Diyarbakır, yalnızca tarihî yapılarıyla değil, yetiştirdiği edebiyatçılarla da Türkiye kültür hayatında özel bir yer tutuyor. Kenti ziyaret edenlerin uğrak noktalarından olan Ahmed Arif Edebiyat Müzesi, Ziya Gökalp Müzesi ve Cahit Sıtkı Tarancı Müze Evi, Diyarbakır’ın şiirle yoğrulmuş ruhunu yaşatmaya devam ediyor.
ÜÇ MÜZE, BİR ŞEHRİN HAFIZASI
Sur ilçesinde yer alan bu üç müze, Diyarbakır’ın edebi kimliğini somutlaştırıyor. Yüzyıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan şehir, bugün de üç büyük şairin mirasıyla kültürel belleğini koruyor.

AHMED ARİF’İN DİRENİŞ DİLİ
“Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabıyla tanınan Ahmed Arif’in anısına açılan müze, şairin kişisel eşyaları, mektupları ve daktilosuyla ziyaretçilere geçmişten bugüne uzanan bir yolculuk sunuyor. Müze, Diyarbakır taş mimarisinin özgün örneklerinden biri olan 19. yüzyıl yapısında faaliyet gösteriyor. Burada Arif’in halkın sesi olan şiirleri, taş duvarlar arasında yankılanmaya devam ediyor.

CAHİT SITKI TARANCI’NIN DOĞDUĞU EV
“Yaş otuz beş, yolun yarısı eder” dizeleriyle hafızalara kazınan Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu ev ise 18. yüzyılın izlerini taşıyor. Tarancı’nın el yazmaları, mektupları ve fotoğraflarının sergilendiği müze, şairin yaşamına ve edebî dünyasına ışık tutuyor. 1733 tarihli bu yapı, Diyarbakır’ın geleneksel avlulu ev mimarisinin de en güzel örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

ZİYA GÖKALP MÜZESİ
Ziya Gökalp Müzesi, Diyarbakırlı sosyolog, yazar Ziya Gökalp'ın doğduğu evdir. 23 Mart 1956 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Yazarın kişisel eşyaları ve belgelerinden oluşan koleksiyonlar ile yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir.
EDEBİYAT ROTASININ YENİ DURAĞI
Yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği müzeler, son dönemde edebiyat turlarının da vazgeçilmez durakları arasında yer alıyor.




