Diyarbakır Kent Dokusunun Osmanlı Dönemindeki Gelişimi-17
Külliyeler Çok Amaçlı Kullanılıyordu
Görüldüğü üzere, Diyarbakır Fatih Paşa ve
Hüsrev Paşa Külliyeleri bir tezatı ortaya koymaktadır.
Fatih Paşa Külliyesi; yapılar yönünden bir
bütün teşkil etmekte, ancak yapılar kronolojik
açıdan zaman bütünlüğü göstermemektedir. Hüsrev
Paşa Külliyesi'nde ise yapılar kronolojik zaman
bütünlüğü göstermekle birlikte, kent strüktüründe
dağınık olarak konumlandırılmıştır.
Osmanlı Külliyeleri, modern anlamda bir sosyal
merkez kimliğiyle toplumun çeşitli katmanlarına
ait insanların buluşma yeri niteliği taşımaktadır.
Külliyeler sadece ibadet yeri, öğretim merkezi ya
da fakir mutfağı oldukları için değil, fakat çevrelerinde
başka toplantı yerlerinin gelişmesine önayak
oldukları için sosyal katalizör rolü de oynamışlar
aynı zamanda Osmanlı Döneminde, kentsel yaşamı
ilgilendiren en belirgin değişimin, Balkanlar'ın
fethi ve Anadolu'nun siyasal birliğe kavuşturulmasıyla
birlikte yerleşme sisteminin bütünleştirilmesi
olduğu belirtilmektedir. Beylikler Döneminde
yaşanan siyasal parçalanmışlık ve Doğu Anadolu'da
İlhanlı egemenliğinin çöküşü, kentlerin homojen
bir görünüm kazanmasına engel olmuştur. Anadolu'daki
yerleşmeler, kentsel üretimlere ancak
Osmanlı Döneminde yeniden yönelebilmiştir. İstanbul'un
fethinden sonra yerleşme sistemi doğal
merkezine kavuşunca, 16.yüzyılda kentsel gelişmenin
olağanüstü hız kazandığı ifade edilmektedir.
Diyarbakır kenti de Osmanlı birliğine 16. yüzyılda
(1515) katılarak bu olağanüstü yerleşme sisteminden
payını almıştır.