Diyarbakır’daki yaşam süreci içinde, bir yandan Mücadele Gazetemizde, hemen her konuyu içeren yazılar yayımlıyor, öte yandan Senin Sesin adını verdiğimiz, ikinci gazetemizde, sanat, edebiyat, kültür, folklor vb. gibi kültürel içerikli yazılar ve şiirler yayımlıyorduk. 

    Bu gazetelerimizi görüp inceleyen kişiler, özellikle de gençler kendi yazdıkları şiir, öykü ve fikir yazılarını gönderiyorlardı. Ben de gönderilen bu yazıları, ilgili sayfalarda yayımlıyor, o sayfalarda ürünleri yayımlanmış olan şair ve yazarlara, gazeteyi gönderiyorduk. 
    Birçok yazı ve şiirlerini yayımladığımız İhsan Işık ve Abdülkadir Güler gibi arkadaşlarımız hakkında gazetemizde ayrı ayrı makaleler neşrettik. Bu kez de, yine uzun süre mektuplaştığım, Diyarbakır’dan ayrılıp Ankara’ya döndüğüm tarihlerde bir kez de başkentte görüştüğüm İzzet Kılıçlı, bu yazımın konusu olacaktır.
    Şair ve yazar olan Kılıçlı aynı zamanda hukukçu idi.
    İzzet Kılıçlı, 1948 yılında Van’ın Adilcevaz ilçesinde dünya gelmiş, ne yazık ki sadece 50 yıl gibi kısa bir süre yaşamış, 13 Ekim 1998 tarihinde Başkentte vefat etmişti.
Sağlık bilimleri, gazetecilik ve hukuk tahsili yapan Kılıçlı,bir süre orta dereceli sağlık okullarında meslek dersleri öğretmeni olarak görev yapmış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Ankara’da serbest avukat olarak çalışmıştı.
Edebiyata 1960’lı yıllarda şiirle başlamış, sonra öykü yazarlığı alanında adını duyurmuştu. Ankara’da  Yazıt Yayınlarını kurmuş ve bir de Yazıt adlı dergi çıkarmıştı..
Öykülerini ve yazılarını 1974’ten itibaren Çağ, Yapıt, Yaba, Dönemeç, Varlık, Cumhuriyet Kitap, Türkiye Yazıları, Yazıt, Kıyı, Temmuz, Oluşum, Edebiyat 81, Günümüzde Kitaplar ve Ankara’da öğrenci olduğu yıllarda arkadaşlarıyla çıkardıkları Çaba gibi dergilerde yayımlamıştı.
Çocukluğunun geçtiği Van Gölü kıyısındaki Adilcevaz kasabasında kış geceleri anlatılan sayısız efsanenin, masal ve halk hikâyelerinin büyüleyici etkisi altında yazmaya başlamıştı.
     Doğan Kardeş dergisine gönderdiği ilk şiirlerden sonra, toplumcu çizgide öyküler yazmaya başladı. 1980’den sonra gerçeküstücü öğeler barındıran  öyküler yazmıştı. Bir dostu onun sanatını kısaca şöyle yorumlamıştı: “Öyküyü, şiirle roman arasında gidip gelen, henüz ayağını yere sağlam basamamış, aslında basmak istemediği için basamamış, deli dolu bir edebi tür olarak” algıladığını söylüyor ve öykünün “Okuyanda şiire, yazanda romana yakın bir tat  bırakır. Ama ne şiirdir ne de romanın küçüğü.”
1981 yılında Yaba dergisinin düzenlediği öykü özel sayısına katılan yüz öykücü içinde beş öykücüden biri seçilmişti. Edebiyatçılar Derneği üyesiydi. Basıldığını göremeden vefat ettiği, birkaç romanı, üç öykü ve iki anlatı dosyasının olduğunu üzülerek öğrenmiştim.
     Edebiyatın bütün türlerinde yazmış ve yayımlamış olan İzzet Kılıçlı’nın basılmış olan üç öykü kitabı şunlardır:
1.    Mavi Devler (1983), 
2.    Tozların Dansı (1990), 
3.    Kara Önlüklü Sevgili (1996).
     Ben 01 Ekim 1969 tarihinde Mücadele Gazetemizde onunla ilgili bir yazı yayımlamıştım. Kimi yazarlar, İzzet Kılıçlı hakkında yazı kaleme alırlarken, benim o yazımdan da yararlanmış olduklarını kaydetmişlerdir.Özgen Seçkinve  Ali Turan gibi edebiyat eleştirmenleri, yayımladıkları yazılarla, Kılıçlı’nın edebi değerini ortaya koymuşlardır. Keza bu hususta Diyarbakır’ımızın medar-ı iftiharı İhsan Işık “Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009)’ndeKılıçlı’ya geniş yer vermiştir.
İzzet Kılıçlı yaşasaydı 75 yaşında olacaktı, ama maalesef onu uçmağa yollayalı 25 yıl oldu. Ona bir kez daha Allah’tan Rahmet diliyor VE BİR ŞİİRİNİ SUNUYORUM.
     
 
İZZET KILIÇLI’NIN BİR ŞİİRİ 
 
Yeşil yaprakları var ağaçların
Gözlerine benzer sevdiğimin
Beni bekleyen
Sevdası yiten zor günlerin

Uğraşını vermekteyiz
Yoksulluktan kurtuluşun
Bu savaş daha bir çetin
Hayır geri dönmeye.
 
Yeşil gözlerini sakla sevdiğim
Ulaşılacak güzelliklere
Güzelliği bulmak içindir bilesin
Vuruşmaktayız tümümüz.
 
Uzayacak belki
Geri çekilmeler de olacak
Sakla sevgilerini kınalı parmaklım
Yenilgi değildir bu
Yüzgeri yok vazgeçmek de.
 
Bir çağına vardığımızda
Sinesinde büyüdüğümüz zamanın
O güzel, o sevgili yaşam oluşacak
Sakla tutkularını
Buluşacağız.