Muhabir: TE Bilisim
Diyarbakır Masalları(8)
Kırklar dağında çok büyük bir saray varmış derler. Bu sarayda kırklar meclisi denen bir meclis toplanırmış. Meğerse kedi de bu kırklar meclisindeki büyük zatlardan biriymiş. Yaşlı adam kendini hiç belli etmeden eve dönüp kediyi beklemiş ve kedi gündüz olup geri döndüğünde adam dayanamayıp "senin sırrını çözdüm sen büyük bir zatmışsın” deyiverince kedi birden bire ortadan kaybolmuş bir daha da görünmemiş.
Değirmenci Efsanesi
Bir gün değirmencinin biri, gece değirmende çalışırken piraboklardan biri çıkagelmiş. Bu pirabokun kocaman iki memesi varmış, öylesine büyükmüş ki bir memesini arkasına attığında sırtına kadar geliyormuş. Piraboku gören değirmenci, yerde duran çuvaldızı memesinin üzerine batırmış. Piraboku yakalayan değirmenci yıllarca onu yanında çalıştırmış. Öylesine güçlüymüş ki hiç yorulmazmış. Yalnız, ona ormandan bir kaç odun getir dersen bir apartman boyu, çok getir dersen de çalı çırpı toplayıp getirirmiş, ne istersen tam tersini yaparmış. Bu pirabokun bir de çocukları varmış her gün kocası gelip seslenirmiş: "Hamur pıçpıç, bebi vay vay.”
Hamurun ekşidi, bebeklerin ağlıyor diye. Bunu duyan değirmenci piraboka üzülmüş ve göğsünün üzerindeki çuvaldızı çıkarıp onu serbest bırakmış. Çuvaldız çıkınca pirabok koşarak kendini dereye atmış ve ortadan kaybolmuş.
Ebe Kadın Efsanesi
Bir gün köy ebelerinden birisinin kapısı çalınmış, ebe kapıyı açınca karşısında tuhaf bir adam görmüş. Adam, karım hamile doğum yapacak yetiş, demiş. Ebe de toplamış eşyalarını gitmiş doğuma. Doğum esnasında kapının ardından adamın sesini duymuş "Altı tane kızım var bu defa erkek olursa ebeyi altınlara, gümüşlere boğarım, şayet kız olursa da onu boğarım” demiş.
Doğum bitmiş kadın bir kız çocuğu doğurmuş. Az önce işittiğinden korkan ebe kuşağının içinde bulunan balmumunu çıkarıp kız çocuğunu erkek çocuğu gibi göstermek için el çabukluğuyla balmumundan pipi yapmış ve çocuğu kundaklamış.
Kapıdan çıkarken adam ebeye eteklerini açtırmış ve eteklerine bir sürü soğan ve sarımsak kabuğu doldurmuş. Kadın şaşkınlıkla eve gitmiş, eteklerindeki soğan ve sarımsak kabuklarını kapının önüne yığmış ve ne tuhaf insanlardı diye söylenmiş. Sabah olunca kapıyı açmış ki bir de ne görsün, soğan kabukları olmuş sarı altın, sarımsak kabukları olmuş gümüş. Kadın bunları hemen toplayıp eve almış. Anlamış ki gittiği ev pirabok bebesi evi. Doğurttuğu çocuk pirabok bebesi akşam ocağın başındayken bir ses gelmiş: pirahevapirahevahelkugılıkşima çıma.
Ebenin ismi havvaymış, gelen ses ise pirabokların sesiymiş. “Bu çocuğun pipisi niye balmumundan” deyince ebe de piraboka seslenmiş: ”Ne yapalım Allah vergisi o da senin şansınmış demiş.”
Yorumlar