Fatih SURUÇ- ÖZEL HABER

MÜCADELE HABER- Diyarbakır'da uzun yıllar TRT'de program yapımcılığı görevi üstlenen ve Dicle Üniversitesi’nde bir dönem öğretmenlik yapan Diyarbakırlı Murat Çoküreten’le yeni kitabı ‘Küba Günlerim’ hakkında çarpıcı bir röportaj gerçekleştirdik. Dünyada birçok yer gezdiğini ancak, en çok gidilmek istenen ülkenin Küba olduğunu duyan Çoküreten,  bulduğu ilk fırsatı değerlendirerek, geçen yıl yaz ayında Küba biletini kesti. En büyük hayallerinden birine kavuşmanın sevincini yaşayan Çoküreten, ‘dünyanın en mutlu ülkesi’ olarak bilinen Küba’ya ayak basarak buradaki farklı kültür ve farklı insanların mutluluğuna ortak oldu. Sosyalist ilkelerle yönetilen ülkenin, diğer birçok ülkeden en belirgin farklılığının “en mutlu insanlar, müzik ve dansın vazgeçilmez tutkuları olmasıdır diyor  Çoküreten.  Küba’daki insanların yaşam tarzlarını hem gözleriyle hem de yüreğiyle gören Diyarbakırlı Çoküreten, Küba kültürünün Diyarbakır kültürüyle birçok ortak noktalarının olduğunu bizzat görerek yaşadı. Diyarbakır’da akraba ve komşular arasındaki olağanüstü dayanışma ve destek olma geleneğinin, yabancılara karşı misafirperver ve sıcakkanlı yaklaşımlarının benzerinin Küba’da da  “La Vida Gorda” dedikleri bir kültür ile olduğunu gören Çoküreten,  bu ülkenin olağanüstü farklı yaşam kültürü ve farklı iklimi kendisini “Küba Günlerim”  isimli eşsiz bir kitap yazdırmaya itiyor.  Küba’dan belki de istemeyerek ayrılmak zorunda kalan Çoküreten, bu sefer ayak bastığı Türkiye’de, kendi ülkesinde;  Küba’da gözleri ve yüreğiyle gördüklerini, htiklerini,  etkisinde bir türlü kurtulamadıklarını, kısacası başka bir kıtada yaşanan bambaşka bir dünyayı anlattığı kitabını 3 ay içinde yazarak, okuyucularına sunmanın mutluluğunu hem yaşıyor hem de yaşatıyor.  

 

Diyarbakır'da uzun yıllar TRT'de program yapımcılığı görevi üstlenen ve Dicle Üniversitesi’nde öğretmenlik yapan Murat Çoküreten’le yeni kitabı ‘Küba Günlerim’ hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisi de Diyarbakırlı olan Çoküreten, hem ülkede hem dünyada pek çok yer gezmiş bir gazeteci. Küba gezisinden sonra yazdığı ve dünyada en çok gidilmek istenen ülke olan Küba halkının yaşamından edindiği izlenimlerle; eğitim, sağlık, gıda, barınma gibi temel insani gereksinimleri karşılaması ile dünyaya örnek olacak ülkeyi anlatıyor.

 

Basın Yayın Yüksekokulunu Ankara’da bitiren Murat Çoküreten, 19 yıl Diyarbakır Radyosu’na Yayın Şefi ve yapımcı olarak çalıştı. Dicle Üniversitesi’nde öğretmenlik de yapan Murat Çoküreten’le yeni kitabı ‘Küba Günlerim’ hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.  Yaşamına İzmir’de devam eden Çoküreten,  Dünyada en çok gidilmek istenen ülke olan Küba gezisinden sonra kaleme aldığı ‘Küba Günlerim’ ve Diyarbakır yaşamı hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Ülkede ve dünyada birçok yer gezen Çoküreten, son olarak geçen yaz gezdiği Küba’dan kendi gözlemlerini anlatmanın yanı sıra ciddi bir araştırmaya da yer vermiş. Çoküreten, “Küba merak edilen bir ülke olduğu için tüm yönleriyle tanıtmak istedim. Bunun için de oldukça kapsamlı bir araştırma yapmam gerekti. Amacım Küba hakkında doğru ve tarafsız bilgileri okuyucularıma aktarabilmekti.”dedi. Çoküreten, kendisine yönelttiğimiz soruları samimi ve güler yüzle şöyle yanıtlıyor:

 

“HAYATIMIN EN GÜZEL YILLARINI DİYARBAKIR’DA GEÇİRDİM”

Mücadele Haber: Kendinizden ve Diyarbakır yaşamınızdan bahseder misiniz?

Murat Çoküreten: 1963 yılında babamın görevi dolayısıyla Diyarbakır’da dünyaya gelmişim.3 yaşıma geldiğimde babamın tayini bu kez Konya’ya çıkmış. Emekli olunca da Ankara’ya yerleşmiş. Basın yayın Yüksekokulu’nu bitirene kadar tüm eğitim hayatım Ankara’da geçti. Okulu bitirdikten sonra TRT’de çalışmaya başladım. Girdiğim kurum içi sınavı kazanarak Diyarbakır Radyosu’na Yayın Şefi olarak tayin edildim. Artık, çocukluğumun hatırlayamadığım Diyarbakır’ında yaşacaktım. Doğduğum, ilk nefesimi alıp sokaklarında koşturduğum şehirle yeniden tanışacaktım. Bu benim için bir ödül gibiydi. Ama ailem ve yakın çevrem endişeliydi. O yıllarda Diyarbakır’da çatışmalı bir dönem yaşanıyordu. Gitmemem için ısrar edenler bile oldu. Tabi ki hiç birini dinlemedim. Sevinçle ve büyük bir şevkle görevime başladım. Diyarbakır’a geldiğimde sanki yıllardır bu şehirde yaşıyormuşum gibi hiç zorluk çekmedim.Bence bunun en önemli nedeni halkın cana yakınlığıydı. Hayatımın en güzel yıllarını Diyarbakır’da geçirdim. Dile kolay 19 yıl. Ben Diyarbakır’a ve Diyarbakırlılara yüreğimi açtım. Onlar da beni sevgiyle kucakladı. Şimdi zaman zaman o yılları özlem ve hasretle anıyorum. Kalıcı dostluklarım oluştu. Ayrılalı üç sene olmasına karşın hala düzenli olarak görüştüğüm dostlarım var. Bu bana mutluluk veriyor.

 

“KÜBA GÜNLERİM ‘İ YAZMAYA KÜBA’DAYKEN KARAR VERDİM”

Mücadele Haber: Diyarbakır'dadoğduğunuzdan beri hem ülkede hem dünyada pek çok yer gezdiniz. Neden Küba’dan sonra bir kitap yazmaya karar verdiniz? Küba'nın sizin için farkı neydi?

Murat Çoküreten: Dünyada en çok gidilmek istenen ülkenin Küba olduğunu duymuştum. Türkiye ve dünyada çok yer gezmiş, ancak Küba’ya bir türlü gidememiştim.2019 yazında bu fırsatı yakalayınca Küba’yı görme isteğimin ne kadarisabetli bir istek olduğunu anladım. Açık söylemek gerekirse, giderken aklımda kitap yazmak yoktu. Sosyalist ilkelere göre yönetilen bir ülkeye İlk kez ayak basmıştım. Benzersiz doğa ve ikliminin yanı sıra kültürleri ve dünyaya bakış açıları da bizden çok farklıydı. Birçok gelişmiş devletten daha kaliteli olan “ eğitim” ,“sağlık”, “yeme içme” ve “barınma”  ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanıyordu. Üstelik ülkede yaşayan herkes bu haklara eşit olarak ulaşabiliyor, kimseye ayrıcalık tanınmıyordu. Bu durum, benim için şaşırtıcı, bir o kadar da sevindirici bir deneyim oldu. Çünkü herkesin mutlu olduğu güler yüzlü bir sosyalizmin mümkün olduğuna bizzat şahit olmuştum.”Küba Günlerim ”i yazmaya Küba’dayken karar verdim. Yaşadığım eşsiz deneyimleri; gezip görme imkânı bulamayanlarla paylaşmalı, bu bambaşka ülkeyi okurlarıma anlatmalıydım. Ülkeme gelir gelmez yazmaya başladım ve üç ay gibi kısa bir süre içerisinde kitabı tamamladım.

 

“KÜBA VE DİYARBAKIR KÜLTÜRÜNDE FARK ETTİĞİM ORTAK YANLAR VAR”

Mücadele Haber: Küba ve Diyarbakır kültüründe fark ettiğiniz ortaklıklar var mı?

Murat Çoküreten: Küba ve Diyarbakır kültüründe fark ettiğim ortak yanlar var. Diyarbakır’a geldiğim günlerde akraba ve komşular arasında dayanışma ve destek olma geleneğinin batı illerimize göre çok daha güçlü olduğunu görmüştüm. Amcası, dayısı, halası, teyzesi tarafından bakılan, üniversite masrafları karşılananların sayısı o kadar fazlaydı ki, bu oranda bir akraba desteği daha önce karşılaşmadığım bir durumdu. Ayrıca; “ komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifine uygun olarak, Diyarbakır halkının komşularıyla dayanıma içerisinde olduğuna şahit olmuştum. Yabancılara karşı misafirperver ve sıcakkanlı yaklaşım da Diyarbakır kültürünün bir özelliği olarak dikkatimi çekmişti.Kübalılar ise “La Vida Gorda” dedikleri bir kültüre sahip. Bu kültür, komşular arasında dayanışma ve hoşgörüyü ifade ediyor. Ömürleri boyunca zorlukları birlikte göğüsleyecekleri ve yaşamlarına beraber devam edecekleri için, kimse birbirine küsmüyor. Kimse birbirini dışlamıyor ya da birbirine kötülük yapmaya çalışmıyor. Tam tersi herkes birbirini kolluyor ve destek oluyor. Yabancılara karşı cana yakın tavırları da Diyarbakır kültürüyle benzeşen diğer yanları.

 

“EN MUTLU İNSANLARIN YAŞADIĞI ÜLKE”

Mücadele Haber: Küba'nın gezdiğiniz ülkelerden en belirgin farklılığı neydi? En çok hangi özelliğini sevdiniz?

Murat Çoküreten: En belirgin farklılığı, hayatımda gördüğüm “en mutlu insanların yaşadığı ülke” olmasıydı. Müzik ve dans vazgeçilmez tutkuları. Her an, her yerde karşınıza müzik yapan bir grup ve dans eden insanlar çıkabilir. Bu özelliklerini çok sevdim.

 

“EĞİTİM, SAĞLIK, GIDA, BARINMA ÜCRETSİZ”

Mücadele Haber: Türkiye'de Küba’dan örnek alınması gereken konular var mı? Sizce bu konular nelerdir?

Murat Çoküreten: Kübalıların mutluluğunda sosyalist yönetim şeklinin büyük payı var. Eğitim, sağlık, gıda, barınma gibi temel insani gereksinimlerin ücretsiz olması güzel bir uygulama. Yeterli geliri olmadığı için çocuğunu okutamayanların, kaliteli sağlık hizmeti alamadığı için hastane kapılarında sürünenlerin, parasızlık yüzünden dengeli beslenemeyenlerin, kirasını ödeyemeyenlerin olduğu ülkemizde bizde de böyle uygulamalar olmasını elbette isterim.

 

“KÜBA'YA GİTMENİN 3 YOLU VAR”

Mücadele Haber: Küba'ya gitmek için uzun bir hazırlık süreci gerekiyor mu? Diğer ülkelere göre daha maliyetli mi?

Murat Çoküreten: Uzun bir hazırlık sürecine gerek yok. Küba'ya gitmenin 3 yolu var. Birincisi kendi imkânlarınızla uçak bileti alıp, yine kendi belirleyeceğiniz program dâhilinde kalacak yer ayarlayıp gezmek. Bu yol hem masraflı hem de iyi bir İspanyolca dil bilgisi gerektiriyor. İkinci yolu "JoséMartí Küba Dostluk Derneği” aracılığıyla, Avrupa Gönüllü Çalışma ve Küba ile Dayanışma Tugayı’nın kampına katılmak.20 günlük kamp sırasında basit işlerde çalışıyor ve belirlenen program dâhilinde gezi ve toplantılara katılıyorsunuz. Gidiş dönüş biletinizi kendiniz alıyorsunuz. Ayrıca kamp giderleri için belli bir ücret ödüyorsunuz. Küba’yı tanımanın en iyi yolunun bu olduğunu söyleyebilirim. Bu yolla gidebilmek için derneğe başvurmalısınız. Maliyeti, alacağınız biletin ücretine bağlı olarak değişiyor. Üçüncü yolu ise her gün reklamlarıyla karşılaştığımız seyahat acentelerinin turları. Bu turlardan size uygun olanı seçebilirsiniz. Tamamen Tur şirketinin programına bağımlısınız.5 bin tl ile 9bin tl arasında değişen maliyetiyle en ucuz seçenek gibi görünse de, tur şirketleri ekstra turlar için kişi başına 50 ila 150 euro ücret alıyor. Bu nedenle maliyet yine yükseliyor.

 

Mücadele Haber: Yeni bir kitap çalışması var mı? Bizleri neler bekliyor?

Murat Çoküreten:TRT de çalıştığım dönemde yapımcılığını üstlendiğim ve dinleyiciler tarafından çok beğenilen “Efsaneler Hikâyeler” adlı programın metinlerini kitap haline getirmek için çalışıyorum. Yolu yarıladığımı söyleyebilirim. Bu kitap basıldıktan sonra, yine ilk kitabımın tarzında bu kez başka bir ülkeyi ele alacağım projem var. O ülkeye gidip araştırma yapmadan ismini açıklamak istemiyorum. Ancak en az “Küba Günlerim” kadar ilgi çekeceğine inanıyorum.   

Editör: TE Bilisim