Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tarihî ve kültürel açıdan en zengin şehirlerinden biri olan Diyarbakır, yılın belli dönemlerinde ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler sunuyor. Şehri gezmeyi planlayanların en çok merak ettiği sorulardan biri de "Diyarbakır’a ne zaman gidilmeli?" oluyor. Uzmanlara ve yerel kaynaklara göre, doğru zamanlamayla yapılan bir ziyaret, bu kadim kenti keşfetmeyi çok daha keyifli hale getiriyor. Diyarbakır’ı ziyaret etmek için en ideal dönemler arasında mart, nisan ve mayıs ayları öne çıkıyor. Bu aylarda hava ne yakıcı sıcaklıkta ne de dondurucu soğukta oluyor. Özellikle Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır Surları, Ulu Camii ve Dicle Nehri kıyısı gibi açık hava alanlarını gezmek isteyenler için ilkbahar, oldukça konforlu bir ortam sunuyor.
DİYARBAKIR’A GİDİLMESİ GEREKEN AYLAR: İLKBAHAR VE SON BAHAR
İlk bahar ve sonbaharda gündüz saatlerinde güneşli ve serin hava, yürüyüş ve kültürel geziler için oldukça elverişli. Akşamları ise hafif serinlik, günün yorgunluğunu atmak isteyenler için huzurlu bir atmosfer sağlıyor. Bu dönemde Diyarbakır sokaklarında gezmek, hem geleneksel yaşamı gözlemlemek hem de yerel lezzetleri tatmak için uygun bir ortam sunuyor. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında Diyarbakır’a gitmeyi planlayanların ise dikkatli olması gerekiyor. Bu aylarda hava sıcaklıkları sıklıkla 45 dereceyi aşıyor. Özellikle temmuz ortasında kavurucu sıcaklık, açık alan gezilerini zorlaştırabiliyor. Bu nedenle yaz aylarında seyahat edecek kişilere, sabah erken saatlerde gezmeye başlamaları, öğlen saatlerini ise gölgede ya da kapalı alanlarda geçirmeleri tavsiye ediliyor. Buna rağmen şehir, yaz döneminde de açık hava konserleri, Dicle Nehri kıyısındaki serinletici mekânlar ve yazlık kafeleriyle ziyaretçilere hizmet vermeye devam ediyor. Yine de güneşin yakıcı etkisi mutlaka göz önünde bulundurulmalı.
YEŞİLLİKLER VE CANLANAN ÇEVRE, ZİYARETÇİLERE GÖRSEL ŞÖLEN YAŞATIYOR
Doğanın uyanışa geçtiği bu mevsimde, Dicle Nehri boyunca uzanan yeşillikler ve canlanan çevre, ziyaretçilere görsel bir şölen yaşatıyor. Tarihi yapılarla doğanın iç içe geçtiği bu dönemde yapılan geziler, hem kültürel hem de estetik açıdan tatmin edici oluyor. İlkbaharın ardından en çok önerilen bir diğer dönem ise eylül ve ekim ayları. Yaz sıcaklıklarının etkisini yitirdiği bu dönemde şehir hâlâ canlılığını korurken, özellikle bağ bozumu, yöresel etkinlikler ve festivaller sayesinde ziyaretçilere zengin bir içerik sunuyor.
Öte yandan, tarihiyle, kültürüyle ve mutfağıyla büyüleyen Diyarbakır’ı hakkıyla gezmek isteyenler için doğru zamanlama büyük önem taşıyor. İlkbahar ve sonbahar ayları, hem iklim şartları hem de yerel yaşamın dinamizmi açısından en uygun dönemler olarak öne çıkıyor. Şehri keşfetmeyi planlayanlara önerilen en önemli şey ise: Havanın değil, zamanlamanın rehberiniz olması.