Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi şöyle:
“Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi ya da bilinen adıyla Diyarbakır Askeri Cezaevi'nin yapımına 1972 yılında başlanmış, 4 Temmuz 1980 tarihinde de açılışı gerçekleştirilmiştir. Türkiye tarihinin en kanlı darbesi olan 12 Eylül Darbesi'nden sonra askeri yönetime devredilerek sıkıyönetim Askeri Cezaevine dönüştürülen Diyarbakır Cezaevi, mahpuslara yönelik işkencelerden dolayı: The Times gazetesine göre "dünyanın en kötü şöhreti 10 cezaevi arasında yer almaktadır. 1981 ve 1984 yılları arasında aralarında kamuoyunun tanıdığı, Kemal Pir, Mazlum Doğan, Necmettin Büyükkaya, Bedil Tan, Ferhat Kutay, Eşref Anyık, Necmi Öner ve Mahmut Zengin'in de bulunduğu çoğunluğu Kürt olan 34 kişi yaşamını yitirmiş, onlarcası sakat kalmış ya da ömür boyu sürecek hastalıklarla çıkmıştır. Yine 24 Eylül 1996 yılında kötü yaşam koşullarına karşı sesini yükselten mahkumlardan 10'u ateşli silah ve kalastarla öldürülmüş onlarcası ağır yaralı olarak kurtulmuştur. Diyarbakır Cezaevi'nde özel bir politikayla insanların etnik/ulusal kimliklerini ve dillerini aşağılama ve yok etme hedeflenmiştir. 9 Mayıs 1988 tarihinde Adalet Bakanlığına devredilen cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve sayısız kitap yazıldı. O yıllarda Diyarbakır Cezaevinde kalmış olan kadınlar "elektrik dahil bütün işkence yöntemlerini yaşadık ama en ağın cinsel işkenceydi" demişlerdir.
Aradan uzun yıllar geçse de Diyarbakır Cezaevi'nde yaşatılan işkenceler, hafızalardan ve belleklerden silinmiyor. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, dernekler, inisiyatifler yıllardır Diyarbakır Cezaevi'nin yaşanmışlıktan sergileyen, mağdurların onurlandıran ve aynı zamanda toplumu eğiten, toplumsal hafızayı yapıcı yönden değiştirilmesine katkı sunacak barış ve kardeşlik sembolü bir insan Haklan Müzesi'ne dönüştürülmesini talep etmektedirler. Ancak bu talebe olumlu bir yanıt şu ana kadar verilmemiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23.10.2022 tarihinde Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, "Geçmişte nice acılara, zulümlere, kötü hatıralara konu olan Diyarbakır Cezaevi binası artık hem hafıza hem de farklı alanlarda faaliyet yürütme mekanı olarak hizmet verecektir. İçinde müzeden kütüphaneye, kültür ve sanat birimlerine kadar pek çok bölümün yer alacağı bu eserin şimdiden Diyarbakır'ımıza hayırlı olmasını diliyorum. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor. Kütüphanesiyle, sanat gösteri alanlarıyla artık bu acının yaygınlaştığı bu cezaevi ortadan kalkıyor" ifadelerini kullanmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Diyarbakır Cezaevi müze oluyor" ifadeleri sonrasında cezaevinde bulunan 270 tutuklu ve 170 personel kentteki diğer cezaevine nakledilmiş, cezaevi ise kapatılarak Kültür ve Turizm Bakanlığına verilmiştir. Daha sonra ise Kültür Varlıktan ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce Diyarbakır Müze Müdürlüğü'ne devredilmiştir. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre İnsan Hakları Müzesi'ne dönüştürülme taleplerine rağmen cezaevinin "Ani ve Etnografya Müzesi olacağı iddia edilmektedir.
1. Diyarbakır 5 Nolu cezaevinin son durumu nedir? "Ani ve Etnografya müzesine dönüştürüleceği iddiaları doğru mudur?
2- Bir halkın tarihi ve bir döneminin hafızası olan Diyarbakır Cezaevinin, sivil toplum kuruluşları, dernekler, aydınlar, sanatçılar ve siyasi partilerce İnsan Hakları Müzesi'ne dönüştürülmesi talebi neden dikkate alınmamaktadır?
3- İşkence yöntemleri nedeniyle dünyanın en kötü şöhretli cezaevini "Ani ve Etnografya müzesine dönüştürmek istenmesinin amacı nedir?
4- "Anı ve Etnografya" adıyla müzede işkencecilerin anılan ve kullandıkları işkence aletleri mi sergilenecek? Yoksa işkence gören mahpuslanın yaşadıkları mı anlatılacak?
5- Diyarbakır Cezaevini, Ani ve Etnografya Müzesine dönüştürmek "yaşananları unutturmak anlamına mı gelmektedir?
6- Diyarbakır Cezaevinde işkence nedeniyle yaşamını yitiren mahpus sayısı kaçtır?
7- Diyarbakır Cezaevinde işkenceye karışmış sorumlular hakkında kaç dava açılmıştır? Mahkumiyetle sonuçlanan dava var mıdır?”
Haber: Fatih SURUÇ