Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Diyarbakır’da son iki haftada vaka sayısında azalma olduğu ve 100’e yakın hastanın da tedavi gördüğünü belirten Demir, “Aşısı olmayan, herhangi bir tedavisi bilinmeyen ve toplum içinde bulaşıcılığı çok yüksek olan bir virüs ile karşı karşıyayız 2. dalganın oluşmaması için çok dikkatli, kararlı ve istikrarlı bir seyir izlenmesi gerekir” dedi.

 

“VAKA SAYISINDA AZALMA VAR”

1) Diyarbakır'daki korona verilerinde son durum nedir?

Mehmet Şerif Demir: Pandeminin başından beri sürecin şeffaf yürütülmemesi, emidemiyolojik verilerin paylaşılmaması, İl Pandemi ve Bilim Kurulu’nda olmamamız nedeniyle elimizde net veriler olmamakla birlikte sahadan hekimler ve sağlık çalışmalarımızdan aldığımız verilere göre; Diyarbakır’da son iki haftada vaka sayısında azalma olduğu biliyoruz. Hastaneye covid-19 şüphesiyle başvuru ve hastanede takip edilen hasta sayısında azalma oldu. Başvuru rakamlardaki azalma sevindirici olsa da salgının bittiğine dair bulgu da yoktur. Halen Diyarbakır’daki hastanelerde 20’si yoğun bakımlarda olmak üzere 100’e yakın hasta tedavi görmektedir.

 

“TEMASIN AZALMASI SONUCU BULAŞ RİSKİNİ AZALTABİLİR”

2) Havaların ısınması korona da bir etki yaratır mı?

Mehmet Şerif Demir: Şu ana kadar eldeki bilgilere göre Korona virüslerin sıcaktan etkilenme potansiyeline sahip olduğunu ancak bu salgın sırasında Brezilya, Meksika, Afrika ve Avustralya gibi sıcaklığın çok yüksek olduğu yerlerde de hasta görülüyor olmasını unutmamak gerekir. Ama insanların daha az kapalı yerlerde kalmaları, havalandırmaların yapılması, daha geniş ve açık alanlarda tercih etmesi nedeniyle temasın azalması sonucu bulaş riskini azaltabilir.

 

“ÇALIŞMALARIN SONUÇLANMASI İÇİN ERKEN”

3) Korona virüs’ün aşı bulma konusunda çok iddia var, siz ne düşünüyorsunuz?

Mehmet Şerif Demir: Bugün aşı için birçok ülkede 100 den fazla şirketin çalışması olduğunu biliyoruz. Ancak bu çalışmaların sonuçlanması için erken, en az bir yılı bulacağı gibi bir değerlendirme var. Dolayıyla şu aşamada aşısı olmayan, herhangi bir tedavisi bilinmeyen ve toplum içinde bulaşırlığı çok yüksek olan bir virüs ile karşı karşıyayız. Dünyadaki deneyimlerinde de görüldüğü gibi seyahat ve toplumsal hareket kısıtlamaları, fiziksel mesafe kurallarına, hijyen kurallarına uyulması gibi önlemlerin etkili bir şekilde uygulanmasıyla salgın bir şekilde kontrol altına alınmıştır.

 

“98 SAĞLIK ÇALIŞANINA BULAŞIP, 2’Sİ HAYATINI KAYBETMİŞTİR”

4) Pandemi sürecinde sağlıkçıların en çok yaşadığı sorun nedir?

Mehmet Şerif Demir: Covid-19 salgınında en ön safta büyük özveri ile çalışan sağlık emekçileri en büyük risk gruplarındandır. Covid-19 tanısı almış sağlık çalışanlarının sayısı da maalesef her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde salgının başlangıcından bu yana binlerce sağlık çalışanı Covid-19 nedeniyle tedavi görmek durumunda kalmış ve maalesef onlarcası hayatını kaybetmiştir.

Diyarbakır’da bizim de ulaşabildiğimiz verilere göre Diyarbakır’da şu ana kadar 98 sağlık çalışanının Covid-19 hastalığına yakalandığını ve 2 sağlık çalışanı arkadaşımız maalesef yaşamını yitirmiştir.

 

“2. DALGANIN OLUŞMAMASI İÇİN...”

5) Son olarak eklemek istedikleriniz?

Mehmet Şerif Demir: Şunu hep dile getiriyoruz. Aşısı olmayan, herhangi bir tedavisi bilinmeyen ve toplum içinde bulaşıcılığı çok yüksek olan bir virüs ile karşı karşıyayız. Dünyadaki deneyimlerinde de görüldüğü gibi seyahat ve toplumsal hareket kısıtlamaları, fiziksel mesafe kurallarına, hijyen kurallarına uyulması gibi önlemlerin etkili bir şekilde uygulanmasıyla salgın bir şekilde kontrol altına alınmıştır.

İl pandemi ve bilim kurullarına TTB ve tabip odalarının ve diğer sağlık meslek örgütlerin katılımı sağlanmalı ve bu kurullar aktif çalışmalıdır. Her ilin epidemiyolojik verileri çıkarılmalı, şeffaf bir şekilde paylaşılmalı, vaka sayıları değerlendirilip ona göre bir planlama yapılmalıdır.

Testlerin azalmaması gerekir. Planlı bir tarama sürecinde test sayılarının artması gerekir. Filyasyonun etkili ve aktif bir şekilde yapılması gerekir. Toplumdaki taramalar ve vaka takipleri genişletilmeli, bulaşın önüne geçilmesi gerekir.  Yaşam alanlarının, ticari alanların yeniden açılmasını bilimsel verilere göre bir takvime bağlanmalıdır. Dünyada birçok ülkede tanık olduğumuz gibi toplumu yeniden açarken 2. dalganın oluşmaması için dikkatli, kararlı ve istikrarlı bir seyir izlenmesi gerekir. Karar süreçlerini ekonomik ya da siyasal gerekçeler değil, halk sağlığı ve epidemiyolojik veriler yönlendirmelidir. Adımlar epidemiyoji biliminin gereklerine göre atılmalı, halk sağlığı korunmalıdır. Dolayısıyla rehavete kapılmadan, tedbiri elden bırakmamak gerekir.

Editör: TE Bilisim