İnsanlar, birlikte yaşamanın verdiği zorunlulukla beraber, paylaşımsal hayat tarzını benimseyip, düşündüğünü imkanlar dahilinde hayata geçiren bir varlık olma özelliğine büründü.Bunu da kısaca Sosyal hayat olarak tanımladı.Sosyal hayatın devamlı ve sürdürülebilir olmasını sağlamak adına bazı kurallara uygun hareket etmek ve bunu hayata geçirmek için önemli yaşamsal fonksiyonları tecrübe etti.

Hukuk Kuralları, Görgü Kuralları, Din Kuralları ve Ahlak Kuralları bu yaşamsal fonksiyonların ana kolonunu oluşturan birer sütun niteliği taşımaktadır.

Bunların en önemli merkez noktasında ADALET’i görmek mümkündür.

Hukuk, görgü, din ve ahlak kurallarının bütününü ile gözetmesi gereken en önemli noktanın adalet olduğu gün gibi aşikardır.

Hataların, yanlışların ve bunlara bağlı oluşan zararın giderilmesi veya en alt seviyeye inmesini sağlamak adına;

Aklı kullanarak; maneviyatı ve istekleri karşılayan

doğruyu, vicdani değerlerle yerine getiren ve genel tatmin duygusu ile pekiştiren bir iade biçimidir.

Bu yazıyı yazarken “Adalet Mülkün Temelidir.” Sözü ister istemez aklıma geldi.

Ve bir zamanlar mülkiyet kavramı ile ilgili araştırdığım ve yazıya döktüğüm bir ödevi hatırladım.

Mülk ve Malik olmak tanımını

Elde etmek ve elde ettiği şey hakkında söz sahibi olmak

Söz sahibi olduğunu düşündüğü şeyin tüm haklarını elinde bulundurmak.

Onun adına karar vermek ve gücün verdiği sarhoşlukla verdiği kararların doğru olduğuna inanmak.

Modern siyaset teorisinin giderek merkezine çekilen gücün hak doğuracağı görüşü 18'inci yüzyılda Jean Jacques Rousseau tarafından da eleştirilmişti.

Rousseau, "Kendisinden öncekini alt eden bir güç, onun hakkını da elde eder. Madem güçlü olan haklıdır, öyleyse yapılacak şey her zaman güçlü olmaya bakmaktır" derken güç ile adalet arasında kurulan ilişkiyi eleştirmekteydi.

Platon gücü istemeyi, hep daha fazlası için duyulan açlık kavramıyla açıklamıştı.

Burada kendimize sormamız gereken şey

Haklı olan güçlü müdür?

Güçlü olan adil midir?

Adil olan doğru mudur?

Haklının güçlü ve güçlünün de adil olduğu bir dünya dileğiyle.