Empati

Yol güzergâhım üzerinde bir yer var ve her gün bu kötü manzara ile karşılaşmak zorunda kalıyorum malesef ki. Bir metre karelik demirden bir kafes ve içerisinde onlarca tavuk.  Evet evet, abartmıyorum. Onlarca tavuk. Tıkış tıkış. Öylece bekliyorlar sabahtan akşama... İster kış olsun ister yaz, ister kar kıyamet ister çöl sıcağı... O halde alıcılarını bekliyorlar akşama dek. Daha doğrusu; cellatlarını...

 

Geçen gün yanaştım satıcıya, merhaba dedim. 70'li yaşlarda beli bükülmüş bir amca. Bıyıkları sararmış tütünden.  Bir iki şey sordum sonra muhabbet oluşuverdi zaten. Suriye'den geldiğini öğrendim. Kobanê dolaylarında küçük bir köyde yaşıyormuş. Türkçesi pek yoktu.  Kürtçe konuşmayı tercih ettim. Daha bir samimiyetime inandı. Döktü içini.

 

Işıd zulmünden bahsetti. Yaşadıklarından.. Şahit olduklarından.. Anlatırken gözleri dolu doluydu, boğazı düğümlü.

 

- "Hapsettiler bizi kızım, günlerce kuru ekmek yedik farelerle birlikte. Kadınlarımızın çoğunu aldılar, hiç birinden haber alamadık sonra. Erkeklerimizin de bazılarını götürüp boyunlarını vurdular. Öldürdüler, acımadılar...

 

Daracık odalarda tutuyorlardı bizi. Onlarca kişi çoluk çocuk bir odada... Aç perişan haldeydik günlerce. Umudumuz yoktu hiç, sıramızı bekliyorduk.  Ölüm sıramızı... Her dakikamız bu korkuyla geçiyordu. Her an kapı açılıp da birini alıp götürecekler... Bunun ne demek olduğunu bilemezsin. Her an, her saniye ölmektir bunun adı…

 

Esirdik işte kızım.. Zalimlerin elinde mazlum birer köle... Hayatımızın zerre kadar önemi yoktu onlar için. Umutsuzluğumuzun, mutsuzluğumuzun zerre kadar önemi yoktu. Can taşıyorduk oysaki biz ama onların gözünde eşya gibiydik, bir eski çul gibiydik gözlerinde…"

 

- "Yani tıpkı şu tavuklar gibiydiniz amcacım.. ?! Şu tavukların yaşadıklarıyla aynı şeyleri yaşamışsınız. Hele bi bak şunlara.. hele bi düşün.. Işıd'in size yaşattıklarını ve şu tavuklara senin yaşattıklarını... bi düşün hele."

 

Önce bi durakladı amca. Tabakasını çıkardı, bir tütün sardı. Sonra bakakaldı sattığı tavuklara...

 

- "Ne yani, şimdi ben de şu tavukların mı Işıd'iyim..!?