Diyarbakır Kent Dokusunun Osmanlı Dönemindeki Gelişimi-15
16. Yüzyılda Külliyeler
Diyarbakır Suriçi'ne kuzey ve güney olmak
üzere iki yarı bölüm olarak bakıldığında ortaya
çıkan tablo şöyledir:
Tabloya göre; suriçinin kuzey yarısında 13
adet, güney yarısında ise 12 adet yapı bulunmaktadır.
Bu durumda 16. yüzyılda kentin kuzey ve güney
yarısının büyük programlı yapı açısından dengede
olduğu söylenebilir.
Bilindiği üzere, cami; imar ve iskan edilmek
istenen kentin yeni bir semtinin çekirdeği durumunda
olup, diğer işlevler bunun etrafında gelişim
göstermektedir. Bu türden toplumsal aktiviteleri
bünyesinde barındıran külliyeler, İslâm toplumunda
eski bir geçmişe sahiptir. Fakat Osmanlı Dönemi
öncesi, Anadolu kentlerinde, geniş programlı
külliye kavramının bulunmadığı bilinen bir gerçektir.
Selçuk Dönemine ait külliye kavramının gelişmiş
şekilleri arasında Konya Sahip Ata, Kayseri Huand
Hatun Külliyeleri sayılmaktadır. Erken Osmanlı
döneminde bile, Bursa'daki Yeşil Külliye'nin serbest
yerleştirilmiş yapılardan meydana geldiği izlenmektedir.
Planlanmış bir kompozisyon, Bursa Yıldırım
Külliyesi'nde kısmen görülmekle birlikte,
anıtsal ölçekte Fatih Külliyesi?nde birdenbire belirmekte,
II. Beyazıt'ın Amasya ve Edirne'deki yapılarıyla
gelişimini sürdürmektedir.
Diyarbakır Fatih Paşa Külliyesi, çevresinde
yer alan medrese ve hamam olmaları muhtemel
harap durumdaki yapılar ve banisine ait türbe ile
birlikte bir kompozisyon oluşturmaktadır. Fatih
Paşa Camii (1516-1520), yapı topluluğu içine
giren Şafiler Camii (16.yüzyılın ikinci yarısı), günümüzde
helâ olarak kullanılan ancak medrese
olması mümkün karşısındaki yapıyla bir bütünlük
teşkil etmekle birlikte, yapılar kronolojik zaman
bütünlüğü göstermemektedir.