Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Batman’da 11 çocuklu aileden 9’uncu çocuğu olarak doğan Kartal, öğretmenlerin tüm toplumlarda insan yetiştirme işlevini üstlenen eğitim sisteminin vazgeçilmez bir üyesi olduğunu söyledi. 24 Kasım Öğretmenler Gününü nedeniyle Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk köyünde öğretmen Hasan Kartal ile röportaj gerçekleştirdik.

 

 

Köy okulunda sınırlı imkânlarla birçok örnek işlere imza atan ve başarı belgesi alan öğretmen Hasan Kartal ile yaptığımız röportaj şöyle;

 

“ÖĞRENCİLERİMİ HAYATA HAZIRLAYAN KÖY OKULU ÖĞRETMENİYİM BEN”

Mücadele Haber: Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Hasan Kartal:Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk İlkokulu’nda müdür yetkili sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. 2014 yılında Sur ilçemize bağlı Kumrucuk İlkokulu’na atandım. Hayatımın dönüm noktalarından biri buraya atanmak olduğunu tahmin edemiyordum. Tek öğretmenli 14 öğrencili bir okuldu burası. Evime 40 km uzaklıkta ve ulaşım sorunu olan bir köydü. İlçe minibüslerine binip köy yol ayırımında iniyordum veköy yolunu her gün yaklaşık 5 km yürürdüm. Bir şeyleri değiştirmek için gelmiştim buraya. Çocukların hayatına dokunmam gerektiğini biliyordum.

 

OKUL, ÇOCUKLARIN SEVEBİLECEĞİ BİR ORTAM OLMALIYDI

Mücadele Haber:Kumrucuk İlkokulu’nda uyguladığınız eğitim sistemini anlatır mısınız?

Hasan Kartal: 6 yıl önce atandığım bu okulda çocuklar okula gelmek istemiyordu ve devamsızlık sorunları vardı. Bunun temelinde okul sevgisinin yoksunluğu ve okula karşı aidiyetin olmadığını gözlemlerim sonucu öğrendim. İşe fiziki ortamı düzenlemekle başladım. Okul, çocuklarınsevebileceği bir ortam olmalıydı. Soğuk duvarlar, sıra masalar ve kara tahtadan ibaret bir sınıfa kimse girmek istemezdi tabii. Kumrucuk İlkokulu’na ilk atandığım zaman iki ana hedefim vardı; bunlardan biri mutlu bir eğitim ortamı yaratmak diğeri de mutlu bir hayat sürmelerini sağlamak için müfredat ve kazanımları eğlenceli hale getirip hayatla ilişkilendirmekti. İlk hedefim olan mutlu bir eğitim ortamını kısa bir zaman içinde gerekli girişimlerde bulunarak çocuklarım ve köylülerim ile birlikte hazırlamıştık.

 

 

“KÖY OKULUNDA FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ”

Sıra gelmişti ikinci ana hedefim olan “Çocukların mutlu bir hayat sürmelerini sağlamak için kazanımları hayatla ilişkilendirmek” hedefini de süreç içinde uygulamalarla yapıyoruz. Bu aşamada birçok gelişmiş ülkenin eğitim yaklaşımlarını araştırdım. Bu konudaki makaleler ve dergileri araştırdım ve karşıma hep “beceri”, “yaparak yaşayarak”, “okulların hayat olması”, “yaşam içinde eğitim”  kavramları çıktı. Aslında bu kavramların hepsi daha önceki yıllarda eğitim sistemimizi oluşturan köy enstitüleri modelinden başka bir şey değildi. Üstelik bu modelin benzeriniuygulayan Finlandiya eğitim sistemi dünyanın bir numaralı eğitim modeli olarak şu an gündemde.

 

“ZORUNLU HİZMETİM BİTTİKTEN SONRA DA KALMAYA DEVAM EDİYORUM”

10 yıllık öğretmenim, bu köye 6 yıl önce zorunlu hizmetimi tamamlamak için atandım fakat zorunlu hizmetim bittikten sonra da kalmaya devam ediyorum. Öğrencilerimle okulun bahçesinde organik sebze-meyve yetiştiriyoruz. Bu sebzeleri yaz mevsimin toplayıp konserveler yapıyoruz ve soğuk kış günlerinde sınıf sobasında pişirip öğle arasında çocuklarla birlikte tüketiyoruz. Bu yöntemle çocuklar üretmeden tüketmemeyi öğreniyor ve katma değere katkıda bulunup ülkemiz için fayda sağlıyoruz. Sayfalarca hayvan sevgisini anlatmak yerine okulumuzun bahçesinde evcil hayvan besliyoruz böylelikle çocuklar hayvan sevgisini onlarla yaşayarak öğreniyor. Yemek yerken görgü kurallarını sınıfta imece usulüyle hazırlamış olduğumuz kahvaltı sofrasında öğreniyoruz.  Bunların dışında turşu kuruyoruz, reçel yapıyoruz, kahvaltılığımız için okulumuzun bahçesinde de yetiştirdiğimiz zeytinleri toplayıp zeytin kuruyoruz. Gözleme festivali düzenleyerek beceri atölyeleri kuruyoruz.

 

 

“KÖYDEKİ HER EVE “1 KİTAPLIK 100 KİTAP “ PROJESİYLE HER EVE KİTAP DAĞITTIK”

Tüm bunları derslerle ilişkilendirip eğitimin hayatla iç içe olduğunu çocuklara gösteriyoruz. 10 Kasım’da tahtalardan temsili Anıtkabir ve 19 Mayıs’ta Bandırma Vapuru inşa edip anma düzenledik. Dersliği sinema salonuna çevirip üç boyutlu animasyon izletiyorum ya da spor minderlerimizi serip çocuklarla yoga yapıyoruz. Köyde bulunan gençler ve yetişkinler için sınıf kütüphanesi kurduk gençlerimize, köy halkımıza ödünç kitaplar veriyoruz. Aynı zamanda köydeki her eve “1 kitaplık 100 kitap “ projesiyle her eve kitap dağıttık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde köydeki kadınlarımızın evlerini tek tek ziyaret edip onlara çiçekle birlikte değer verdiğimizi gösterdik.  Bahar aylarında köyümüzün tepelerine çıkıp papatya toplarız ve bu papatyaları kurutup besin olabilecek türüyle kışın bitki çayı yapıp içer, kalan papatyaları da materyal olarak kullanırız. 

 

“ÇOCUKLARIMLA BİRLİKTE 81 İLİN ADINI TAŞIYAN 81 FİDAN DİKTİK”

Daha önce 1 tek ağaca sahip olan okulumuzun bahçesine çocuklarımla birlikte 81 ilin adını taşıyan 81 fidan diktik ve bakımı için çocukları görevlendirdik.

 

“KÖY ÇOCUKLARI ŞU AN OKULDAN EVE GİTMEK İSTEMİYOR”

Mücadele Haber: Uyguladığınız eğitim veliler tarafından nasıl karşılanıyor?

Hasan Kartal: Velilerim bu durum karşısında çok memnunlar çünkü daha önce evden okula gelmek istemeyen köy çocukları şu an okuldan eve gitmek istemiyor. Davranış hal ve hareket olarak da çocuklarda gözle görülür bir iyileşmeyi gözlemleyen velilerim ya da çocukların büyükanne ve büyükbabaları okula gelip teşekkür ediyorlar bana. Okul, çocuklara sadece öğretimi veren kurumlar olmamalı. Bunun için çocukların gerçek hayatta nasıl davranması gerektiği konusunda da çocuklarla çoğu zaman iletişim halinde oluyoruz. Çocukları medeni birer birey yapma gayretindeyiz. Bundan dolayı da velilerimin okula karşı tutumları çok olumlu yöndedir.

 

“DEZAVANTAJLI BİR BÖLGEDE OLABİLİRİZ FAKAT BU BİZİM KADERİMİZ OLMAMALI”

Mücadele Haber: Köy enstitülerinde uygulanan eğitim sistemi ile benzerlikler kurabilir miyiz?

Hasan Kartal: Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk’un da ifade ettiği gibi “Yaparak, yaşayarak güçlüklerle başa çıkmayı öğreten bir eğitim anlayışına sahip köy enstitüleri ortaya koyduğu pedagojik yaklaşımla iz bırakmıştır.” Gerçekten de dönemin şartları düşünüldüğünde eğitimde reform niteliğindedir. Yöre halkının da birçok sorununa çare olan köy enstitüleri sisteminin “üretkenlik, iş içinde eğitim, çaresizlikten dert yanmayıp bir şeyler üretme azmi ve hayatı öğrenme/ öğretme”  yönleriyle benzerlikler kurulabilir.

 

  

Öte yandan bizler dezavantajlıbir bölgede olabiliriz (sosyo-ekonomik ve sosyal faaliyetlerin düşük olduğu kırsal alanlar)  fakat bu bizim kaderimiz olmamalı. Çocukların yaşam kalitelerini zenginleştirmek bizim elimizde yeter ki çocukların yüreğine doğru dokunuşlar yapalım.

 

“KIRSAL KESİMLERDE BİRÇOK EĞİTİME AÇ GELECEĞİN BİLİM İNSANLARI (AZİZ SANCAR’LARI) VAR”

Mücadele Haber:Sizce öğretmen eğitimi nasıl olmalı?

Hasan Kartal: Öğretmen eğitimi bambaşka olmalı. Eğitimin kalitesi öğretmenin donanımı ile doğru orantılıdır. Finlandiya’da eğitim sisteminin başarılı olmasının temel unsuru donanımlı ve nitelikli öğretmen yetiştirebilmeleridir. Bilgili, donanımlı, özgür düşünen ve öğrencileri üretime teşvik eden nitelikli öğretmenler yetiştirip Türkiye’nin dezavantajlı bölgelerinde çalışmalarını teşvik edebiliriz. Teşvik edelim diyorum çünkü öğretmenlerin bir kısmı zorunlu olarak atanıyor köy okullarına ve zorunlu hizmetini tamamlayınca farklı nedenlerden dolayı tayin isteyip gidiyor buralardan. Ama eğer teşvik olursa öğretmenler gönüllü olarak görev yapacaktır ve başarı kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu şekilde Antalya, İstanbul veya İzmir’de kolejde eğitim alan çocukla Diyarbakır’ın küçük bir köy okulunda eğitim alan bir çocuk eşit olabilir. Köy okullarında veya kırsal kesimlerde birçok eğitime aç geleceğin bilim insanları (Aziz Sancar’ları) var. İyi öğretmenlerin rehber olduğu/yetiştirdiği bu çocuklar bilgiyi işler, inşa eder, üretime katkı sağlar, yeteneklerini keşfeder en önemlisi farklı durumlarla karşılaştığında bocalamayıp uyum sağlar, çözüm üretir, ülkeyi kalkındırır. Türkiye halkı olarak kenetlenip mücadele ettiğimiz zaman önümüze çıkan bütün engelleri aşıp başarıya ulaşacağımızı biliyoruz. Geçmişte bunun birçok örneğini gördük, yaşadık. Geleceğimizi inşa edecek olan çocuklarımız için “önce eğitim” demenin tam zamanı.

 

Okulumuzda öğretimin yanında bilim, sanat, fen, teknoloji, mühendislik, kültür, sinema, spor, akıl-zeka oyunları, bahçe ve doğa, kodlama, yaratıcı drama ve hayata dair ne varsa çocuklara verilmeye çalışılıyor. Öğrencilerin yüreğine dokunmak, onların sevgisini kazanmak için biz öğretmenler her türlü fedakârlığı yapıyoruz. Öğretmen, tüm toplumlarda insan yetiştirme işlevini üstlenen eğitim sisteminin vazgeçilmez üyesidir. Eğitim süreci içinde yeni kuşakların yetiştirilmesinde etkin bir rol alırlar. Eğitimin niteliğinin yükseltilmesinde, insanların ve toplumun geliştirilmesinde öğretmenin rolü çok büyük ve önemlidir.

 

“ÖĞRETMENLİK İÇSEL MOTİVASYON VE FEDAKARLIK BARINDIRAN ÇOK KUTSAL BİR MESLEKTİR”

Mücadele Haber:Son olarak öğretmenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Hasan Kartal: Her öğretmenin emeği ve yaptığı meslek çok çok kıymetlidir. Ülkemizin birçok köyünde zorluklarla mücadele edip çocuklara en güzel eğitimi vermeye çalışan, çalışmalarıyla fark yaratan binlerce öğretmenimiz var. Ben de onlardan sadece biri olmaya çalışıyorum. Öğretmenlik mesleği tavsiyeyle, nasihatle, dışsal motivasyonla yapılan bir meslek değildir. Öğretmenlik içsel motivasyon ve fedakarlık barındıran çok kutsal bir meslektir. Zorluklar karşısında yılmayan, ülkemizin yılmaz aydınlık bekçileridir. Son olarak ben de tüm fedakâr öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.

Editör: TE Bilisim