MÜCADELE- İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle 2021 yılının ilk 10 ayında (Ocak-Ekim) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi kadına yönelik şiddet bilançolarının yer aldığı bir rapor paylaştı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında açıklama metnini İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu ve Kadın Komisyonu Üyesi Av. Derya Yıldırım tarafından yapılırken, hazırlanan rapor ise İHD Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir tarafından paylaşıldı.

 

 

‘Fuhuş zorlanma, madde bağımlılığı, birçok hak ihlali yaygınlaşmakta’

Kadına yönelik şiddetin her geçen gün daha da arttığını ifade eden Av. Derya Yıldırım, “Savaş ve kaos ortamında Suriye’de yaşanan savaşta da tecrübe edildiği üzere Kadınlar, LGBTİ+’lar ve çocuklar ayrımcılığa maruz bırakılmakta, kaçırılma, cinsel istismar, fuhuşa zorlanma veya işkence gibi birçok suçun mağduru olmaktadırlar. Yine savaş sebebiyle göçmek zorunda bırakılan, farklı ülkelerde mülteci statüsünde bulunan birçok kadın ve çocuk ırkçı ayrımcı saldırılara maruz kalmaktadır. Sadece diğer ülkelerde değil Türkiye’de de benzer birçok politika yürütülmektedir. Özellikle Hakkâri, Şırnak, Dersim gibi kolluk kuvvetlerinin sayıca fazla olduğu bölge illerinde yürütülen, kamuoyuna yansıyan ve kamu otoritelerinin de çoğu zaman sessiz kaldığı, etkin idari ve yargısal soruşturmalar yürütmediği durumlar neticesinde fuhuş zorlanma, madde bağımlılığı, kadınlara yönelik birçok hak ihlali de yaygınlaşmaktadır” dedi.

 

‘İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sonrası 16 kadın yaşamını yitirdi’

İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiği 19 Mart 2021 tarihinden sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde aile içi şiddet sonucu 10 kadın, toplumsal alanda uğradığı şiddet sonucu ise 6 kadın yaşamını yitirdiğini söyleyen Yıldırım şöyle devam etti:

 

“İstanbul sözleşmesinin feshedilmesi sonrası birçok kadın kuşkulu bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Onlarca kadın ise yaralanmıştır. Bu göstermektedir ki İstanbul sözleşmesinin kaldırılması kadını daha fazla hedef haline getirmiş, erkeğe ise kadına karşı ne yaparsa yapsın sonucun cezasızlık olacağını düşündüren bir güç vermiştir. Nitekim kadına yönelik şiddet sonucu açılan davaların hemen hepsinde İstanbul sözleşmesinin görmezden gelinerek verilen beraat kararları, adli para cezaları, hükmün açıklanmasının geri bırakılması vs gibi göstermelik hükümler şiddet yanlısı erkeğin şiddet uygulasa dahi ceza almayacağı yönündeki düşüncesini destekler niteliktedir”

 

’10 ayda 30 kadın katledildi, 37 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu’

İntihar vakalarında da artış olduğu belirten Yıldırım “Sosyolojik olgular ile birlikte ekonomik yetmezlikler de ayrıca bölgemizde intihar vakalarını artırmaktadır. Son 10 aylık dönemde tespit edebildiğimiz kadarıyla 19 kadın intihar ederek yaşamını yitirmiş, 7 kadın ise intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Yine aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 30 kadın katledilmiş, 37 kadın ise şüpheli bir biçimde ölü olarak bulunmuştur. Hatırlatmak isteriz ki; Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almak zorundadır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmedir” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim