Muhabir: TE Bilisim
Bir dönem İtfaiye garajı olan Dağkapı Burcu ve önemi
Ekrem Sunar
Egemen olmuş büyük uygarlıkların bıraktıkları izlerden en önemlisi sayılabilecek ve UNESCO tarafından 2015 yılında Dünya
Kültür Mirası listesine dahil edilen Diyarbekir Surları’nın 82 burcundan ilk iki burcunu oluşturan Dağkapı’daki silindirik
iki burç, 1950 yılı sonuna kadar Belediye tarafından İtfaiye Amirliği olarak kullanılıyordu.
Eskiden Batı illerinden Diyarbekir’e karayolu ile gelen yabancılar, şehre girişlerinde bugün Suriçi dediğimiz ilk yerleşim
alanını boydan boya çevreleyerek kuşan muhteşem surların Dağkapı’daki silindirik iki Burc tarafından karşılanıyordu; sonra
şehre adımını atıyordu.
Çevresindeki yollarla, yapıların zeminlerine yapılan dolgularla esas zemini günümüzde yaklaşık iki metre çukurda kalan
Dağkapı’daki bu iki Burç, o dönem Ulucami yanında hizmet veren Belediye tarafından uzun yıllar İtfaiye Amirliği olarak
kullanıldı. Urfakapı ile Çiftkapı arasında bulunan Anzele suyundan tanklarını dolduran iki itfaiye aracı için iki Burç
arasındaki kapı boşluğu garaj olarak kullanılıyordu. İtfaiye araçları günümüzde hastanelere ve Üniversiteye giden cadde
tarafından iki Burç arasında oluşturulan garaja girerek olası yangınlara karşı hazır bekletiliyordu.
Uzun yıllar kendi kaderine terk edilen Dağkapı’daki iki Burcun yanı başında Diyarbekir’in 639 yılında fethi sırasında şehit
düşen sahabelerden Hz. Ebu Muhsin ve Hz. Ebu Sa’ad bin Vakkas’in de türbeleri bulunuyor. Burclar son yıllarda Sanat
Galerisi olarak kullanılıyordu.
Tarihi verilere göre, söz konusu Dağkapı’daki iki Burç, bölgede 1000-1100 yılları arasında yüzyıl hüküm süren Mervani
döneminde ciddi bir onarım gördü.
Onarım sırasında Mervani Hükümdarı Ebu Nasır Muhammed bin Cehir tarafından 1056 yılında Silindirik iki burç arasındaki
bölüm, yapılan ilavelerle genişletildi; düzenlenen bu bölümün kapısına; “Allah’ın Mescidlerini, ancak Allah’a ve Ahiret
gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar doldurur” diye yazılan bir kitabe konularak
Mescid haline dönüştürüldü.
1930 yılında ibadete kapatılan ve Diyarbekir Surlarında yapılan ilk Kale mescidi olan Mervani Mescidi, 84 yıl sonra 2014
yılında dönemin Valisi Mustafa Cahit Kıraç’ın girişimleriyle Milli Emlak Müdürlüğünce kitabe ve kabartmalarıyla birlikte
yeniden restore edilerek onarıldı. Zorunlu olan iç donanımları da tamamlanan Mervani Mescidi, ayni yıl Diyanet İşleri
Başkanlığına devredilerek Ramazan ayında yeniden ibadete açıldı.
Öte yandan, geçirdiği evreler süresince Diyarbekir’in Batıya açılan kapısı olarak bilinen Dağkapı Burcu, 1932 yılında
dönemin Valisi Hasan Faiz Ergün’ün Yaz aylarında ‘Şehir hava alsın’ mantığıyla giriştiği yıkımdan son anda kurtarılmıştı.
Bu nedenle Dağkapı Burcu ile Batısında yıkılmış vaziyette bulunan Burç arasındaki geniş boşluk, 1932 yılındaki yıkımın bir
tanığı olarak günümüze kadar gelmiş bulunuyor.
Hz. Ömer döneminde 639 yılında gerçekleşen fetih ile Anadolu’da İslamiyetle tanışan ilk vilayet olan Diyarbakır’ın bugün
sokak ve caddelerini her dolaştığımda içimde fırtınalar harlanıyor. Ve ‘harlanan bu fırtınaları’ kime ait olduğunu
bilmediğim; “Çocukluk ne güzel bir çağdır ki ömür boyu hep gözümüzde büyülü bir masal gibi kalır” sözüyle bastırmaya
çalışıyorum.
Yorumlar