Diyarbakır Barosu, Sur’da bulunan bir otelde “Çözüm için Diyalog: Barışın İnşası için Yeni Bir Başlangıç” başlıklı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş başkanı Serra Bucak, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, milletvekilleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bakırhan, buradaki konuşmasında, "süreci birlikte öreceklerini" söyledi. Bu süreçteki yol üzerindeki engelleri kaldırmak için aynı sorumlulukla, aynı kararlılıkla birlikte hareket edileceğini ifade eden Bakırhan, “Çünkü barış dediğimiz şey toplumun tamamı ilgilendiriyor. Toplumun tamamının geleceği ile ilgili bir durumdur. İnşa ederken de toplumun bütün dinamiklerini aktif bir şekilde bu sürece katmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ben umutluyum. Kendi adıma söylüyorum, bu süreci birlikte yürüteceğiz, yöneteceğiz. En azından kendi adımıza, Diyarbakır adına ne kadar kararlı, samimi olduğumuzu, ne kadar disiplinli ve önemli bir çalışma yürüttüğümüzü herkese kanıtlamaya çalışacağız. El sıkışmayla başlayan, bir yıldır da devam eden çok anlamlı, çok tarihi bir süreci devam ettiriyoruz” diye konuştu.
"BU SÜREÇ 86 MİLYONU İLGİLENDİREN BİR SÜREÇTİR"
Burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, barışın herkesi ilgilendirdiğini belirterek, “Bu süreci birlikte yürüteceğiz, yöneteceğiz. El sıkışmayla başlayan, bir yıldır da devam eden çok anlamlı tarihi bir süreci devam ettiriyoruz. Bir yıldır devam etmesi bence çok kıymetlidir. Bu süreç 86 milyonu ilgilendiren bir süreçtir. Sürekli bu zemini güçlendirmek için elimizden gelen çabaları ortaya koyduk. Bu süreç önemlidir. Ayrıca Meclis’te de ilk defa Kürt meselesinin tartışıldığı bir komisyon oluşturulması da bizim için değerli ve kıymetlidir. Kendi adıma şunu söyleyebilirim; tüm provokasyonlara, tüm karşı duruşlara rağmen bir yıldır bu sürecin devam etmesi çok değerlidir, çok kıymetlidir ve tarihi önemlidir. Bu sürecin bozulması için birileri neredeyse yani cenaze marşı çalmak için büyük bir umut ve heves içerisinde yaşıyorlar. Ama çok heveslenmesinler. Başta Diyarbakır halkı, çok değerli bileşen Öcalan ve partimiz kimseyi bu konuda heveslendirmeyecektir” diye konuştu.
‘ARTIK, BARIŞ YASALARINI HAYATA GEÇİRECEK KANUNLAR ÇIKARMALIDIR’
Sürecin bir yılını dolduracağını, yeni bir yol haritasına geçilmesi gerektiğini belirten Bakırhan, “Neredeyse bir yıldır toplumun hemen hemen çok önemli dinamikleri dinlenildi, düşünceleri alındı, kayıt altına alındı ve kayıt altına geçildi. Sadece bu Meclis’te dile getirilenleri hayata geçirebilirsek emin olun Kürt meselesini büyük oranda çözmüş olacağız. Dolayısıyla Meclis’in elinde aslında çok önemli doneler var. Çok önemli bu meselenin birebir mağdurları, bu meseleyi yaşayanların ortaya koymuş olduğu çözüm önerileri var. Önümüzdeki dönem Meclis’in de bunu değerlendireceğini ve bu çerçevede yol alacağını da bekliyoruz. Artık Meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündemine almalı, barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır. Ekim ayında Meclis’in açılışıyla en başta geçiş yasaları olmak üzere Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu gibi temel yasalar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, infaz kanunu, tutuksuz yargılamayı keyfilikten çıkaracak yasal düzenlemeleri hızlı bir şekilde gündemine almalı ve bunları meclisten geçirmelidir. Çünkü bunlar toplumun genel talepleridir ve beklentileridir” ifadelerini kullandı.
Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’de devam eden bu sürece yönelik bir engel oluşturmaması gerektiğini belirten Tuncer Bakırhan, şunları söyledi:
"İMAMOĞLU TUTUKSUZ YARGILANMALI, DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞMALI"
“Yanı başınızda da başta Suriye olmak üzere çatışmalardan çıkmasından sonra çözüm arayışları içerisine girmiş. Henüz orada rejimin karakteri tam belli olmadığı için oradaki tartışmalar da devam ediyor. Türkiye'de de bir süreç yürüyor. Suriye'deki mesele, Türkiye'deki tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır. Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Tam tersine eğer Türkiye'de bu süreci başarıya ulaştırabilirsek, Türkiye'deki bu süreç Suriye'de de aslında bir model olabilir. Orada değişimin lokomotifi olabilir. Ama bu sürecin önüne Suriye'deki meseleyi set olarak koşul olarak koymanın bu süreci zedeleyeceğini belirtmek istiyorum. Türkiye'de esecek bir çözüm süreci sadece kendi sınırlarımızın içini rahatlatmayacak. Aynı zamanda Kamışlı'yı, Hevler’i, Halep'i de aynı zamanda ferahlatacak ve rahatlatacaktır. Burada sayın Bahçeli'nin bir yıl önce 22 Ekim'de söylediği umut hakkı için artık gerekli adımlar atılmalıdır. Bu konuda artık kulakları tıkamanın bir gereği yoktur. Toplumda gerilime neden olan ama olumlu adımlar atılması halinde de siyasi iklimini yumuşatacak kimi adımlar atılabilinir. Bu çerçevede öncelikle İmamoğlu tutuksuz yargılanmalı, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, özgürlüklerine kavuşmalıdır. Seçilmiş insanların tutuklu bulunması demokrasiyle bağdaşmaz. Bu süreçte hiç bağdaşmaz. Hasta tutuklular derhal serbest bırakılmalı. Cezaevleri de artık boşaltılmalıdır diyoruz.