Aslen Diyarbakırlı olan ve henüz 8 yaşında iken 1916 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ailesini kaybeden Atatürk'ün manevi oğlu Abdurrahim Tuncak 1908 tarihinde hayata gözlerini açtı. Mustafa Kemâl Atatürk'ün, Kafkas Cephesinde 2. Ordu Komutanlığına vekâleten atanması ve komutanlığında Bitlis ile Muş illerini Rus işgâlinden kurtarması sonrasında, kendisine aile bireyleri savaşta ölen öksüz ve yetimlerden bahsedilmişti. Bunlardan birisi de 8 yaşındaki Diyarbakırlı Abdurrahim idi. Gazetemiz, siz değerli okurları için Atatürk'ün manevi oğlunu araştırdı. İşte, Abdurrahim Tuncak'ın hayat öyküsü.

ABDURRAHİM ZÜBEYDE HANIM TARAFINDAN BÜYÜTÜLDÜ

Çin’den Diyarbakır’a dev yatırım! 1500 işçi alınacak Çin’den Diyarbakır’a dev yatırım! 1500 işçi alınacak

Mustafa Kemâl Paşa, 8 yaşındaki Diyarbakırlı Abdurrahim'i evlâtlık edindi ve İstanbul'a yanında getirdi. Mustafa Kemâl Paşa, 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gittiğinde Abdurrahim, İstanbul'da Beşiktaş Akaretler'deki evde annesinin yanında kaldı. Abdurrahim, Mustafa Kemâl Paşa'nın annesi Zübeyde Hanım ve kızkardeşinin yanında bakıldı ve büyüdü.

ATATÜRK'ÜN TARAFINDAN BERLİN'E GÖNDERİLDİ VE TÜM GİDERLERİ KARŞILANDI

Mustafa Kemal Atatürk'ün, öğrenimine yurtdışında devam etmesini uygun gördüğü Abdurrahim Tuncak, 1929 yılında Berlin Teknik Üniversitesi'ne gitmiş ve tüm giderleri karşılanmıştır. 1934 yılından sonra Tuncak soyadını almıştır. Tuncak Savarona yatının satın alınması görüşmelerinde tercümanlık yapmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda çalışmış ve oradan emekli olmuştur. Fizikî olarak Atatürk'e çok benzemesi nedeniyle zaman zaman Atatürk'ün manevî değil öz oğlu olduğu şeklinde iddialar dile getirilmektedir. Nüfus kağıdında doğum yeri Diyarbakır yazan Abdurrahim, Hatice Mualla Hanım ile evlenmiş ve kendisinden Kutay Tuncak ile Nuray Çulha adında iki çocuğu dünyaya gelmiştir.

Abdurrahim Tuncak

"AKARET'LERDEKİ EVİMİZDE ZÜBEYDE ANNE'MİN KUCAĞINDAYDIM"

Kendisi, ilk çocukluk anılarını şu şekilde anlatır, "Ben kendimi bildiğimde üç yaşındaydım ve Akaret'lerdeki evimizde Zübeyde Anne'min kucağındaydım. Bana, Mustafa Kemal Paşa'nın bir gün eve getirdiği ve 'Bu çocuğu biz yetiştireceğiz' diyerek beni Zübeyde Anne'me teslim ettiği söylendi. Bu konuda, bunun dışında hiçbir bilgim yoktur."

RİVAYETE GÖRE BABAM BİR MEMURMUŞ

Gerçek anne ve babasını hiçbir zaman öğrenememiş, röportajlarında şu bilgiyi aktarmıştır, "Rivayete göre babam bir memurmuş. Tayin edildiği Diyarbakır’da annemi akrep sokmuş. Annem ölmüş. Babam beni İstanbul’a getirmiş ve hemen arkasından askere alınmış, cepheye gönderilmiş. Bir daha dönmemiş. Haberi de gelmemiş."

ABDURRAHİM FİLİSTİN CEPHESİNDEKİ ATATÜRK'Ü GÖRMEYE GİTMİŞ

Mustafa Kemal'in Filistin cephesinde olduğu sırada Zübeyde Hanım ile birlikte onu görmeye gitti. 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan ayrılan ve Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'yi başlatan Mustafa Kemal'i diğer aile fertleri ile birlikte Akaretler'deki evden uğurladı. Kurtuluş Savaşı devam ederken Mustafa Kemal'in başyaveri Salih Bey'in oğlu ile birlikte Ankara'ya giderek; Çankaya Köşkü'nde yaşadı; Köşk'e yakın bir ilkokulda ve ardından Sanayi Mektebi'nde öğrenim gördü. Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesinden sonra iki yıl Latife Hanım'ın babası Muammer Bey'in İzmir'in Göztepe semtindeki köşkünde yaşadı ve okula devam etti. Yaz tatillerinde Ankara'ya giderek Çankaya Köşkü'nde kaldı. Latife Hanım ile Mustafa Kemal'in ayrılmasından sonra Ankara'ya giderek lise öğrenimini tamamladı.

ATATÜRK'ÜN İSTEĞİ İLE ALMANCA ÖĞRENDİ

Liseden sonra öğrenimine Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde devam etmeye hazırlanmak üzere İstanbul'a gönderildi; Fransızca ve matematik dersleri aldı. Silahtarağa Elektrik Fabrikası'nda staj yaptı. Bir süre sonra Mustafa Kemal'in isteği ile Fransızca derslerini bırakarak Almanca öğrendi ve 1929'da mühendislik eğitimi için Berlin Teknik Üniversitesi'ne gönderildi. Masrafları Mustafa Kemal Atatürk tarafından karşılandı. 1934 yılında Türkiye'de Soyadı Kanunu çıktığında Türk komutanlarından Tuncak'ın adını, soyadı olarak aldı. Elektrik mühendisliği eğitimini tamamladıktan sonra AEG firmasında staj yaptı. 1937'de, Türkiye'ye dönüşünden kısa bir süre önce, Savarona yatının Mustafa Kemal Atatürk'e hediye edilmek üzere Türk hükûmeti tarafından satın alınması görüşmelerinde tercümanlık yaptı.

İSTANBUL’DA DEFNEDİLDİ

Türkiye'ye döndükten sonra AEG firması tarafından işletilen Ankara Elektrik, Gaz ve Otobüs İşletmesi (EGO)'nde elektrik mühendisi olarak çalışmaya başladı; emekli olana kadar aynı işyerinde görev yaptı. Gazeteci Mete Akyol'la beş aylık görüşme sonucunda hazırlanan ve UNESCO'nun Atatürk Yılı ilan ettiği 1981 yılında Milliyet gazetesinde 15 günlük bir dizi olarak yayımlanan röportajı ile Atatürk ile ilgili anılarını kamuoyu ile paylaştı. 13 Ağustos 1998'de, 90 yaşında iken vefat etti; cenazesi İstanbul'da Ortaköy Mezarlığı'na defnedildi.

KAYNAKÇA:

Orhan Karaveli, Hürriyet pazar eki, 17 Ekim 1998

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/atanin-manevi-oglu-oldu-39033426

https://www.biyografya.com/biyografi/2714

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Abdurrahim_Tuncak

Haber: Devrim AKTÜRK

Editör: Devrim Aktürk