Fatih SURUÇ

MÜCADELE HABER- TEMA Vakfı Diyarbakır İl Temsilcisi Prof. Dr. Necmettin Pirinççioğlu, Türkiye’de birçok ilde devam eden orman yangınlarına ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu. Pirinççioğlu, orman vasfını yitirmiş alanların 2B düzenlemesi ile orman statüsünden çıkarılması gibi düzenlemeler ormanların tehdit edilmesi açısından büyük bir risk oluşturduğunu dile getirirken, doğal varlıklarımız olan toprak, orman ve su kaynaklarının korunması için mevcut yasların yeterli olmadığını olanların ise yeterince uygulanmadığını dile getirdi.

  

Pirinççioğlu, insan yaşamını sürdürmede önemli rolü olan ormanları tehdit eden faktörlere karşı ciddi önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini, bunun için ulusal çapta gerektiğinde vatandaşı da içeren bir koruma biriminin oluşturulmasının şart olduğunu ama bunları yaparken gerekli makina teçhizat ve donanımın yanı sıra liyakat esasına dayalı bir kadrolaşmaya ihtiyaç duyulduğunu beyan etti. Bunun yanı sıra STK’larında bu konuda üstlerine düşen rollerini yerine getirmeleri gerektiğine dikkat çekti.

 

TEMA Vakfı Diyarbakır İl Temsilcisi ve Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Pirinççioğlu’nun açıklamaları şöyle:

 

“2B’NİN DÜZENLENMESİ GEREKİYOR”

“Öncelikle yangının kaynaklarını bilmek gerekir. Yani yangınlar neden çıkıyor? Yangınlar insan faaliyetleriyle çıkıyor. İnsan faaliyetleri de 2’ye ayrılıyor; ilki dikkatsiz, bilinçsiz ve sorumsuz davranışlar sonucu olanlar. Sigara izmariti atılırken, bir kıvılcım bomba etkisi yaratır. Egzoz gazından çıkan kıvılcımlar da buna ilave edilebilir. Diğeri ise bilinçlidir. Bunların sebeplerinden biri de ranttır. Benim öyle bir araştırmam yok ama kıyı şeritlerinde çıkan orman yangını sonucu ormansızlaştırılan alanlara ne yapıldığına dair bir araştırma yapıla bilinir. 2B hususu var bu da ormanların talan edilmesi için bir neden sayıla bilir. Bu yasa orman vasfını yitiren alanların vatandaşa çeşitli faaliyetler için örneğin tarım arazisi ve arsa gibi amaçlarla tahsis edilmektedir. 2B’nin tekrardan gezden geçirilip ormanlık alanların orman vasfını önleyici tedbirlerin alınması ve vasfını yitirmişse tekrar bu vasfı kazanacak ağaçlandırma faaliyetleri yapılmasına vurgu yapılması gerekmektedir. Özellikle, yangından kaynaklı alanların bir an önce bilimsel tedbirlerle oranın ekosistemine göre tekrar ağaçlandırılmasının altını çizmekte yarar vardır.

 

“ORMANA YATIRIM YAPILMALI!”

Temel olarak 3 tane doğal varlığımız vardır. Orman, toprak ve su. Bunlar olmadan hiç bir canlı yaşamını sürdüremez.. Toprak, su ve orman tüm canlılara ev sahipliği yapar. Bunların ekosistemlerinde yapılacak bir hasar, zincirleme etkisi ile diğerlerini ve dolayısıyla bütün canlı sistemlerin yaşam döngüsünde bozulmalar olur. Yağış rejimini ve bu yağışların denizlerden daha iç kesimlere aktarılmasını sağlayan yegâne güç ormanlardır. Ormanlar aynı zamanda su ve nemi tutarak coğrafik olarak o bölgeye ait su kapasitesini tutma ve yer altı sularını besleme yeteneği mevcuttur. Diğer ormanların önemli bir hususu sel ve erozyonu önleme kapasiteleridir. Sıcaklardan yangın çıkmaz, sadece riski artırır. Durup dururken orman yangını çıkmaz ama bir kıvılcım sıcağın da etkisiyle büyük alevlere dönüşür. Hepimiz biliyoruz ki her yaz orman yangını çıkıyor. Bunun için önlem amaçlı ne yapılıyor? Doğal varlıklarımızı korumadığımız sürece; makineleşme, betonlaşma ve uzaya yatırımlar (yeni bir dünya keşfedilmediği sürece) canlı türlerinin yaşamlarınınım sürdürülmesine olanak sağlamaz. Bunlar asla ama asla sürdürülebilir bir gelecek vaat etmezler. Buna bir çözüm getirmek gerekiyor. Bu durum süre gelen bir konudur. Ormana yatırımın daha fazla olması gerekiyor.

 

“LİYAKAT ESASINA GÖRE SEÇİLMİŞ KİŞİLERDEN OLUŞMALI”

Mesele ülkeyi yönetenlerdir. Yasalar çıkıyor ama çıkması için deliniyor. Toprak Koruma Kurulu var ama maalesef etkili bir şekilde toprakların korunması pek sağlanmıyor çünkü kurulun yapısı ile ilgili ciddi bir sıkıntı var. Bu tür kuruların daha çok yerel STK’lardan oluşturulması gerekmektedir.  Benzer bir şekilde orman ve su için kuruların oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Bunların oluşturulması ve yasalaştırılması da yetmiyor, denetlenebilir ve önlenebilir tedbirlerle desteklenmesi gerekmektedir. Bütün bu süreçler ve kurular liyakat esasına göre seçilmiş kişilerden oluşturulması elzemdir.

 

“40 YIL ÖNCESİNDE MARDİN-DİYARBAKIR ARASI BİR ORMANLIK ALANDI”

Yangın dışında bir örnek vereyim; örneğin bir vatandaş orman arazisine bir ev yaptığı zaman bunun derhal yıktırılması ve yapılan hasarın telafisinin kişiye yüklenmesini destekleyen uygulamaların olmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin 40 yıl öncesinde Mardin-Diyarbakır arası bir ormanlık alandı burası yangınlar sonucu değil orada yaşayan vatandaşlar ve bunlara göz yuman yetkililer marifetiyle yok olmasına sebep olundu. Meşelik ormanlar yangınla yok olsa bile birkaç yıl keçilerden korunduğu taktirde tekrar orman vasfına kavuşabilir. Ama vatandaşlar bilinçsiz bir şekilde tarım arazisi veya yakacak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ağaçların köklerini çıkararak geri dönüşümü olmayan bir hasara yol açtılar.

 

“STK’LARA ÇOK İŞ DÜŞÜYOR”

Vatandaşları orman hakkında bilgilendirmek devletten çok STK’lara düşüyor. Şimdi durum iklim değişikliğidir ve yerelde bunla müdahale edecek ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması için STK’lar aktif roller üstlenmelidirler. Biz TEMA olarak okullarda her düzeyde doğal varlıklarımızı ve bunların korunmasına yönelik bilinci eğitim aracığıyla  vermeye çalışıyoruz. Ama bu yetmez. Vatandaşların önceliği farklıdır. Bu varlıkların bizim önceliklerimiz olması için kamunun ve STK’ların koordineli bir çalışma yürütmeleri gerekmektedir.”

 

TÜRKİYE YANIYOR: 3 ÖLÜ, 138 YARALI

Türkiye birbiri ardına çıkan orman yangınlarıyla sarsılırken yangınlarda şu ana kadar 3 kişi yaşamını yitirirken, 138 kişi de yaralandı. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), 28-30 Temmuz 2021 tarihli orman yangınlarında son durum açıklandı. 66 yangın kontrol altında, 13 yangın ise devam ediyor. Yangınlara 6 uçak, 9 iha, 1 insansız helikopter, 1 yangın söndürme tankı, 45 helikopter, 1.080 arazöz, 55 iş makinası ve 4.000'in üzerinde personel ile müdahale ediliyor. Manavgat'taki yangında 34 mahalle zarar görürken, Marmaris'teki yangına ise gece boyunca müdahale edildi. Mersin'de de 5 mahallede evler boşaltıldı. Diğer yandan 42 noktada çıkan yangınlar kontrol altına alınarak söndürüldü.  

 

“ENVANTERİMİZDE YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞIMIZ YOK”

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Envanterimizde yangın söndürme uçağımız ve helikopterimiz yok, bu ezelden beri böyle. Envantere de uçak alımı ile ilgili sayın Cumhurbaşkanının talimatı ile çalışmalara başladık. Şu andaki uçakların tedarikçisi de THK." açıklamasını yaptı.

Editör: TE Bilisim