DİYARBAKIR’DA KUTSAL MEKANLAR-4
Nebî İlyâs (a.s.) ve Makamı
Hz. İlyâs (a.s.), Kur’ân- ı Kerim’de iki defa İlyâs, bir defa da İlyâsîn şeklinde ismen zikredilmekte, mümin kullardan olduğu, putperest inancıyla mücadele ettiği ve daha sonra gelenler arasında hayırla anıldığı belirtilmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm'de İlyâs (a.s.) hakkında başka bilgi bulunmazken tarih, tefsir ve kısas-ı enbiyâ kitaplarında çeşitli rivayetler yer almaktadır. Bu rivayetlerde onun şeceresi “İlyâs b. Yâsîn b. Finhâs b. Îzâr b. Hârûn b. İmrân” veya “İlyâs b. Âzir b. Îzâr b. Hârûn b. İmrân” şeklinde verilmektedir. Her iki şecerede de İlyâs (a.s.)’ın, Harun (a.s.)’ın torunlarından olduğu anlaşılmaktadır. Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilen İlyâs (a.s.)’ın, Kitâb-ı Mukaddes'te anlatılan İlyâ (Eliyahu-Eli) olduğu kabul edilmektedir. Zira Kur’ân'da geçen İlyâs peygamber de tıpkı peygamber İlyâ gibi putperestlikle mücadele etmiştir.
İlyâs peygamber hakkında Kur'ân ve hadis dışındaki İslâmî literatürde çoğunlukla Yahudi dinî literatüründen kaynaklanan pek çok rivayet yer almaktadır. İlyâs (a.s.)'ın milâttan önce 9. yüzyılda İsrail Kralları Ahab (MÖ 874–853) ve oğlu Ahazya (MÖ 853–852) döneminde İsrail Krallığında yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu konudaki rivayetlere göre Kral Ahab putlara tapıyor ve kavmini de buna zorluyordu. İlyâs (a.s.) onları “Ba'l” adlı puta tapmayı bırakıp Allah'a kulluğa davet etti. Kral Ahab, İlyâs (a.s.)'ın davetine uyarak putperestliği terk etti. Bir ara karısı İzebel komşusunu öldürterek bahçesini ele geçirince Allah onları uyarmak ve bahçeyi iade etmelerini, aksi takdirde cezalandırılacaklarını bildirmek üzere İlyâs (a.s.)’ı görevlendirdi. Kral Ahab buna kızarak tekrar putperestliğe döndü ve İlyâs (a.s.)’ı da öldürmeye kalkıştı. Bunun üzerine İlyâs (a.s.) yedi yıl dağlarda ve mağaralarda kendi halinde münzevi bir hayat sürmeye başladı.
Hz. İlyâs (a.s.)’ın makamının (bir süre kaldığı bu yer), Merkez Sur İlçesi, Hasırlı Mahallesi, Küçükbahçecik Sokak No:21’deki Sinagog olduğu aktarılmaktadır. Bu sinagog, özentisiz eklemeler sonucu büyük ölçüde tarihi özelliğini yitirmiş olarak gözükmekte ve halen ikametgâh olarak kullanılmaktadır.
1265/1848 yılında Diyarbakır'ı ziyaret eden Yahudi Seyyah Benyamin Haşeni, şehrin ayrı bir kesiminde yaşayan 250 Yahudi aile hakkındaki gözlemlerini eserinde naklederken Hz. İlyâs (a.s.)’ın Diyarbakır’da bir dönem bulunduğu hakkında da bilgiler vermektedir: “Çoğu dinimizi biliyor. Kutsal kitaplarımız ve peygamberlerimiz kalplerinde yer edinmiştir. Sinagog’da mevcut olan küçük bir oda daima kapalı tutulmaktadır. Bu oda Yahudiler ve diğer dinlere mensup kişiler için kutsaldır. İnançlarına göre Hz. İlyâs bu odada peygamberliğini ilan etmiştir. Diyarbakır şehri Yahudiler için Tevrat’ta geçen Kalne şehri olarak kabul edilmektedir.