Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- ZMO Diyarbakır Şube Başkanı Abdussamed Ucaman, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan ve 2015'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen Hevsel Bahçelerinin yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli arazi olduğunu ancak bunun sadece sınırlı tarım yapıldığını ve işlenmediğini savunarak tarihten örnek verdi. Ucaman, “Kentin tümünün kendi içerisinde bir doğal iş bölümünün olduğunu hatta Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde şehirde tek bir çöpün olmadığını söylüyor. Çünkü her bir han ve hamam şehirdeki mahalleleri paylaşmış ve oradaki çöpleri toplayıp ve yakıp kendi müşterilerine sıcak su oluşturmuşlardır. Dolayısıyla o dönemde şehrin kendi içerisinde bir kültür oluşturulmuş durumda. Biz bugün İsveç’te rezidansların serildiğini ve buzla beraber yollarda kar tutmadığını söylüyorsak, o dönemlerde zaten bu şehirde kentteki dinamikleriyle bu oluşturulmuştur. Şu andaki durum ise o dönemden sonra bir kopuş oluyor, Ermeniler ve diğer halkların buradan gitmesi ile zanaat bitiyor ve Hevsel toparlanamıyor.” Diye konuştu.

 

“BUĞDAYIN İLKEL HALİ HALEN HİLAR MAĞARASI ETRAFINDA BULUNUYOR”

Diyarbakır Zirrat Mühendisleri Odası Başkanı Abdulsamed Ucaman’ın açıklamaları şöyle, “12 bin yıl önce Göbeklitepe’de bir yaşam oluşuyor ve bu yaşam Neolotik Dönemle birlikte ilk tohumun atıldığı alana dönüşüyor. Burada buğdayın ilkel hali halen Hilar Mağarası etrafında ilkel mağarası bulunuyor. Bilim adamları dünyada bunları alıp genotip olarak tohum geliştirmede kullanıyorlar. Mezopotamya ilk tohumun atıldığı yer Tigris, yani Dicle dediğimiz ilk yerleşim alanının oluştuğu bölgelerdir. Dolayısıyla bu bölgeler öylesi basit alanlar değildirler. O dönemden itibaren bize miras bırakılmış yerlerdir. Orası verimli topraktır, ılımlı alanlardır. Orası elverişli alanlardır ve tarihi süreç içerisinde Dicle Nehri tarım suları doğmuş. Sularla birlikte Dicle Nehri yeniden yaşamı oluşturmuş ve Dicle Vadisi, Hevsel dediğimiz, bizim kültürel peyzaj dediğimiz alanımız ise burada dünya kadar bitkileri alıp kültüre alınan bölgede  ise şehirle simbiotik bir yaşam kurmuştur.

 

“ERMENİ GÖÇ’Ü”

Ermeni Göçüne kadar Hevsel alanındaki tarım hem şehri besliyor, hem de şehrin etrafını besliyor. Ermeni Göçüne sonra baktığımızda birkaç yıl sonra bitti. Dördüncü Murat döneminde Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde mevcuttur. Alanı, bu bölgeyi anlatırken kentteki yaşamı, Hevsel’i ve oradaki bitkileri ve üretimi anlatırken, dışarıda Kürtler tarımla uğraşıyor ve ipek börekçiliğinden tutun da, dutuna kadar, kum şeftalisinden tutun da karpuzuna kadar envai çeşit üretim var ve sistemleştirilmiş bir bir durum söz konusu kent kendi içerisinde belirli bir planda ve görev bölüşümü içerisinde yer almaktadır.

 

“EVLİYA ÇELEBİ, ŞEHİRDE TEK BİR ÇÖPÜN OLMADIĞINI SÖYLÜYOR”

Şehir içi ise tarımsal alet ve edevat, Gayri Müslim dediğimiz Ermeniler gelen kozaları ipliğe çeviriyor ve iplikten kumaşa evriliyor. Dolayısıyla şehirde böylesi bir simgesel zincir kurulmuştur. İnsanlar burada refah içeresinde yaşıyor ve şehirde o dönem “kentin  tümünün kendi içerisinde bir doğal iş bölümünün olduğunu hatta Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde şehirde tek bir çöpün olmadığını söylüyor. Çünkü her bir han ve hamam şehirdeki mahalleleri paylaşmış ve oradaki çöpleri  toplayıp ve yakıp kendi müşterilerine sıcak su oluşturmuşlardır. Dolayısıyla o dönemde şehrin kendi içerisinde bir kültür oluşturulmuş durumda. Biz bugün İsveç’te rezidansların serildiğini ve buzla beraber yollarda kar tutmadığını söylüyorsak, o dönemlerde zaten bu şehirde kentteki dinamikleriyle bu oluşturulmuştur. Ancak Şu andaki durum ise o dönemden sonra bir kopuş oluyor, Ermeniler buradan gidince zanaat gidiyor ve Hevsel toparlanamıyor.

 

“HEVSEL BİRLİĞİ KURULUYOR”

Bir dönem Valilik ve kurumları ile Büyükşehir ve Üniversite ortaklaşa Hevsel sulama birliği kuruyorlar. Ancak o birlik Ofis’te Hevsel’i yönetmeye çalışıyor. Böylesi bir konsept ve dizaynın olmadığı bir sistemle Hevse’lin yeniden düzenlenmesi yapılamıyor ve maalesef o da bir kötü tecrübe olarak önümüzde durmaktadır.”  Ancak şehirin kendi dinamikleri ile birlikte ortaklaşarak yapılacak bir planlamada genel bir planlama yapılırsa hevsel alanında yeniden şehri besleyecek küçük tarım üretim alanları oluşturula bilinir. Buda bir yandan kent için gıda sağlarken diğer yandan yeşil alan olarak kalacak ve hatta doğa turizmine katkı sunacaktır.

Editör: TE Bilisim