Diyarbakır, Mardin, Urfa gibi Güneydoğu illerinde yılanların kraliçesi ya da yılanların başı olarak bilinen Şahmaran/Şahmeran efsanesi yıllardır gizemini koruyor. Her daim merak konusu olan Şahmeran efsanesi, Türk-İran-Irak-Kürt ve Anadolu mitolojilerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlıktır. Peki, Şahmeran gerçekten yaşadı mı? Şahmeran’ın kızı kim? İşte detaylar…

DİYARBAKIR’DA ŞAHMERAN EFSANESİ YAŞATILIYOR
Şah ê Mârân, Anadolu ve Mezopotamya'nın birçok yerinde halk arasında önemli bir simge haline gelmiş, halkın yaşam tarzında da önemli bir yer edinmiştir. Şahmeran, insanlara bolluk, bereket, mutluluk, şans getireceğine ve nazarlardan koruyacağına; evlere bekçilik yaparak evleri koruyacağına inanılır. Bu nedenle Diyarbakır, Mardin gibi illerde bugün bile hala birçok evin ve işyerlerinin duvarında cam altına çizilmiş Şahmeran tabloları asılıdır. Geçmişten günümüze Şahmeran efsanesine inanılmış ve Şahmeran’ın varlığı evlerin duvarlarında bulunan ve yılanın tasvir edildiği resimler, tablolar ve duvar örtüleri hala kendilerine bir yer bulurlar. Diyarbakır’da da Şahmeran’a inanış vardır. Diyarbakır’da da, tarihi yerlerde satışa sunulan tabloların yerini, Şahmeran’ın takılarda, günlük hayatta kullanılan kitap ayraçları, şallarda, çantalarda gibi birçok eşyada figür olarak karşımıza sıkça çıkmaktadır. Ve varlığına inanılan bu gelenek, Diyarbakır’da da yaşatılmaktadır.

ŞAHMERAN RESMİ NEDEN ASILIR?
Genellikle masallarda yılan figürü kötü olarak tanımlansa da, Şahmeran; doğurganlığı, bereketi, bolluğu ve iyiliği temsil eder. Şahmeran figürünü içeren resimler Diyarbakır, Mardin gibi Mezopotamya illerinde hatta Anadolu’da kem gözlerden korunmak için, daha çok genç kızlar ve kadınlar tarafından şans getirmesi amacıyla özellikle yatak odalarına asılır.

ŞAHMERAN EFSANESİ
 Şahmeran ya da Şahmeran, Türk-İran-Irak-Kürt ve Anadolu mitolojilerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık.

Tarsus'ta binlerce yıl önce yedi katlı yer altında yaşayan yılanlar varmış. Maran adı verilen bu yılanlar, akıllı, şefkatli; barış içinde yaşarlarmış. Maranların kraliçesine Şahmeran denirmiş. Şahmeran genç ve güzel bir kadınmış. Efsaneye göre, Şahmeranı gören ilk insan Cemşab'mış. Cemşab geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluymuş. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfetmişler. Balı çıkarmak için Cemşab'ı aşağıya indiren arkadaşları paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçmışlar. Cemşab mağarada bir delik görmüş ve buradan ışık sızdığını fark etmiş. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçe görmüş. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler, havuz ve pek çok yılan görmüş. Uzun yıllar burada yaşamış ve Şahmeran’ın güvenini kazanmış.

Diyarbakır’ın göbeğindeki bina tam 250 milyon liraya satılıyor! Diyarbakır’ın göbeğindeki bina tam 250 milyon liraya satılıyor!

Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarmış. Bunun üzerine Şahmeran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Şahmeran’a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran’ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Ülkenin veziri hastalığın çaresinin Şahmeran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Cemşab kuyunun yerini söylemeye zorlanmış. Cemşab mecbur kalıp kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış. Şahmeran Cemşab'a; "Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu Vezire içir, etimi de Padişaha yedir" demiş. Böylece vezir ölmüş padişah da iyileşip Cemşab'ı veziri yapmış.
 
Efsaneye göre Şahmeran’ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus'un, Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.

Muhabir: Remziye ÇELİK