Diyarbakır’ın musiki kültürü (8)


Suphi Ezgi, Seyyid Nuh’un teganni tarzının
Azerbaycanlılar gibi, sesinin orta güzellikte,
üslubunun parlak ve azametli olduğunu ifade
ederek, tahir ve şehnaz makamlarındaki besteleri
ile hümayun makamındaki semâisinin notalarını
vermektedir. Harun Korkmaz, Musiki’ninDiyarbekri
adlı kitabında Seyyid Nuh’a ait yedi
eserin notasını vermektedir. Seyyid Nuh’un
din dışı olarak nitelendirilen şehnaz murabba
bestesinin sözlerinin tasavvufî bir anlam taşıdığı
ifade edilmektedir.
Sultan III. Ahmed devri mutasavvıf
şair ve hattatlarından Fasih Dede, Seyyid
Nuh’a gönderdiği bir muhabbetnamede ona
uzunca övgüler yazmış ve musiki dünyasının
Fisagoras’ı olduğunu ifade etmiştir. SadeddinNüzhet
Ergun, Seyyid Nuh’un divan şairlerinin
münacaat, nat, gazel, murabba, rubai
ve şarkılarına mahdut bir takım dini ve ekseriyetle
lâdini besteler vücuda getirdiğini ifade
etmektedir.
Şehlâ Mustafa Çelebi, Sultan III.
Ahmed Han zamanında yaşamıştır. Zümre-i
esnâf-ı mücellidindendir (mesleği ciltçiliktir).
Mûsikî eğitimini ilmi Osmanlı Döneminde
Diyarbakır’da musiki kültürü ve musikişinaslar
1921 elhanüstadlarından birebir tahsil etmiştir.
Şarkı formu konusunda da meşhur olmuştur.
Sesi ahenkli ve latif, lehçesi acemane ve nazik
idi. Musiki konusunda Diyarbakır’daki bilgi
sahibi üstadlar ile aynı derecede idi. İsfahan
makamında ve Darbeyn usulünde murabbaı
vardır: Feryâd ederim zülf-i siyahkârın elinden/
Alsam seni ol düşman-ı gaddârın elinden/ Bu
hâl-i perişanıma bir kez nazar eyle/ Mecnûnsıfat
oldum ben o dildârın elinden.
Bunların dışında 10 kadar daha
bestesi mevcuttur. Bunlar herkesin beğendiği
eserlerdir. Ali Emiri Efendi, Şehlâ Mustafa
Çelebi ile ilgili şu bilgiyi vermektedir: “…
Hânendegân (icrâcı, okuyucu), mücellid (ciltçi)
Şehlâ Mustafa Çelebi-i Âmidî, makam-ı Isfahan’da,
usûlüdarbeyndecenâb-ı Nâbî’nin şu
eser-i dilârâsını (gönül süsleyen, avutan) bir
terâneyi ruh-bahşâ ile okumuş.” Rindân-ı harâbât
ile çok sohbeti vardır.
Şeyh-zâde Ahmed Efendi, doğum ve
ölüm yeri Diyarbakır’dır. Sultan IV. Mehmed
Han zamanında meşhur olmuştur. Zümre-i
meşâyih-i Nakşibendiyedendir. ŞeyhzâdeAhmed
Efendi, Diyarbakırlı olup Nakşibendi şeyhlerindendir.
Şeyh İsmail Çelebi’nin oğludur.
Şarkı ilminin üstadlarından istifade ederek
kendisi de bu hususta üstad olmuştur. Sesi,
tatlı ve latîf, lehçesi nazik idi. Bestekârdır.
Diğer ilimlerde de bilgi sahibi idi. Evc makamında
ve Devr-i revân usulünde bir murabbaı
vardır. Ayrıca Nişâbur makamında ve Devr-i
kebir usulünde de murabbaı mevcuttur. Bunlardan
başka bir miktar ilm-i edvâr kaidelerine
uygun eserleri vardır.