde sabah erken saatlerinde işveren ve köylüler tarafından saldırıya uğradığı görülmüştür. Fiziksel şiddet ve hakaret içerikli saldırıda, işçiler çeşitli yerlerinden yaralanmıştır.

 

Basın organlarında olaya ilişkin beyanlarda bulunan saldırı mağduru Barış Demir isimli yurttaş, olaydan önce işverenle aralarında bir sorun olmadığını, çalıştıkları fındık bahçesinde girdikleri sırada kendilerine hitaben ‘köpek sürüsü’ denilerek hakarette bulunulduğunu, bunun üzerine bahçeden çıktıklarını, bahçeden çıktıkları sırada ise “Siz burayı memleketiniz mi sandınız, burası bizim” şeklinde tehdit edildiklerini ve sopalarla kendilerine saldırıda bulunulduğunu belirtmiştir.

 

Bilindiği üzere Sakarya ilinde son iki yılda benzer birçokırkçı saldırı yaşanmıştır. 2018 yılında sokakta Kürtçe konuştukları için saldırıya uğrayan 39 yaşındaki Kadir Sakçı hayatını kaybetmiş, 16 yaşındaki B.S.,isimli oğlu yaralanmıştı. Yine geçtiğimiz yıl Öz Diyarbakır otobüs firmasında muavinlik yapan ve ailesiyle birlikte mevsimlik tarım işçisi olarak Adapazarı'na fındık toplamaya giden Şirin Tosun,6 kişinin linç girişimine maruz kalmış ve sonrasında da başından silahla vurularak yaşamını yitirmişti.

 

Sakarya gibi yine Karadeniz bölge illerinde mevsimlik tarım işçileri sıklıkla bu ve benzeri linç girişimine, nefret söylemine ve saldırılara maruz kalmaktadırlar. Bilindiği üzere mevsimlik tarım işçiliği de uygulanan ayrımcı ekonomik politikanın çıkardığı yoksulluğun bir sonucudur. Yaşanan ırkçı ve ayrımcı saldırıların, Kürt halkı üzerinde yıllardır süregelen toplumsal, ekonomik ve siyasi politikalardan bağımız olmadığını ifade etmek isteriz.

 

Yaşanan bu saldırılar münferit ve adli olaylar olarak görülmemelidir. Şiddet dili ve politikalarına eklenen ayrımcı uygulamalar, mevsimlik Kürt işçilerine yapılan saldırılar, bu saldırılar karşında idari amirlerin saldırıları teşvik eden söylemleri, hukuk mekanizmasının işletilmemesi, tümüyle bu sonuçların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri arasında görülebilir.  Şiddet ve kutuplaştırıcı dilin kullanılması, bu yönlü ırkçı saldırıları doğrudan beslemektedir. Son yıllarda sürdürülen mevcut siyasi koşullar ve siyasi erklerin kullandığı şiddet ve ayrımcı dil toplum içerisinde telafisi olmayan olaylara sebebiyet vermektedir.

 

Yıllardır her türlü ırkçılık ve ayrımcılığın karşısında olan biz insan hakları savunucuları, emek ve demokratik kitle örgütleri, ırkçı saldırılara zemin hazırlayan, toplumsal barışı zedeleyen ve çatışmayı körükleyen bu uygulamaları ve politikaları reddediyoruz!

 

Kürt işçilere ve ailelerine yönelik gerçekleşen ve yaşam hakkının ihlaline yol açan bu ırkçı saldırıyı kınıyor, saldırıyla ilgili ivedi ve etkin bir şekilde soruşturma başlatılmasını talep ediyoruz.”

 

İMZACILAR

Açıklamada imzası bulunanlar ise şöyle: İnsan Hakları Derneği (İHD), Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Rosa Kadın Derneği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İKK, KESK Şubeler Platformu, DİSK, Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi (DER-MEZ), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER), MEBYA-DER.

Editör: TE Bilisim