Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan ve tarihsel zenginliğiyle dikkat çeken Diyarbakır, sadece geçmişiyle değil, ismi etrafındaki tartışmalarla da gündemde yerini koruyor. Şehir, tarih boyunca farklı medeniyetlerin etkisiyle birçok adla anılmış; bu isimlerden bazıları günümüzde de farklı topluluklar tarafından kullanılmaya devam etmektedir.
ATATÜRK DÖNEMİNDE “DİYARBAKIR” İSMİNİ ALDI
Diyarbakır isminin kökeni, Arap kabilelerinden Bekr bin Vail ve mensuplarının bu bölgeye yerleşmesine dayandırılmaktadır. Bu sebeple bölgeye "Bekr’in Diyarı" anlamına gelen "Diyar-ı Bekr" denilmiş, zamanla bu ifade halk arasında "Diyarbekir" olarak benimsenmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla bu isim Türkçeleştirilerek "Diyarbakır" şeklini almıştır.
“AMED” İSMİ KÖKEN OLARAK KÜRTÇE DEĞİL
Şehrin geçmişte Bizans döneminde kullanılan "Amida" ismi ise, bugünkü “Amed” adının kökeni olarak gösterilmektedir. "Amida", Bizans İmparatorluğu döneminde Diyarbakır için kullanılan resmi addır ve bu isim, tarihi kaynaklarda da yer almaktadır. “Amed” ismi, köken olarak Kürtçe değil, bu antik Bizans isminin halk arasında evrilmiş bir formu olarak değerlendirilmektedir. Buna karşın, günümüzde Kürt topluluğu tarafından şehir genellikle "Amed" ismiyle anılmakta ve bu ad, kültürel kimliğin önemli bir parçası olarak görülmektedir. Kürtler için “Amed” sadece bir yer ismi değil, aynı zamanda tarihsel aidiyetin ve kültürel mirasın bir sembolüdür. Bu kullanım, Kürtlerin kendi dillerini ve kimliklerini yaşatma çabasının bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir.
Diyarbakır, sahip olduğu zengin tarihiyle sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de önemli bir kültürel merkez olarak kabul edilmektedir. 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, bu köklü geçmişin en somut izleri arasında yer almaktadır.