Diyarbakır, kendisiyle bütünleşen ve binlerce yıldır devam eden el sanatlarından biri olan bakırcılık maalesef eski önemini kaybetmiştir.

Bu hafta Diyarbakır’a ismini veren Bakır madeninin şehre kattığı değere sahip çıkan ve her biri birer isimsiz kahraman olan diğer el sanatı ustasının sırtına yüklenen ustalık sorumluluğunu bakırcılar aracılığı ile diğer meslek dallarını da hatırlayarak mesleklerin ve el sanatlarının önemini vurgulamak istedim.

Diyarbakır, bölge kültürünün en önemli yaşam ve yerleşim alanlarından biridir.

Diyarbakır bölgenin ilk yerleşim alanlarının olması sebebiyle Paleolitik Çağdan Neolitik Çağ’a ve Demir Çağına gelinceye kadar çok önemli aşamalardan geçilmiştir.

Diyarbakır’da eski zamanlardan beri maden yataklarının varlığı bilinmektedir.

Diyarbakır’ın Ergani ilçesi Çayönü-Hilar bölgesinde bulunan bakır eşyalar önemli ve bir o kadar değerli bilgiler sunmaktadır. Çayönü bölgesine yakın yerlerde bakırın işlenip tavlama yöntemiyle dövme işleminin uygulandığı veriler ışığında bilinen bir bilgidir.

Bölgede maden yataklarının olması bu kültüre artı değer katan kazanımlardan biridir.

Geçen bu zamanla birlikte öğrenilen ve geliştirilen birçok meslek dalı keşfedilmiştir.

İhtiyaçlardan doğan zaruretin getirdiği bu keşifler zaman içinde insanlara sürdürülebilir bir yerleşik yaşam için birer yardımcı eleman olmuştur.

Temelinde insana özgü yaşamsal sürecin devamını hedefleyen bu ihtiyaçlar zamanla şekilsel ve görsel önem kazanarak bölgede oluşan kültürün bir parçası haline gelmiştir.

Bu durum; Diyarbakır bakırcılığını, bakır ustalarını, Diyarbakır Bakırcılar Çarşısı’nda bulunan bakır mutfak eşyalarının geçmişinin ne kadar değerli olduğunu ve Diyarbakır el sanatları ve ustalığı hakkında önemli izler taşıdığının göstergesi olduğunu kanıtlıyor.

Bu bölgeden başlayıp dünyanın birçok yerine yayılan meslekler, geliştirilerek toplumu ileri bir seviyeye taşırken, kendi bölgemizin kurucu ve etkileyici bir merkez olmasına rağmen geride kalması ve başta bakırcılık olmak üzere diğer el sanatlarının da unutulması acı verici bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.

Şehrin kendisiyle bütünleşen ve binlerce yıldır devam eden el sanatlarından biri olan bakırcılık, verilen emeklerin karşılıksız kalmasıyla eski önemini kaybedip günlük kullanılan malzeme olma özelliğini yitirmiş, onun yerine süs ve hediyelik eşya niteliğinde, kültürel bir üründen ticari bir ürüne dönüşmüştür.

El sanatları, içinde var olduğu toplumların gelenek ve göreneklerini yaşatmasının dışında o toplumun bir simgesi halini almış ve bu sorumlulukla kendisiyle birlikte toplumu ileriye taşımıştır.

El emeği ile üretilen bir eserin önemini hediye ederken daha iyi anlıyoruz.

Verdiğimiz eserin içinde emek, sevgi, ustalık ve benzeri duyguları çağrıştırdığı için toplumun karakteri ve fikrini yada şehrin bir parçasını hediye eder gibi gururla karşıya sunuyoruz.

Aynı şekilde böyle bir hediye alınca benzer duygularla dolup taşıyoruz.

Bu vesileyle böylesine kıymetli duyguları bizlere yaşatan ve bizleri bu duygu içerisinde onurlandıran tüm meslek gruplarının değerli ustalarını hatırlamak, onların sağladığı katkılara teşekkür etmek ve tarihsel - kültürel varlığımızı yaşatıp yansıtan el sanatlarını koruyarak gelecek nesillere bırakılan bir mirasa sahip çıkmak adına ustalara selam ederim.

Elinize ve emeğinize sağlık…