Fatih SURUÇ- ÖZEL HABER

MÜCADELE HABER- Diyarbakır sokaklarını sanatla buluşturmak isteyen ‘Sanat Sokakta’ ekibi Sur sokaklarında birbirinden farklı resim çizdiler. Daha önce Bağlar sokakların da resim çizerek Diyarbakırlıların sevgisini kazanan Resim öğretmeni Nazlı Ergen, bu kez de tarihi Sur sokaklarını  farklı figürlerle resmetti. Diyarbakır’da yeni bir oluşum olan grup hedeflerinin Diyarbakır sokaklarında sanat yapmak olduklarını söylediler.

 

Sokakları resim sergisine dönüştürdüklerini söyleyen Nazlı Öğretmen, “Herkesin sergiye gitme şansı olmuyor. Bizde bu şekilde sokak duvarlarını tuvale dönüştürüp açık alan sergileri olsun istiyoruz, asıl amacımız budur. Tabi taşlarımızın dokusunu bozmuyoruz. Sıvalı duvarların üzerine resimler yapılıyor” diye konuştu.

 

ÖNCE BAĞLAR’DA ŞİMDİ SUR’DA

Resim Öğretmeni Nazlı Ergen, “Geçen sene 2 ay Bağlar sokaklarını renklendirdim. Daha Önce de İstanbul’da  sokak renklendirme projesi yapmıştım. Diyarbakır’a geldiğimde burada da gerçekleştirebilir miyim diye düşündüm. Öncelikle Bağlar sokaklarını gezdim ve çok kötü duvarlar vardı. Çocukların oyun oynayabilecekleri alan da yoktu. Resim çizerek onlara açık alan terapistliği de yapabiliriz diye düşündük hem de evleri renklensin sıvalanıp temizlensin diye öyle bir çalışmaya girdik. 2 ay da orayı bitirdim. Daha önce Sur sokaklarını yapmayı daha çok istiyordum. Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasağının olduğu gün yer belirleyip duvarları resim etmemeye başladık” diye konuştu.  

 

“SAĞLIKÇILARA YÖNELİK BİR TEŞEKKÜR ÇİZİMİMİZ OLACAKTI”

Yaptıkları resim sürecini anlatan Ergen, “Hikâyesi de şöyle başladı. Aslında bizim sağlıkçılara yönelik bir teşekkür çizimimiz olacaktı. Bunu gerçekleştiremedik. Daha sonra Diyarbakır’da yerel bir boya firması bize sponsor oldu. Bizde bunu avantaja çevirerek buraya iki tane resim çizdik, tabi şimdilik daha sonra Sur sokakları içine yağıcağız. Çizdiğimiz resimlerde bir hikâye yaratmadık. Herkes kendi hikâyesini oluştursun istedik. Birisi ropitiktör çalışması ünlü bir sanatçının yaptığı çalışmanın taklidi, diğeri de bir kız portresi çizdik. Şimdi insanlar buraya daha çok gelmeye başladı. Çocuklar resimleri birbirlerine benzetmelerle küçük tatlı atışmalarda da bulunuyorlar. Bugün itibarıyla herkesin bu resimlerle bir hikâyesi var diyebiliriz. Diyarbakır bu tür çalışmalara uygun bir kenttir. İstanbul’da yaptığım çalışmalardan bu kadar keyif almamıştım.  Diyarbakır renklere alışkın olmayan bir ildir. Daha çok taş renkleriyle bürünmüş bir şehir olduğu için mesela kırmızı bir renk alışagelmiş bir renk değildir. Zamanla renklere de alışacağız”  dedi.

 

“DİYARBAKIR’DA YAŞAYIP İZİNİ BIRAKMIŞ AİLELER”

Diğer bir hedefinin ise Diyarbakır’da izlerini bırakmış ailelerin remini yapmak olduğunu söyleyen Ergen, “ Diğer bir hedefimiz ise Diyarbakır’da yaşayıp izini bırakmış ailelerin hikâyelerini okuyarak onlar üzerinden Sur sokaklarında çalışmalar yapmayı düşünüyorum. Belki bu kadar renkli olmaya bilir. Hikâyenin ambiyans bozmadan ve tarihi dokuya kesinlikle dokunmadan sıvalı duvarlara çizmeyi düşünüyorum. Bu arada kesinlikle taşlarımızın dokusunu bozmuyoruz. Sıvalı duvarların üzerine resimler yapılıyor”şeklinde konuştu.

 

“AÇIK ALAN SERGİLERİ OLSUN İSTİYORUZ”

Resim sanatının müzik gibi ulaşabilirliğinin zor olduğunu söyleyen Ergen, “Müzik daha çok halkın içine girmiş bir sanat dalıyken resim öyle değil. Resim’in entelektüel bilgi gerektiren bilgi noktaları oluyor. Tabi herkesinde okuma şansı olmaya biliyor. Yâda herkesin resim yapma yeteneği olmayabiliyor. Ya da sergiye gitme şansı olmuyor. Bizde bu şekilde halkında duvarlarını tuvale dönüştürüp açık alan sergileri olsun istiyoruz, asıl amacımız budur. Sokağın renklenmesiyle hareketlilik kazandı. Mesela resim’i yaptığımız yer de bir fırın var. Bize işlerinin arttığını söyledi. Yani sokağa resim çektirmeye gelen fırından da ekmek alıp gidiyor” dedi. 

 

 

“HER RENGİN KENDİNE GÖRE BİR DİLİ VAR”

Coğrafya olarak renklere alışkın olmadığımızı dile getiren Ergen, “Renklere alışkın değiliz. Çünkü her renk aslında bir ifadedir. Her rengin kendine göre bir dili var. Mesela insanların pantolonuna baktığımızda bir sarı veya kırmızı pantolon giyenlere çok nadir rastlıyoruz. Nedense renklere bir ön yargı yaratılmış. Çok renkli olmak bir dikkat çekme açısından bir endişe yaratıyor. Avrupa’ya baktığımız zaman renklerle ilgili bir sıkıntımız yok. Bu Türkiye’ye döndüğü zaman ya da sokak çalışmaları olduğu zaman renklere çok daha farklı bir algı oluşabiliyor. Şimdi renkliyi sevmemenin de bir alt yapısı var. Bir insan psikolojik olarak bir rengi neden sevmez? Belki karamsar bir ruhtur. Örneğin biz çocuklar da çizim yaptırırken de bazıları hep siyah veya gri kullanıyor. Neden diye sorduğum zaman renkliyi sevmediğini söylüyor. Bence ‘sevmiyorum’un alt yapısı çok derin bir duygudur. Neden sevmediğini araştırmak gerekiyor” dedi.

 

“SUR TURİZM ANA MERKEZİDİR”

‘Sanat Sokakta’ oluşumunun içerisinde görevli Turizmci Doğan Şan ise, “Bizim yaşadığımız coğrafya yukarı Mezopotamya, yani Dicle ve Fırat’ın olduğu havza. Dünyanın insanların ilk neolitik çağdan yerleşik hayata geçtiği Tarımı bulduğu Buğdayı ürettiği ve yaşam tekerleği ile daha sonra hızlı bir şeklide baktığımız zaman sanat bu şekilde başlamıştır. Sur’da binlerce yıldır ayakta olan ve hiçbir zaman değeri düşmeyecek olan bir bölge olduğu için burası da turizmin ana merkezi olarak bu çalışmalarımızı yürütüp sanatı sokaklara taşımak istiyoruz”diye konuştu.

 

‘SANAT SOKAKTA’

Oluşumun hedeflerinde bahseden Şan, “Hedef şu ki, siz Avrupa’ya gittiğiniz zaman insanlar aslında 25 metre kare alanı olan evde yaşıyor. Bütün hayatı dışarıdadır. Sanatı, müziği dışarıda yapıyorlar. Bizler de yaşadığımız coğrafyadan dolayı hayatı hep içeride yaşıyoruz. Hayatımız içeride olduğu içinde biz hayatı dışarıya çıkartmak istedik. Dostlar ve güzel insanlarla birlikte Diyarbakır’ın bir müzesinin olduğu noktadan başlayıp hatta burada yaşayan çocukları ve yerleri de içerisine katarak bir takım çizimler yapamaya başladık” şeklinde konuştu.

 

“MADDİ İMKÂNLARA İHTİYACIMIZ VAR”

Çalışmaların hakkında bilgi veren Şan, “Şimdilik az sayıda çalışmalar yapabildik. Daha fazlası için maddi imkânlara ihtiyacımız var. Destek ihtiyacımız var. Bununla ilgili destek alabilirsek daha birçok sanatçı arkadaş ve haklıda içine alarak hatta Belediyeyi ve diğer kurumlarla beraber, çünkü kim olursa olsun bizim için fark etmiyor. Hiçbir şekilde siyasi ve politik düşünmeden tamamen şehri güzelleştirme ve bu şehri güzelleştirirken de efsane ve mitlerle ( imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü). birlikte bunu hayata dönüştürüp dışarıdan gelecek insanlara biz bu sunumları yapmak istiyoruz” dedi.

 

Editör: TE Bilisim