Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır milletvekilleri Adalet Kaya, Ceylan Akça, Halide Türkoğlu, Serhat Eren, Mehmet Kamaç ile Şırnak Milletvekili Berdan Öztürk ve Mardin Milletvekili Beritan Güneş, bir vakfın çocukları dini hassasiyetleri kullanarak istismar ettiği iddialarını Meclis gündemine taşıdı.
Milletvekilleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı'na yönelik ortak bir soru önergesi sundu.
MEB-VAKIF PROTOKOLÜ VE PEDAGOJİK İHLAL İDDİALARI
Soru önergesinde, 2018 yılında kurulan ve sivil toplum kuruluşu kimliğine sahip olan Peygamber Sevdalıları Vakfı'nın çocuklara yönelik etkinliklerinde pedagojik ilkeleri ihlal etmenin yanı sıra dini istismar etme yönlü pratiklere imza attığı öne sürüldü.
Milletvekilleri, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Vakıf arasında 2024 yılı sonunda bir protokol imzalandığını ve bu protokole göre Vakfın duyurularının devlet okullarında yapılacağını ve okullarda etkinlikler düzenlenebileceğini belirtti.
"HAYAT NAMAZLA GÜZELDİR" VE "NİYET ETTİM TESETTÜRE" ETKİNLİKLERİ
Vakfın son aylarda düzenlediği etkinliklerin "çocuk ve inanç istismarı kategorisine alınabilecek" nitelikte olduğu ve basına yansıdığı vurgulandı. Önergede, 7-10 yaş arası çocuklar için düzenlenen "Hayat Namazla Güzeldir" isimli çalışmada çocuklara haremlik selamlık yürüyüşler yaptırıldığı ve cemaat halinde namaz kıldırıldığı görüntülerinin sosyal medyada yer bulduğuna dikkat çekildi.
Öte yandan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nün hemen ardından Diyarbakır'da yüzlerce kız çocuğunun "Niyet ettim tesettüre" isimli bir programa dahil edildiği ve çocukların tesettürlü şekilde yürüyüş yapmalarının sağlandığı bilgisi basına yansıyan olaylar arasında gösterildi.
ÇOCUKLARIN "ŞOV NESNESİ" HALİNE GETİRİLMESİ ENDİŞESİ
Milletvekilleri, dini ritüellerin çocuklar aracılığıyla bir tür "gösteriye" ve sokak "şovuna" dönüştürülmesinin pedagojik ilkelere aykırı olduğunu ve en az bunun kadar mühim olarak dinin istismar edilmesi anlamına geldiğini ifade etti.
Her çocuğun inanç özgürlüğüne sahip olduğu kabulüyle birlikte, çocukların üstün yararının gözetilmesi ve hiçbir dini veya politik organizasyon tarafından tek tip kimlik dayatılmaması gerektiği vurgulandı.
BAKANLIĞA SORULAR YÖNELTİLDİ
Milletvekilleri, bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı'na şu soruları yöneltti:
Dini içerikli çocuk etkinliklerinin düzenlenmesinde psikolog, pedagog veya çocuk gelişimi uzmanlarının görüşlerine başvurulmakta mıdır? Bu, mevzuatta zorunlu tutulmakta mıdır ve uygulamada riayet edilmekte midir? Mevzuatta zorunlu değilse bu konuda bir düzenleme yapılması planlanmakta mıdır?
Bakanlıklar, çocukların özgür düşünme, sorgulama ve farklı inanç biçimlerini tanıma hakkını destekleyecek özgürlükçü laik, çoğulcu ve demokratik içerikli programlar yürütmekte midir?
Söz konusu kurumun okullarda yaptığı/yapacağı etkinliklerin çocukların pedagojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerine etkileri konusunda herhangi bir inceleme veya değerlendirme yapılmış mıdır?
Çocukların dini veya politik organizasyonlarda araçsallaştırılmasının önüne geçmek amacıyla, kamu kurumlarıyla yapılan protokollerin gözden geçirilmesi ve çocuk hakları denetimi açısından yeniden düzenlenmesi konusunda bir çalışma başlatılması planlanmakta mıdır?