Şehirlerin dinamik yaşam biçimi ile toplumsal anlamda ekonomik - fiziksel değişim serüveni ve modernleşme sürecinin şehir mimarisinde ve alt yapısında, şehirlerin mevcut durumunu değiştirerek bu değişim neticesinde oluşan kültürel tükenmişliği değerlendirmek istedim.

Şehir yapılarının değişmesiyle birlikte, değişimin etki alanlarının içinde kalan sorunları, aynı ölçüde yaşam biçimi ve insan karakterini de kendi kalıpları içerinde bir şekle büründürüyor.

Yaşam alanlarının biçim ve kimliğini değiştiren yeni yapıların, ilerleyen zamanla toplumun da imaj ve biçimini yavaş yavaş değiştireceğini gözlemleyebiliriz.

Günümüzde, dünyanın her yerinde olan biten birçok şeyi aynı anda görebilmenin sağladığı avantaj ve dezavantajlar ile şehir yapıları ve markalaşan şehir anlayışı tükenerek yok olma seviyesine gelmiştir.

Şehrin kalitesini arttırma adına çalışma ve uygulamalardaki eksikler o şehirde yaşayan insanların yaşam şartlarına ve yaşam koşullarına doğrudan veya dolaylı etki etmesi münasebetiyle, yaşamsal anlamda insan kalitesini belirleyen önemli etkenlerden biri haline dönüşmüştür.

Bugün herkesin şikayet ettiği, samimi ilişkilerin yitirilmesi de bu şehir yapılarının insana yansımalarından kaynaklı bir durumdur.

Tek sebep bu olmasa da önemli bir etkendir diye düşünüyorum.

Bu anlamlandırma boyutu ile bakılınca, küreselleşme ve şehir markalarının anlamlarını yitirmesi, aynı oranda yaşam kalitesinin düşmesine ve nitelikli insan gücünün azalmasına sebebiyet vermekte.

İçinde yaşadığımız şehrin değişmesi ve genel manada bütün şehirlerin mimari açıdan kendi dışındaki şehirlerle birbirine benzemesi şehrin karakterini olumsuz anlamda etkilerken bu döngü içinde yaşayan insanların binlerce yıldan miras kalan değerler ve kültürlerini de yok etme aşamasına gelmiştir.

Kültürel anlamda şehirler medeniyetin kelime manasında açılımı olup insanlarla bir bütün halinde ifade ediliyor.

İnsanların dini, tarihi-ekonomik- sosyolojik kimliğini oluşturan şehirlerin anlaşılır olabilmesi için mimari açıdan tanınır olması ve dokusuna uygun eserler sunması en önemli kriterlerden biridir.

Bu noktada şehirleri tanımakla birlikte onu yaşamsal döngülerin merkezinde bizlere bıraktığı izlerle detaylandırmak, toplumsal anlamda bizlere büyük kazanımlar sunacaktır.

Bireysellikten toplumsal yaşama, bencillikten paylaşım sürecine evrilirken kimine göre şehirlerin insanın kendini bulup tanıdığı, kimine göre bir okyanus misali kendini kaybettiği alanlar olsa da özünde insanın gölgesi olmuş ve insanoğlunun bıraktığı eserlerle zamanı ileriye taşımıştır.

İnsanın ve şehrin kıymetini bilen bir toplumun hayalini kurarak.

Başta yaşadığımız yer olmak üzere, tüm şehirlerin sağlıklı ve yaşanabilir alanlar olması dileğiyle.