Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kalbinde yer alan Diyarbakır’ın köklü tarihi gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Yapılan arkeolojik çalışmalar ve tarihi bulgular, bu kadim şehrin geçmişinin yalnızca binlerce yılla sınırlı olmadığını, tam 12 bin yıl öncesine dayandığını ortaya koyuyor. Jeopolitik konumu nedeniyle tarihin her döneminde stratejik öneme sahip olan Diyarbakır, Akdeniz’i Basra Körfezi’ne, Karadeniz’i ise Mezopotamya’ya bağlayan doğal bir geçiş noktası olarak medeniyetlerin uğrak yeri oldu. Bu yönüyle Diyarbakır, yalnızca Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli kültür ve tarih merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor.
MEDENİYETLERİN DOĞDUĞU TOPRAKLAR
Kentin bilinen en eski yerleşimlerinden biri olan Körtik Tepe’de yapılan kazılarda, M.Ö. 10.400-9.250 yıllarına ait izler keşfedildi. Yine Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi’nde ise günümüzden 10.000 yıl önceye ait tarımcı köy topluluklarına rastlandı. Bu veriler, Diyarbakır’ın yalnızca bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda insanlık tarihine yön veren medeniyetlerin doğduğu topraklardan biri olduğunu gösteriyor. Tarih boyunca Amida, Amid, Kara-Amid, Diyar-Bekr ve son olarak Diyarbakır isimlerini alan kent; Hurrilerden Mitanilere, Abbasilerden Artuklulara, Akkoyunlulardan Osmanlılara kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Her bir uygarlık, kente mimari, kültürel ve sanatsal anlamda izler bıraktı.
GEÇMİŞİN SESİNİ BUGÜNE TAŞIYOR
Diyarbakır’ın simgelerinden biri olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır Surları da bu tarihi derinliğin en çarpıcı örneklerinden biri. 5.500 metre uzunluğundaki surlar, 82 burçla süslenmiş; kalınlığı 3-5 metre, yüksekliği ise 11-12 metreyi buluyor. Kale, hem eskiliği hem de görkemiyle dünyada benzeri az bulunan yapılardan biri olarak öne çıkıyor. Tarihi boyunca bir “açık hava müzesi” görünümüne sahip olan Diyarbakır, yüzeyine işlenmiş yazıtlar, kabartmalar ve figürlerle geçmişin sesini bugüne taşıyor. Şehir; kültürel zenginliği, tarihsel sürekliliği ve taşıdığı mimari mirasıyla sadece Türkiye'nin değil, insanlık tarihinin de ortak hafızasında önemli bir yer tutuyor.