MÜCADELE- Harkov'da üniversite eğitimi için bulunan Yusuf Aziz ve ablası Zeynep Kabak, Rusya'nın saldırıları başlayınca yaşadıkları evde mahsur kaldı. Hukuk fakültesi 1'inci sınıf öğrencisi Yusuf Aziz ve tıp fakültesi 1'inci sınıf öğrencisi Zeynep Kabak, savaşın 5'inci gününde Dışişleri Bakanlığı'nın çağrıları üzerine kentteki tren garına gitti. Kabak kardeşler, buradan 30 saatlik tren yolculuğunun ardından Romanya'nın Başkenti Bükreş'e ulaştı. Yapılan işlemlerin ardından Kabak kardeşler, önce İstanbul'a, buradan da memleketleri Diyarbakır'a ulaştı. Ailelerine kavuşan iki kardeş, anneleri Saime ve babaları Fikret Kabak'a sarılarak duygusal anlar yaşadı. Kabak kardeşlerin şimdi tek isteği yatay geçişle eğitimlerine Türkiye'de devam edebilmek.

 

 

'ÖLÜMLE BURUN BURUNA ÇOK KÖTÜ ŞEYLER YAŞADIK'

Zeynep Kabak, saldırıdan sonra çok kötü zamanlar yaşadıklarını belirterek, "Savaşın içinden kaçarak geldik. Sabah 04.30'da top, bomba ve silah sesleriyle uyandım. Sonra kardeşimin yanına koştum. Kardeşime kalk dedim, burada kaldık. Ölümle burun buruna çok kötü şeyler yaşadık. Fizik olarak iyiydim ama ruhen gerçekten ölüydüm. Ailem ile görüntülü konuştuğumda bir bombanın içeriye geleceğini sanıyordum. Çünkü çok yaklaşmıştı silah ve bomba sesleri. Bizim kaldığımız evin önüne de bomba düştü. İhtiyaçlarımız, gıdamız yoktu. Hazırlıksız yakalandık. Aslında bütün öğrenciler perişan haldeydi. 5'inci gün sabahın erken saatinde kaçmayı aklımıza koyduk ve planladık. Kendi imkanlarımız dahilinde plan yaparken öğle saat 12.00 gibi Dışişleri Bakanlığı'ndan 'Saat 15.00'a kadar tren garında olun' şeklinde bir açıklama geldi" dedi.

 

'ONLARIN SAYESİNDE AİLELERİMİZE KAVUŞTUK'

Araç bulamadıklarını ve zorlandıklarını aktaran Kabak, "Sonra bir şekilde taksi bulduk. Trenle yolculuk yaptık. Bizi Romanya sınırına getirdiler. İki gün tren yolculuğu yaşadık. Perişan haldeydik, gıda veya yemek yoktu. Yine de olsun onları pek takmıyordum, biz canımızın derdindeydik. Bir daha ailemizi göremeyeceğiz diye çok korkuyorduk. Bizi uçakla aldılar, Türkiye'ye geldik. Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere tüm yetkililere sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Onların sayesinde ailelerimize kavuştuk. Diyarbakır'a bu sayede gelebildik. Aklım şu an eğitimimde. Emeğimiz, umutlarımız ve hayallerimiz bir anda yok oldu. Psikolojik olarak o korkudayım daha ama aklımın yarısı okulumda. Ben yatay geçiş istiyorum. Bize sahip çıksınlar, bizi burada okutsunlar. Hayallerimizi yıkmalarına izin vermesinler" diye konuştu.

 

'TAKSİ İLE SAVAŞIN İÇİNDEN GEÇTİK'

Yusuf Aziz Kabak ise, "Tank, top ve füze sesleri geliyordu. Uçaklar havadan bomba atıyordu. Çok zor anlar yaşadık. Devamlı çıkmayı düşünüyorduk. Tahliye olmadan kendi imkanlarımızla çıkmaya çalıştık ama çıkamadık. Tahliyeyi bekledik, 5'inci günün sonunda Dışişleri Bakanlığı açıklamasıyla tren garına gitmemiz gerekti. Gitmek için de çok zorlandık, taksi bulmaya çalıştık. Taksiciye, istediğin parayı veririm, bizi yeter ki tren garına götür dedim. Ben istediği parayı verdim ona. Taksi ile savaşın içinden geçtik. Romanya sınırına doğru 30 saat hiç durmadan gittik. Harkov'dan ilk çıktığımız gibi Kiev'e doğru gidiyorduk, gece treni durdurdular. Uçaklar havadan bomba bırakıyor, bütün ışıkları kapatın dediler. Toplanma merkezinde Türkiye konsolosluğu Türk vatandaşlarını topladı. Yemek dağıttılar bize. Bir sorun yaşamadan yemeklerimizi yedik. Türkiye Cumhuriyeti'nden yatay geçişle kendi ülkemizde okumayı istiyoruz. Bütün emeklerimiz boşa gitti. Umutlarımız ve hayallerimiz bir anda yok oldu gitti" ifadelerini kullandı.

 

Anne Salime Kabak ise, savaşı önceden tahmin edemediklerini belirterek, şunları söyledi: "Biz inanmadık, bilseydik eğer çocuklarımızın biletlerini keserdim. Çocuklarımı da alırdım. Biz bir anda baktık ki savaş çıkmış. Ağır şekilde bir savaş yaşanıyordu. Burada biz ailecek perişan olduk. Ne gecem ne de gündüzüm gün olmuyordu. Ağlıyordum ve elimde bir imkan yoktu. Allah razı olsun Türkiye Cumhuriyeti'nden. Allah başımızdan eksik etmesin."

Editör: TE Bilisim