MÜCADELE- DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle parti binasında basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı okuyan Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Musa Koç, çocukların, toplumun vazgeçilmez parçalarından birini teşkil etmekle beraber geleceğimizin üzerine inşa edildiği vazgeçilmez bir temel olduğunu belirterek, şunları söyledi:

 

“İtibariyle ifade temek gerekir ki çocukların zihinsel ve bedensel bütünlükleri ile sosyal güvenceleri ne kadar sağlıklı bir şekilde muhafaza edilebilir ise bizleri bekleyen yarınlar da en az o kadar aydınlık ve kendini yenilemeye hazır vaziyette olacaktır. Şüphesiz ki geleceği, olabildiğince aydın çocukluk dönemi geçirmiş bir nesle teslim etmek ve bunu temin edebilmek için gerekli her türlü çalmaları icra etmek devletin öncelikli görevleri arasında yer almaktadır. Devletin, çocuk haklarını en iyi şekilde temin etmek için alması ve gözetmesi gereken tedbirler vatandaşlar için kesinlikle bir lütuf olmayıp bilakis devletin asli görevlerinden biridir.

 

“720.000 ÇOCUK İŞÇİ BULUNMAKTADIR”

Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 32’nci maddesi, çocuğun “…tehlikeli olabilecek ya da eğitimini engelleyebilecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek herhangi bir işte çalıştırılmasına…” karşı, korunma hakkını savunmaktadır. Oysaki ülkemizde maddi açıdan bir değerlendirme yaptığımız zaman eğitim hayatına devam edebilmek yahut geçimini sağlayabilmek için ailesinin maddi imkânları yetersiz olduğundan çalışmak mecburiyetinde kalan ve sadece resmi kayıtlar ile tescil edilmiş 720.000 çocuk işçi bulunmaktadır. Ülkemizdeki iktisadi vaziyetin gün geçtikçe kötüleşiyor olması da çalışan çocuk işçi sayısının artmasına sebep olan en önemli unsurlardan biri. Öte yandan yapılan araştırmalara göre ülkemiz genelinde çalışan çocuk işçilerin ekseriyeti asgari ücret sınırında yahut asgari ücret sınırının altında gelir elde eden ailelere mensuptur. Bu durum bizlere ne yazıktır ki belirlenen asgari ücret miktarının, paranın alım gücü ile orantılı bir şekilde belirlenmediğini ve çok sayıda çocuğun maddi gereksinimler sebebiyle çalışmak mecburiyetinde kaldığını göstermektedir.

 

Devletin ve kendisini temsil eden hükümetin, çocuk haklarını temin etmek noktasında alması gereken tedbirler sadece eğitim alanına münhasır olmayıp aynı zamanda düzenlenen askeri operasyonlar ve halkın bir kesimi tarafından icra edilen sosyal ve siyasi olaylar çerçevesinde de devam etmektedir. Zira hukuki olarak bu tür sosyal, siyasi ve askeri olay ve operasyonlar sebebiyle vücuda gelen zararlardan devlet kusursuz olarak sorumlu tutulmuştur.

 

“TÜRKİYE’DE “ÇOCUK PORNOSU” VAKALARINDA BÜYÜK BİR ARTIŞ VAR”

2009-2017 yılları arasında Türkiye’de “çocuk pornosu” vakalarında büyük bir artış var.

Çocukların maruz kaldığı hak ihlalleri, bunlarla sınırlı olmadığına; cinsel olarak da devam ettiğine vurgu yapan Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Musa Koç, konuşmasına şöyle devam etti:

 

“6.398 KİŞİ SANIK SANDALYESİNE OTURDU”

“Çocukların cinsel bütünlüğünü korumak ve çocukların cinsel istismara maruz kalmalarını engellemek amacıyla gerekli emniyeti sağlayabilmek, caydırıcı cezalar vücuda getirebilmek ve bu hususa binaen çocuklara gerekli eğitimi erken yaşlarda vermek devletin ifa etmekle mükellef olduğu görevlerinden biridir. Çocukların cinsel bütünlüğü ve cinsel istismara maruz kalmamalar için alınması gereken önlemler göz ardı edilemeyecek kadar önem arz etmektedir. Buna rağmen ne yazık ki Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan rapora göre 2009-2017 yılları arasında Türkiye’de “çocuk pornosu” vakalarında büyük bir artış olduğunu gösteriyor. Geride kalan 8 yılda çocuk bedeninden yararlanarak, görüntü ve fotoğraf içeriği ürettiği tespit edilen 6.398 kişi sanık sandalyesine oturdu. Aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun 226 maddesinin 3’üncü fıkrasına göre müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullandığı gerekçesiyle sanık sandalyesine oturan kişi sayısı 2.190’a ulaşmış durumda. 2009 yılında bu suçtan ötürü sanık olan kişi sayısı 126 iken, aradan geçen 8 senede yüzde 440 artarak, 680 kişiye ulamış. Başka bir deyişle geçtiğimiz yıl haftada 13 kişi, müstehcen içeriklerin üretiminde çocukları kullandığı için sanık sandalyesine oturtulmuş. Veriler, Türkiye’de çocukların, suçun hem taraf hem de mağduru olarak, suça sürüklendiğini de gösteriyor. Geride kalan 8 yılda yaşları 15’ten küçük 384 çocuğun sanık sıfatıyla mahkemeye sevk edildiği ortaya çıktı. Hakkında dava açılan 384 çocuktan, 119’u müstehcen görüntü ve içerik üretiminde çocukları kullandığı gerekçesiyle, hem mağdur hem de zanlı konumundaydı. Zanlıların 11’i ise kız çocuğuydu. Öte taraftan çocuk bedenine dair müstehcen görüntüleri ülkeye soktuğu, çoğalttığı ve satışa sunduğu gerekçesiyle sanık sandalyesine oturan 12-15 yaş grubu çocuk sayısı ise 265 oldu. Bu çocuklardan 45’inin kız çocuğu olması ise dikkat çekti.

 

“HER AY ADLİ TIP KURUMUNA 650 ÇOCUK CİNSEL İSTİSMAR VAKASI GÖNDERİLİYOR”

Çocuklara karşı istismar vakaları bu veriler ile sınırlı olmayıp Adalet Bakanlığı’ nın 2014 verilerine göre, her ay adli tıp kurumuna 650 çocuk cinsel istismar vakası gönderiliyor. Bu da şu anlama geliyor. Türkiye’de günde 21 çocuğun yani yaklaşık olarak her bir saatte bir çocuğun cinsel istismara uğradığını göstermektedir. Çocuk Seks işçiliği, Çocuk Pornografisi ve Seks Amacıyla Çocuk Ticaretine Son Ağı (ECPAT), 2015 yılı Türkiye Raporuna göre; çocuklar, Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan grubu oluşturuyor. Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Türkiye, cinsel istismar amacıyla insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle, Küresel Kölelik Endeksi’nde modern köle sayısında da Avrupa’da birinci konumunda yer alıyor. Bütün bu olumsuz veriler nazara alındığında bir kez daha anlaşılıyor ki sokakta eğitimini devam ettirebilmek için ağır şartlar altında çalışan çocuklardan, sokakta oyun oynarken kör bir kurşuna kurban giden yahut en yakınındaki insanların istismarına maruz kalan çocuklara kadar ülkemizin çocuk olma hakkını kaybetmiş ve kaybetmeye devam eden çocuklarının sayısı ne yazık ki her geçen gün artmaktadır.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim