Son dönemlerde sıkça merak edilen "Diyarbakır il olmadan önce nereye bağlıydı?" sorusu, şehrin binlerce yıllık geçmişini yeniden gündeme taşıdı. Yapılan tarihî araştırmalar, Diyarbakır’ın yalnızca bir şehir değil, aynı zamanda birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü bir merkez olduğunu ortaya koyuyor. Kent merkezinde yapılan arkeolojik ve tarihî incelemelere göre, Diyarbakır ve çevresi MÖ 3000’li yıllarda Hititler ve Hurri-Mittani egemenliği altındaydı. MÖ 1260’tan sonra ise Asurlular başta olmak üzere Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler (Ahamenişler), Büyük İskender önderliğindeki Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Roma ve Bizans gibi büyük imparatorlukların hâkimiyetine girdi.
HALİFE ÖMER DÖNEMİNDE İSLAM TOPRAKLARINA GİRDİ
Asurlular döneminde bölge bir valilik merkezi olarak yönetilirken, Roma ve Partlar arasında M.S. 1. ve 2. yüzyıllarda hâkimiyet savaşlarına sahne oldu. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte şehir Bizans yönetimine geçti. İslamiyet'in doğuşuyla birlikte Diyarbakır da yeni bir döneme girdi. Halife Ömer döneminde İslam orduları tarafından fethedilen şehir, Halid bin Velid'in kumandasında İslam topraklarına katıldı ve bir eyalet olarak İslam Devleti'ne bağlandı.
FARKLI MEDENİYETLERİ BULUŞTURDU
Tarih boyunca Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlılar gibi birçok önemli devletin yönetimine giren Diyarbakır, stratejik konumu nedeniyle her zaman cazibe merkezi oldu. Doğal geçiş yolları üzerinde bulunması, farklı medeniyetleri burada buluşturdu. Ayrıca Mardin, Şanlıurfa, Elazığ ve Bingöl topraklarının bir kısmının da geçmişte Diyarbakır’a bağlı olduğu ve bölgenin bir dönem sahabeler ve peygamberler şehri olarak anıldığı ifade ediliyor.
Öte yandan, bugün hâlâ tarihî ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken Diyarbakır, geçmişin izlerini taşımaya devam ediyor.