MÜCADELE- Diyarbakır merkez Bağlar ilçesinde yaklaşık 3 okul öğrencisinin bir kurumda eğitim gördüğü Şehit Hatip Çağlar Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması düzenleyen Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi, kentteki sorunların bir an önce çözülmesi noktasında gerekli adımların atılması gerektiğini söyledi.

 

“18 OKULDA YIKIM, 7 OKULDA GÜÇLENDİRME ÇALIŞMASI”

Basın açıklamasını okuyan Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir, Diyarbakır’da 18 okulun depreme dayanıksız olduğundan yıkıldığını ve 7 okulunda güçlendirme çalışmaları kapsamında karar alındığını ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. Tekdemir, “Geleceğimiz olan yavrularımızın eğitim ortamlarını, görevli eğitim çalışanlarımızın içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek, çözüm önerilerimizi sunmak üzere burada toplandık. 2018 yılında depreme dayanıksız olduğu ve can güvenliği riski taşıdığı belirlenen okulların tespit çalışmaları yapılmıştır. Buna göre 18 okulumuzla ilgili yıkım, 7 okulumuzla güçlendirme çalışmalarının yürütülmesine karar verilmiştir.

 

“OKULLARDA YOĞUNLUK VAR”

Ne yazık ki yüz yüze eğitimin başlayacağı tarih öngörülemediğinden, sağlıklı planlamalar yapılamamış, bürokratik süreçlerin engel ve hantal yapısı nedeniyle yıkılan okulların yerine yenilerinin inşaat süreci tamamlanamamıştır. Yıkım kararının sonuçları hakkında alınan tedbirler yeterli gelmemiştir. Yık-yap kapsamındaki okulların öğrencileri başka okullara aktarılmış, öğretmenler norm fazlası durumuna düşürülmüş, aktarımı olan öğrenciler diğer okullarda yoğunluklara neden olmuştur.” Diye konuştu.

 

 

Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi, taleplerini şöyle sıraladı:

“* Yıkılan okulların yerine yeni okul yapılması ile ilgili inşaat süreci hızlandırılmalı,

 

* Ek derslikler oluşturulmalıdır.

 

* Ek derslik ihtiyacını karşılayabilmek için diğer kamu binalarının ihtiyaç fazlası alanları kullanılabilmelidir.

 

• Özellikle Bağlar ilçesinin iç bağlar Bölgesi ve Yenişehir ilçesinde okul sahasına elverişli mimari düzenlemeler yapılarak okul yapım süreci hızlandırılmalıdır.

 

• Bununla birlikte Önümüzdeki Eylül ayında Sayın Valimizin taahhüdünde, planlamada yer alan çok sayıda okulun eğitim öğretime hazır hale getirilmesiyle okul ihtiyacımızın önemli bir kısmının karşılanacağını beklemekteyiz.

 

* Kalabalık sınıflarda bulaş riski dikkate alınarak seyreltilmeye gidilmelidir. Bazı okullarımızda sınıf mevcutlarının 50-60 seviyelerine dayandığını gözlemlemekteyiz.

 

* Bu gün itibariyle önerilerimiz ve beklentilerimiz doğrultusunda yapılan düzenleme ile Yık-Yap, onarım ve güçlendirme çalışmaları kapsamında ikili eğitim yapılan okullarda ders saati süresinin 30 dakikaya çekilmiş olması çok değerli bir başlangıçtır. Bu durumu takdirle karşılarken,

 

* Ders saati süresinin ikili eğitim yapan bütün okullar için 30 dk. olarak uygulanması önerimizin de bir an önce karşılık bulmasını bekliyoruz.

 

* Okulların ders başlangıç ve bitiş saatlerinin güvenli bir şekilde eve gidiş ve dönüşleri sağlayacak şekilde ve gün ışığında olmasına dikkat edilmelidir.

 

• Norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerin ise istek ve tercihleri doğrultusunda görevlendirilmelerine mutlaka dikkat edilmelidir.

 

* Ayrıca çok önemli bir konu olarak, Okulların temizlik elemanı ihtiyacının had safhada olduğu bilinen bir gerçektir.

 

* İşkur kapsamında okullara planlanan TYP elemanları alımının okulların ihtiyaç talepleri dikkate alınarak ve bir an önce yapılması gerekmektedir.

 

* Bulaş riskini azaltma ve virüsle mücadele kapsamı içinde yaygınlaştırılmaya çalışılan Aşının, önemini takdir ve tavsiye etmekle birlikte PCR testinin zorunlu bir dayatmaya dönüştürülmesine,  çeşitli yaptırım kararları ile kaotik bir sürece taşınmasına karşı olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Eğitim-öğretimi olumsuz etkileyecek, eğitim çalışanlarını zor durumda bırakacak ve idari birimlerle karşı karşıya getirecek, uygulaması da mümkün olmayan PCR testi zorunluluğu sürdürülebilir ve yönetilebilir bir süreç değildir.

 

Bu hatalı uygulama neticesinde eğitim çalışanlarına dayatılan, okullarda mesleklerini ifa edebilmek için aşı bilgilerini, aşı olmamış iseler PCR test bilgilerini ibraz etmelerinin istenilmesinin hukukî bir dayanağı bulunmamaktadır. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, idareye bu yönde bir yetki vermediği gibi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na aykırı olarak kişinin rızası olmaksızın hem sağlık bilgilerinin istenilmesinin hem de aşılamayı bireysel bir tercih olmaktan çıkarıp zorunlu bir sonuç hâline getirecek dayatmacı idari tasarrufların hukuk devletine yakışmayacağı ortadadır.” Dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim