DEM Parti Diyarbakır milletvekili Serhat Eren, bu sorunların münferit bir asayiş meselesi değil, toplumsal düzeni hedef alan örgütlü bir yapıya dönüştüğünü belirterek, Meclis Araştırması açılmasını teklif etti.

Serhat Eren

Sıcak gelişme: Komisyondan ‘İmralı’ kararı!
Sıcak gelişme: Komisyondan ‘İmralı’ kararı!
İçeriği Görüntüle
Serhat Eren

“SUR VE BAĞLAR’DA ÇETE YAPILANMALARI GÜVENLİK SORUNU YARATMAKTA”
Eren’in meclise sunduğu araştırma önergesinde öne çıkan açıklamalar şu şekilde:
“Son dönemlerde Diyarbakır’da yaşanan şiddet olayları, haraç kesme vakaları, kadınlara ve gençlere yönelik saldırılar, uyuşturucu ve fuhuş ağlarının yaygınlaşması, silahlı eylemler ve özellikle Sur ile Bağlar ilçelerinde ortaya çıkan örgütlü çete yapılanmaları kentte derin bir güvenlik, kamu düzeni ve toplumsal istikrar sorunu yaratmaktadır.

Yerel halkın, esnafın, kadın örgütlerinin ve kentte faaliyet yürüten demokratik kurumların aktardığı bilgilere göre; Sur bölgesinde Selefiler olarak adlandırılan bir grup, Bağlar ilçesinde ise yüzleri maskeli, uzun namlulu silahlarla dolaşan, kendisini “geceleri devlet biziz” diye tanımlayan çete yapılanmaları, sistematik şekilde halkın yaşam hakkını, huzurunu ve güvenliğini tehdit etmektedir.
Kentteki uyuşturucu trafiğinin, kadınlara dönük fuhuş ağlarının ve çocukların suça sürüklenmesinin belirgin bir biçimde bu gruplar üzerinden yürütüldüğü kamuoyuna yansımaktadır. Bu faaliyetlerin, bölgede uzun yıllardır toplumsal zemini zayıflatmaya, gençleri kriminal alanlara itmeye ve halkı sindirmeye yönelik arka planıyla birlikte okunması gerektiği açıktır.

“3 KADININ EVİNE BASKIN YAPILMASI…”
Sur’da üç genç kadının evine baskın yapılması, sokakta yürüyen kadınlara yönelik fiziki saldırılar, kadınların yaşam alanlarının hedef haline getirilmesi, bu çetelerin toplumsal hayata müdahale kapasitesinin ulaştığı boyutu göstermektedir. Kadına yönelik şiddetin çeteleşme ile birleşmesi hem kadın örgütlerinde hem de yerel halkta derin bir endişe yaratmıştır. Starbucks, Burger King, çeşitli kafeler ve özellikle kuyumcular başta olmak üzere birçok işyerine yönelik haraç kesme girişimleri ve silahlı saldırılar, kentin ekonomik dokusunu hedef almaktadır.

“KUYUMCULUĞA YÖNELİK İKİ SİLAHLI SALDIRI”
10 Nisan Polis Karakolunun hemen dibindeki İzol Kuyumculuk’a yönelik iki ayrı silahlı saldırının faillerinin olay yerindeki kamera kayıtlarına rağmen yakalanmamış olması, halk arasında güvenlik birimlerinin bu çeteleri koruduğu yönünde güçlü bir algı oluşturmuştur. Bağlar Dörtyol’da, TEM zırhlı araçlarının bulunduğu Kaynartepe’de ve Sur'un çeşitli sokaklarında meydana gelen saldırıların tamamının polis noktalarının hemen yanı başında gerçekleşmiş olması, güvenlik zafiyetine ilişkin soruları derinleştirmektedir.
Son dönemde Sur’un bazı kapılarına kapı takılarak ve teller çekilerek kafe yapılmak istenmesi, UNESCO korumasındaki Surların çeteler tarafından işgal edilmesi anlamına gelmektedir.

“ON GÖZLÜ KÖPRÜ ÇEVRESİNDEKİ KAÇAK YAPILAŞMALAR”
Sur Belediyesi’nin müdahalesine rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sessiz kalması, kamu otoritelerinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini göstermektedir. On Gözlü Köprü çevresindeki kaçak yapılaşmalar ve fahiş fiyat uygulamalarıyla ilgili rapor hazırlayan bazı STK temsilcilerinin açık şekilde tehdit edilmesi, çetelerin yalnızca ekonomik ya da asayiş temelli değil; doğrudan toplumsal muhalefeti hedef alan politik bir işlev üstlendiğini ortaya koymaktadır.

“KASAP DÜKKANINDA İKİ YURTTAŞIN YAŞAMINI YİTİRMESİNE…”
Havalimanı kavşağında saygın bir iş insanının profesyonel yöntemlerle infaz edilmesi, Talaytepe’deki kasap dükkanında iki yurttaşın yaşamını yitirmesine neden olan silahlı çatışmanın aydınlatılmaması ve kent genelinde art arda yaşanan faili belirsiz saldırılar, çete yapılanmalarının organize yapısını ve kentte sürdürülen cezasızlık ortamını göstermektedir.
Demokratik Kurumlar Platformu, Şiyar Be Platformu ve Diyarbakır Kent Konseyi başta olmak üzere birçok yapı kentte artan çete faaliyetlerine karşı açıklamalar yapmış, halkla birlikte örgütlü mücadele çağrısında bulunmuştur. Bu açıklamalar, sorunun münferit değil sistematik bir nitelik taşıdığını açıkça göstermektedir.

“DİYARBAKIR’DA ÇETE FAALİYETLERİNE SESSİZ KALDIĞI YÖNÜNDE KANAAT…”
Tüm bu olaylar birlikte değerlendirildiğinde Diyarbakır’da, kamu otoritesinin zafiyete uğradığı, çetelerin kamu güvenliği alanında güç kazandığı, kadınların, çocukların, esnafın ve sokakta yaşayan her yurttaşın hedef haline geldiği, kamu kurumlarının etkin bir soruşturma yürütmediği, bazı güvenlik birimlerinin çete faaliyetlerine sessiz kaldığı yönünde toplumsal bir kanaatin oluştuğu görülmektedir.
Yine olaylar sonucunda ortaya çıkan tablo demokratik hukuk devletinin en temel yükümlülüğü olan yaşam hakkını, güvenlik hakkını, kent hakkını ve toplumsal düzeni koruma sorumluluğunun ağır biçimde ihlal edildiğini göstermektedir.
Bu nedenlerle Diyarbakır’da artan çete yapılanmaları, güvenlik zafiyetleri, kamu otoritelerinin sorumlulukları, cezasızlık politikaları ve toplumsal yaşama etkilerinin bütün yönleriyle araştırılması için bir Meclis Araştırması açılması zorunludur.”

Kaynak: Haber Merkezi