DEM Partili Milletvekili Serhat Eren, Lice'de Kılıçlı, Akçabudak, Bayırlı, Saydamlı, Ulucak, Yorulmaz, Baharlar, Güldiken, Üçdamlar ve Hedik köylerini etkileyecek maden ocağına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a soru önergesi verdi.

Lice Diyarbakır Köy

Önergede Eren şu ifadelere yer verdi:            

“10 KÖY ETKİLENECEK: BÖLGE EKOSİSTEMİ VE HALK SAĞLIĞI TEHLİKE ALTINDA”
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kılıçlı, Akçabudak, Bayırlı, Saydamlı, Ulucak, Yorulmaz, Baharlar, Güldiken, Üçdamlar ve Hedik köyleri, bölgedeki madencilik faaliyetleri nedeniyle ciddi bir tehdit altındadır. Gerçekleştirilecek maden projesi, bölgedeki ekosistemi ve yerel halkın yaşam alanlarını geri dönülemez biçimde etkileyebilecek niteliktedir. Projenin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin sadece 24,87 hektarlık bir alanda yürütülmüş olması, ruhsatın 712,37 hektarlık gerçek boyutunun ve çevresel etkilerinin gizlenmeye çalışıldığını göstermektedir. Kanun boşluklarından yararlanılarak yürütülen bu süreç, kamu yararını değil, özel şirketlerin karını önceliklendirmektedir. 
Projenin açık ocak madenciliği yöntemiyle yürütülecek olması, dinamit patlatılması, toz ve kimyasal kirlilik gibi ciddi çevresel felaketlere yol açacaktır. Bölgedeki bal üretimi ve hayvancılık gibi halkın geçim kaynaklarına yönelik riskler, proje dosyasında tamamen göz ardı edilmiştir. Aynı zamanda, yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının ağır metal kirliliği ile tahrip edileceği, hidrolojik yapıların bozulacağı ve su kaynaklarının tamamen kuruma riskiyle karşı karşıya kalacağı öngörülmektedir. Projenin bu yönleri göz ardı edilerek, bölge ekosistemi ve halk sağlığı ciddi bir tehlike altına atılmaktadır.

“MADEN OCAĞI AÇILACAK ALAN ORMANLIK ALAN”
Bu alan aynı zamanda ormanlık bir bölge olup, ormanların yok edilmesiyle iklim krizine karşı en önemli savunma mekanizmalarımızdan biri olan karbon yutak alanlarımız tahrip edilecektir. Ayrıca orman ekosisteminde yaşayan flora ve fauna türlerinin yok olması, bölgedeki biyolojik çeşitliliği ciddi biçimde tehdit etmektedir. ÇED raporunda bu unsurların değerlendirilmemiş olması, projenin çevresel etkilerinin sistematik olarak göz ardı edildiğini göstermektedir.

Diyarbakır'da “Gazze'yi unutma” pankartıyla sahaya çıktılar Diyarbakır'da “Gazze'yi unutma” pankartıyla sahaya çıktılar

“TÜRKİYE’NİN TARF OLDUĞU ULUSLARARASI ANLAŞMALARA AYKIRI”
Türkiye’nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması, BERN Sözleşmesi ve iç hukukta Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı gibi düzenlemelere rağmen, bu projelerin yürütülmesi, ülkenin çevresel ve hukuki taahhütleriyle bağdaşmamaktadır. Yerel halkın geçim kaynaklarını, doğasını ve yaşam alanlarını geri dönülemez biçimde yok edecek bu proje hem çevre hukukuna hem de uluslararası anlaşmalara açıkça aykırıdır.

Bu bağlamda;
1. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, toplamda 712,37 hektarlık ruhsat alanına sahip olan maden projesinde, neden sadece 24,87 hektarlık alanda ÇED süreci işletilmiştir? ÇED sürecinin tüm ruhsat alanı için yürütülmemesinin sebebi nedir?
2. Bu ÇED raporu hangi kurum tarafından hazırlanmıştır? ÇED raporunda uygulanan yöntem Diyarbakır’da başka hangi maden ocaklarında da yapılmıştır?
3. Projenin uygulanması ile birlikte arıcılık ve hayvancılık gibi yerel halkın temel geçim kaynaklarının yok olacağı öngörülmektedir. Proje dosyasında bu konular neden göz ardı edilmiştir? Bölge halkının geçim kaynaklarının yok edilmesine karşı hangi tedbirler alınmaktadır?
4. Patlama faaliyetlerinin ve ağır metal kirliliğinin yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına zarar vereceği açıktır. Bu durumda, yerel su kaynaklarını korumaya yönelik hangi somut adımlar atılmaktadır? ÇED dosyasında su kaynaklarına ilişkin değerlendirmeler neden eksik bırakılmıştır?
5. Ormanlık alanın yok edilmesiyle bölgenin ekolojik dengesine ve iklim krizine karşı direncine zarar verileceği öngörülmektedir. Bu proje, ormanları ve ekosistemleri koruma yükümlülüğüne sahip olan Anayasa’nın 169. maddesine açıkça aykırı değil midir?
6. Türkiye’nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması ve BERN Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler bağlamında, bu projenin yürütülmesi, Türkiye’nin çevresel taahhütleriyle nasıl bağdaştırılmaktadır? Bu projeyle doğacak çevresel zararlar konusunda uluslararası yükümlülüklerimiz ihlal edilmiyor mu?
7. Projenin planlandığı alanın 1. derece deprem bölgesinde bulunması, patlama ve kimyasal sızıntı risklerini artırmaktadır. Bölgedeki halkın güvenliği nasıl sağlanacaktır? Bu ihtimaller göz önüne alınmış mıdır?”

Kaynak: Haber Merkezi