Doğru, tarafsız ve güvenilir habercilik ilkesinden vazgeçmeyerek şeffaf ve etik bir yayıncılık ilkesiyle 28 Mayıs 1962 tarihinde yayın hayatına başlayan ve logosuna koyduğu ‘Kırıl fakat eğilme’ şiarından ödün vermeyen Diyarbakır yerel Mücadele Gazetesi ailesi olarak, gazetemizin 59’uncu yaşına girmenin mutluluğunu, sevincini yaşıyor ve siz değerli Diyarbakır halkıyla paylaşıyoruz.  Aradan geçen yarım asır boyunca izlediği yayın politikasıyla kendi okuyucusunu kendisi yaratan ve her daim oluşturduğu bir aile ortamında her kesime hitap eden gazetemiz, hiçbir zaman yerel gazete formatından şaşmayarak dün olduğu gibi bugün de tarafsızlığını korudu ve gelecekte de koruyacak. 

Yıllar önce Urfa’dan Diyarbakır’a yerleşmişti. Sadık Yılmaz ayrıldığı Urfa’da maatbacıydı. Mesleğini günümüzde Nilgün Düğün salonu olarak faaliyet gösteren İnönü caddesi Eğri sokakta bulunan Nilgün Sineması bitişiğinde baskı makinesi dahi bulunmadığı ufacık matbaasında ufak-tefek matbu evraklarını kendi el pedalında sipariş verilen büyük işleri ise komşu matbaasında basarak yürütüyordu.

Dönem; İstanbul gazetelerinin uçakla öğleden sonra, kimi zamanda akşam saatlerinde Diyarbakır’a ulaştırabildiği dönemdi. :Ulaşılabilen gazete sayısı da bugün kaldırımlarda adım başı karşılaştığımız gazete bayilerinin raflarının taşan gazete sayısı kadar değildi. 3 yada 4 gazeteydi. Kaldı ki satış bayileri de yoktu. İstanbul’da öğleden sonra Diyarbakır’a ulaştırılan bu gazetelerin satış ve dağıtımını üslenen baş bayii tarafından günlük gazete geldi. Yazıyooor Yazıyooor diye bağıran ve süratle caddelerde dağılan seyyar satıcılara verilerek okuyucuya ulaştırılıyordu.

Şehir de ise sayıları bir halli kalabalık yerel gazeteler yayınlanıyordu. Bunların arasında şehri sorunlarını ilgili ve yetkililere yansıtan haber ve eleştiri yazılar yayınlanan saygın gazeteler de bulunuyordu. Muhabir haberini çok ender bulunan daktilo tuşlarını tıkırdatarak yazıyor. Yazarlar ise yazılarını elle kağıtlara dökerek yazı işlerine teslim ediyordu. Mürettiphane bölümünde çalışan mürettipler de daktilo ya da elle kağıda dökülen bu yazıları gümüş işler gibi kasalardan tek-tek aldıkları hurufat kumpaslarda yan yana dizerek baskıya hazırlıyordu. Mürettiplerin gazete de yayınlanmak üzere hazırladıkları yazıları daha sonra tezgahlarda sayfacı tarafından 18,24,36,48,72 gibi büyük puntolarla başlıkları yazılıp mizanpajtırılıyordu. Mizanpajlaştırılan bu sayfalar bu kez sayfa bağlayıcısı usta tarafından çemberlerde ‘Vizo’larla sıkıştırılıp el pedalı baskı makinesinde sayfalar el il tek-tek makine de baskıya veriliyordu. Baskı dışında tamamen insan emeği ve gücü ile hazırlanan bu gazeteler günün ilk saatlerinde piyasaya çıkıyor ve iyi de satıyordu. Tabiri caize ekmek-peynir gibi.

Gazetelerin siyah beyaz yayınlandığı ofset tekniğini hayal bile edilmediği yıllar yaşanıyordu. Gazete baskısı için gerekli mürekkep kağıdını İstanbul’dan temin etmek başlı başına bir sorunda bütün sıkıntılara rağmen gazetelerin ve gazetecilerin saygınlığı sonsuzdu. İtibarı vardı. Yayınlanan haberin doğrulu ve okuyucunun kendisine sunulan haberi güveni ve inancı vardı.

 

‘KIRILACAĞIZ FAKAT EĞİLMEYECEĞİZ’

Bunca sıkıntıların yaşandığı bu dönemde bugün aramızda olmayan merhum Mehmet Sait Garan ve merhum Sadık Yılmaz yeni bir gazete için kollarını sıvadıklarında tarih 1 Mayıs 1962’y gösteriyordu. Gazetenin adı ise daha önce belirlenmişti. Günlük siyasi tarafsız gazete; Mücadele yayın politikası da logosunun yan tarafında yerleştirilecek; ‘Kırıl Fakat Eğilme’ şiarıyla sürdürülecekti.

Ancak önemli bir eksikleri vardı. Gazeteyi basabilecek ebatta bir baskı makinesi yoktu. Taşıma suyla değirme taşını döndürmek mümkün değildi. Bu nedenle yaptıkları araştırma sonucu yarım otomatik el pedalı diktorya marka baskı makinesini satın alarak Diyarbakır’a getirdiler. Gazetenin yazı işleri ve müdürlüğüne de bir ilk gerçekleştirilerek Nevin Baydar adında bir kadını atadılar.

Ardından kurulan dönemin yayın kurulunda konuşan merhum Mehmet Sait Garan, “Birlikte çıkacağımız yolda belki kırılacağız ama eğilmeyeceğiz. Diyarbakır’ın ve Diyarbakırlıların menfaatlerini hep kendi menfaatlerimizin üstünde tutacağız. ‘Kırıl fakat eğilme’ diye belirlediğimiz yayın politikamızdan hiç ama hiçbir zaman ödün vermeyeceğiz.”dedi.

 

MUSA ANTER DE YAZDI

2 gün sonra da 28 Mayıs 1962 tarihinde Mücadele Gazetesinin ilk sayısı yayınlandı.

Mücadele gazetesinin ilk yayınlandığı dönemin yayın kurulunda Mehmet Sait Garan, Sadık Yılmaz, Mehmet Garan, Ekrem Sunar, Erdoğan Başer, Siracettin Zıddıoğlu, Nevzat Baydar bulunuyordu. Bu kurula daha sonra Güven Gürkaş, Muzaffer Demir, Aziz Korkmaz, Mahmut Boz, ALbulkadir Güler gibi isimler katıldı. Bunların dışında aralarında Musa Anter, Abdurrahman Efem Dolak, Vehbi Kürüm, İsa Bingöl gibi dönemin tanınmış şahsiyetlerde zaman zaman yazılarıyla destek veriyordu. Yıllar tespih taneleri gibi peş peşe akıp giderken Mücadele Gazetesinin yayınlandığı ekipmanlar Rabid marka yarı otomatik baskı makinesiyle takviye edilerek çalışma alanını genişletti. 1970’li yıları genildiğinde matbaa Nilgün Sineması bitişiğindeki daracık yerinden lise caddesinde çamlıca kıraathanesi daha geniş bir yere taşında. Yıllarca viktorya tipi matbaa makinesinde baskı yapılan Mücadele Gazetesi artık baskı tekniğinden daha gelişkin tam otomatik Albert makinesinde basılıyordu. Gazetenin yazı işler müdürlüğünü ise daha sonraki yıllar da 10 yıl süreyle Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ve Hürriyet Haber Ajansı güneydoğu bölge temsilciliğini yapan Talat Polat getirildi. Gazete bu dönemde yayınladığı haber ve yorumları nedeniyle 1971 sıkıyönetim komutanlığınca sık sık soruşturuldu. zaman zaman da kapatılma tehditleriyle karşılaştı.       

 

‘KURŞUN YAZI DÖKEN CANAVAR’ DİYARBAKIR’DA

Anadolu’da matbaacılık ve yerel gazete yayıncılık sektörü geliştikçe Mücadele Gazetesi de günün şartlarına imkânları el verdiğince kendi hazırlama çabasındaydı. Bu bağlamda 1972 yılında gazetenin okuyucuya daha iyi bir baskıyla sunulması için ulusal gazetelerde ‘kurşun yazı döken canavar’ diye söz edilen teknoloji harikası entertyp dizgi makinesini Diyarbakır’a getirildi. Gazetenin sayfaları artık mürettipler tarafından değil dönemin bilgisayarı olarak kabul gören bu dizgi makinesinde döküne kurşun satılarla hazırlanıp tam otomatik Albert makinesinde baskıya veriliyordu.

Gazete yayıncılığında baskı teknolojisinin ‘bilgisayarlı dönem’ olarak kabul edildiği 1980 yıllarına girildiğinde Mücadele Gazetesinin basıldığı Mücadele matbaası Tipo baskı makinesiyle mevcut ekipmanını takviye ederek daha da güçlendi. 1989 yılında da dört renk baskı yapan heıdelberg tipi baskı makinesini Diyarbakır’a getirerek bir ilki gerçekleştirdi.

Böylece, matbaada bilgisayar ortamında yazılan yazıların filme alınıp ofset baskıya verilme dönemine başlamış oldu. 1994 yılı Nisan ayında itibaren de gazetenin tüm sayfaları bilgisayar ortamında hazırlanıp siyah beyaz basılmaya başlandı. Mürettiplerin dönemine son veren ‘kurşun yazı döken canavar’ diye tabir edilen enterteyp makinesi de 1995 yılından itibaren devre dışı kalarak matbaanın sokağa bakan önemli bir köşesinde seyirlik vitrin makinesi olarak yerini aldı. Gazetenin basıldığı Mücadele matbaası yaptıkları yeniliklerle sektöre önemli bir büyüme ve gelişme elde edince faaliyetini 01.01.1990 tarihinde Güneydoğu Ofset Matbaacılık Sanayi A.Ş.’ne dönüştürdü. Mücadele Gazetesi de bu tarihinden itibaren şirket yönetim kurulu adına Haydar Garan sahipliğinde yayınını sürdürmeye devam etti.

Güneydoğu Ofset Matbaacılık Sanayi A.Ş son olarak 2013 yılının Şubat ayında çok renkli ve saatte 15 bin baskı yapan tam otomatik ve söktörde akıllı makine olarak kabul edilen Heıdelberg baskı makinesini Almanya’dan ithal ederek Diyarbakır’a getirdi.

Matbaa getirildiği 1972 yılında 1995 yılına kadar tam 23 yıl Mücadele Gazetesi’nin sayfaları için gerekli olan yazıları kurşuna dökerek yazan ve 18 yıl boyunca da matbaanın en mutana köşesinde duran teknoloji harikası dizgi makinesi entertypin hurdaya çıkarılması konusu hiçbir zaman şirket yönetim kurulunca düşünülmedi; aksine her gün bakımı yapılarak korundu. Sonun da 2013 yılı Ağustos ayında gazete adına sergilemek üzere Koç Müzesine hediye edildi.

Editör: TE Bilisim