MÜCADELE HABER-  Son bir yılı kapsayan raporda özetle şöyle denildi: “Ağda yer alan kurumlar olarak, şiddet başvurularını ortak veri tabanında buluşturup il düzeyinde veri oluşturmayı ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle daha etkili bir biçimde mücadele etmek için politikaların oluşturulmasını amaçlamaktayız.

 

“Diyarbakır şiddetle mücadele ağı bileşen kurumlarına 10 Aralık 2019’dan 21 Ekim 2020 tarihine kadar 1841 başvuru yapılmıştır.

657 kadın boşanma talebinde bulunmak için Adli Yardım Birimine başvurmuştur.

770 kadın sığınakta kalma talebiyle başvuruda bulunmuştur.

Sadece Diyarbakır’ da 11 kadın erkekler tarafından katledilmiştir.

15 kadın şüpheli olarak bir şekilde hayatını kaybetmiştir.

Öldürülmeye teşebbüs edilen 3 kadın yaralı kurtulmuştur.

 

Kent genelinde 5 ayrı operasyonla 76 kadın aktivist siyasetçi gözaltına alınıp onlarcası tutuklanmış, biri ev hapsine alınmıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında yasa gereği işbirliği içinde olması gereken kurumların çalışanları toplumsal cinsiyet, görüşme teknikleri ve kadın hakları alında bilgi sahibi olmadıklarından dolayı şiddet mağdurları ile yaptıkları görüşmeler sonucunda mağdur kendisini suçlu hmekte, yargılandığı ve yaftalandığı hissine kapılmakta, ikincil travma yaşamaktadır.

 

2020 yılında yaşanan pandemi sebebiyle uygulanan karantina tedbirleri, kadına yönelik ev içi şiddeti tırmandırmıştır. Şiddet uygulayan erkekler, tutuksuz yargılanmakta, yargılama neticesinde de ceza almamaktadırlar. Bu durum kadınları şiddete karşı korumasız bırakmakta, şiddet failine uygulanan haksız tahrik ve iyi hal indirimleri ise faili cesaretlendirmektedir.

 

Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı, paylaştığı raporunda önerilere de yer verdi:

6284 Sayılı Kanunun etkili bir şekilde uygulanabilmesi devletin, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi ilke olarak belirlemesi ve kadınları, kazanımlarıyla tehdit etmeyip İstanbul Sözleşmesinden kaynaklanan negatif ve pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, kadın alanında çalışan derneklerin üye ve yöneticilerine yönelik yargı tacizi sona erdirilmeli ve devlet, kadın cinayetlerine yönelik acil eylem planı oluşturarak asıl görevini hatırlamalıdır.

Şiddet mağduru kadınların adli ve idari makamlara yaptığı başvurular ivedi olarak takip edilmeli, kamu personelinin  “şikâyetten vazgeçirme”, ”uzlaştırma” gibi davranışları sona erdirilmeli, kısa süreli işlevsiz koruma tedbiri kararları verilmemeli ve bu alanda çalışan kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği, nefret ve ayrımcılıkla mücadele gibi konularda kapasiteleri artırılmalıdır. KADES uygulamasını kullanan kadınlar yakından takip edilmeli gerekli önlemler alınmalı, sadece kadına yönelik şiddet başvuruları alan ve 7/24 çalışan bir hat oluşturulmalıdır.

 

Pandemi koşullarında kadına yönelik şiddetin önlenmesinin en önemli koşulu; İstanbul sözleşmesinde yer alan önleme, koruma, kovuşturma ve politika geliştirme maddelerinin etkili bir şekilde uygulanmasından geçmektedir. 

 

Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Yukarıda tespit ettiğimiz hak ihlalleri ve yapmış olduğumuz öneriler kapsamında devleti yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.”

 

Öte yandan İnsan Hakları Derneği  (İHD) Diyarbakır Şubesi, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” kapsamında hazırladığı, ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Kadına Yönelik Şiddet Raporu’nu önceki gün düzenlediği basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşmıştı. Rapora göre; en az 42 kadın katledildi, 35 kadın ise şüpheli bir şekilde ölü olarak bulunmuştu.  (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim