Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- Dünyada özellikle de ekonomik ve toplumsal kriz dönemlerinde intiharların arttığına işaret eden Erkan, Türkiye’de ise pandemi süreci ve bu süreçle birlikte ortaya çıkan ekonomik krizin nedeniyle işsizliğin intihar vakalarının artmış olabileceğini söyledi. Bu kriz ve intihar vakalarının önüne geçmek için devlet, sigortalı olsun olmasın tüm vatandaşlara ekonomik yardımda bulunması, yokluk ve çaresizlik nedeniyle bunalıma girenlere psikolojik destek sağlanması gerektiğini belirten Erkan, bu süreçte Devlet, yerel yönetimler, STK’lar ve Üniversitelerin sorumluluk almasının önemine dikkat çekti.

 

Diyarbakır ve Türkiye’deki son dönemde artan intihar vakalarına ilişkin gazetemize açıklamada bulunan Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, gerekirse Devletin yüksek ücret alan maaşlardan kesinti yaparak işsiz ve yoksullara gelir sağlamasının önemli olacağını vurgu yaptı.

 

Pandemi sürecinde ekonomik paketlerden sadece SGK’lı kişilerin faydalandığını ancak kayıt dışı çalışan birçok gençlerin olduğunu söyleyen Erkan, “Bu süreçte Devlet daha çok kapanan iş yeri destekleri açıklıyor. Ama bu işyerleri Kısa Çalışma Ödeneği gibi paketleri sadece SGK’lı çalışanlar faydalanıyor. Biz biliyoruz ki enformel sektör dediğimiz yani kayıt dışı çok sayıda çalışan insan var. Ve toplumun önemli kesimi bu geçici işlerde dediğimiz bu kayıt dışı çalışanlardır. Dolayısıyla bu kayıt dışı çalışanlar bu desteklerden büyük ölçüde yararlanamıyor. Bunu görmek gerekiyor. İllerdeki Aile Bakanlığı gibi kurumların mutlaka bu genç işsiz kitleye gündelik yaşamını sürdürebileceği birkaç aylık acil bir desteğe ihtiyaç var gibi görünüyor.” Dedi.

 

“TÜRKİYE GENELİNDE BİR ARTIŞ VAR”

Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan’ın açıklamaları şöyle, “Basına yansıyan intihar vakalarını değerlendirecek olursak sadece Diyarbakır’da değil Türkiye genelinde bir artış var. Görünürde mi yoksa gerçekten mi artıyor bunu TÜİK rakamlarına görmek gerekiyor. İntihar adli bir durum olarak bildirilmesi zorunlu bir durumdur. Yılsonunda asıl ortaya çıkar ama bu süreçte bir artış var.

 

“KRİZ DÖNEMLERİNDE İNTİHAR ORANLARININ ARTTIĞI GÖRÜNÜYOR”

Sosyolojik olarak değerlendirdiğimizde tarih boyunca her toplumda her dönemde intihar vakaları belli bir oranda vardır. Yani intiharın hiç görünmediği bir toplum türüyle karşılaşmıyoruz. Ama bütün göstergeler özellikle Avrupa istatistiklerinde gösteriyor ki kriz dönemlerinde intihar oranlarının arttığı görünüyor. Özellikle ekonomik kriz gibi ya da toplumsal kriz gibi dönemlerde intihar vakaları artıyor. Bunu da “Anomi” diye bir kavramla açıklıyor. Yani diyor ki toplumda değer sistemi çöktüğü zaman kuralsızlık gibi durumlarda intihar olayları artıyor. İntihar olayları her zaman var ama bazı dönemler de neden artığının üzerinde duruyoruz.

 

“EKONOMİ VE PANDEMİ KRİZİ İNTİHAR SEYRİNİ ARTIRDI”

Türkiye ve Diyarbakır’da son dönemde intiharın bir seyri var. Her zaman vardı ama bunun üzerine ek iki sorun geldi. Yani bir yılı aşkın süredir pandemi sürecinin yaratmış olduğu kriz ve ikincisi de bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Pandeminin giderek ağırlaştığı ve bunun üzerine işi olanların işini kaybetmesi, işsizlerin iş bulamaması ya da ciddi oranda da iş sahibi olanlarında bir gelir kaybıyla karşı karşıya kalmasıdır. Toplumda var olan sorunların üzerine de ek iki sorun gelince yani koronavirüs süreci ve buna bağlı olarak ekonomik kriz gelince bu kişilerde ister istemez çeşitli bulanlara neden oldu ve bu bunalımlarında en ilerisi kişinin kendine zarar vermesi yani intiharla sonuçlanan olaylara kadar giden bir durumla karşı karşıyayız.

 

“EKONOMİK TEDBİRLERİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR”

Devlet bu işin yükünü eşit bir şeklide paylaşması gerekiyor. Belli bir geliri olan yine gündelik yaşamını sürdürebiliyor ama hiç düzenli geliri olmayan insanlar ciddi krizle karşı karşı özellikle de genç kesim etkilendi diyebiliriz. Pandemi sürecinden etkilenen özellikle hizmet sektöründe gündelik yaşamını karşılayan ve ailesine muhtaç olmayan genç nüfus oldu. Dolayısıyla hem psikolojik destekten yoksun hem de ekonomik destekten yoksun olması birey üzerinde ciddi bir etkisi ortaya çıktı. Ekonomik tedbirlerin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu yılsonuna kadar pandemi süreci devam edecek gibi görünüyor. Okulların kapalı olması, kalabalık ailelerin bir arada kalması da giderek aile içi gerilimi de artırıyor. Bunu da güçlendirmek gerekiyor. Bu konuda aileden de başlayarak kurumlara kadar ekonomik ve psikolojik destek olacak politikalar üretmek gerekiyor. Çünkü giderek umutsuz bir hale dönüşüyoruz. Pandemi süreci ucu görülemeyen bir süreç olduğu için genel bir bunalım ortaya çıkarıyor.

 

“DEVLETİN ZENGİNDE BİR PAY ALARAK KRİZİ ÖNLEMELİDİR”

Ekonomik düzenleme öncelikle hükümetin gençler merkezli yapması gerekiyor. Hükümet tarafından açıklanan çeşitli ekonomik destek paketleri var fakat burada gençler üzerinden bir sistemin yürütülmesi gerekiyor. Sadece Devlet üzerinde de düşünmemek gerekiyor, kimin elinden ne geliyorsa yapmalıdır. Devlet gerekirse yüksek maaşlılardan bir pay alarak bu krizi atlatma sürecine girmesi lazım. Çünkü ciddi bir krizle karşı karlıyayız. Bu kartopu gibi de giderek büyüyecek bir kriz gibi görünüyor. Dolayısıyla buna acil bir müdahale gerekiyor. Bunu da ekonomik destekle sağlamak gerekiyor.

 

“KAYIT DIŞI ÇALIŞAN GENÇLERE ACİL DESTEK GEREKİYOR”

Bu süreçte Devlet daha çok kapanan iş yeri destekleri açıklıyor. Ama bu işyerleri Kısa Çalışma Ödeneği gibi paketleri sadece SGK’lı çalışanlar faydalanıyor. Biz biliyoruz ki enformel sektör dediğimiz yani kayıt dışı çok sayıda çalışan insan var. Ve toplumun önemli kesimi bu geçici işlerde dediğimiz bu kayıt dışı çalışanlardır. Dolayısıyla bu kayıt dışı çalışanlar bu desteklerden büyük ölçüde yararlanamıyor. Bunu görmek gerekiyor. İllerdeki Aile Bakanlığı gibi kurumların mutlaka bu genç işsiz kitleye gündelik yaşamını sürdürebileceği birkaç aylık acil bir desteğe ihtiyaç var gibi görünüyor.

 

“İNSANLARIN DOĞAL İLİŞKİ SÜRECİ DE ÇÖKTÜ”

İnsanların yüz yüze gelmesi pandemi açısından bir tehdit oluşturduğu için dolayısıyla insan dayanışmasını, yardımlaşmasını, dertleşmesini büyük ölçüde engelleyen bir durumdayız. Psikolojik olarak da dertleşmenin insan sağlığı için çok yararlı olan bir durumdur. Dolayısıyla bu süreçte insanların doğal ilişki süreci de çökmüş oldu.

 

“GEREKİRSE PROFESYONEL DESTEK ALINMALI”

Bu dönemde psikolojik destek sürecini iyi işlemek gerekiyor. Bunun sadece Devlet ya da kurumlar değil aile içi iletişimi artırmak geliştirmek gerekiyor. Yani bu dönem insanlar en çok ailesine ya da kendi yakın çevresine ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden aileler çok dikkatli olması gerekiyor. Aile içi davranışlarında değişiklik görünüyorsa gerekirse profesyonel destek de almalıdırlar.

 

“TOPLUMDA HERKESİN SORUMLULUK ALMASI LAZIM”

Pandeminin yaratmış olduğu süreçte toplumun her kesimi etkilendi. Zengin servetinden kaybediyor ama yoksul olan insanların işsizlik vesairesi bunlar artık yaşamını çok daha zor bir hale getiriyor. Dolayısıyla toplum olarak bu maliyeti sadece yoksullara, çalışamayanlara, hizmet sektörüne ve küçük esnafa yükleyemeyiz. Toplumda herkesin sorumluluk alması lazım.”

Editör: TE Bilisim