Sadistliğin Sonu Vahşet

     SADİSTLİĞİN SONU VAHŞET

   Doğadaki bütün canlıların bir yapısı bulunmaktadır. Türleri, cinsleri bağlı oldukları yaşam koşulları, canlıların yapısını olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir. Her canlı yaşamını ideme ettirebilmesi için su, toprak, hava ve besin gibi gereksinimlere ihtiyaç duyar. Bu unsurlar olmadığı süre içinde canlıların hayatta kalması çok zordur.

     Peki canlılar hayatta kalmaları için mücadele verirken vahşi mi olmaları gerekiyor diye bir soru sorsak kendimize. Evet hayatta kalmaları için gerekirse vahşi olabiliyor. Bu kategoriye de genelde hayvanlar grubu girer. Ama, insanlar da hayat mücadelesinde, hayvanlar gibi vahşi olmak zorunda değil. Tabi ki ölümle burun buruna gelmedikleri sürece.

     Çevremizde yine bombalar patlamakta, insanlar vahşice öldürülmektedir. Her patlayan bomba pek çok insanı aramızdan almaktadır. Her katilin öldürdüğü kişi, yine acımasızca hayatına son verilip bu dünyadan göçüp gitmektedir. İnsanlık sadistliğe doğru mu gidiyor diye düşünmek gerekiyor. Acımasızca kötülük düşünen ve acımasızca kötülük yapan kişiler, sadist olma özelliğine sahip olmaktadır. Sadistlik insan yaşamında olmaması gerek bir özelliktir. Bu özelliğe sahip olan kişiler hayvanlaşır ve tehlikeli bir durum alır.

     Etrafımızda çok kötü olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Bazen yakınımızda dahi, bu olaylarla karşılaşıyoruz ve Allah bizleri korudu diyoruz.

     Bu kadar sadistleşmenin ne anlamı var doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum.  Her gün şehit vermek, vatandaşlarımızın teröre kurban gitmesi, kadınlarımızın acımasız eşler tarafından öldürülmesi, bize derinden acı veriyor. Bu hayatların sonlanması bu kadar da vahşice olmaması gerekir.    

     Hayata bakış açısı kişilerin yetişme koşulları ile orantılı olduğundan, bu vahşeti yaşatan kişi ve ya kişilerin, acaba insanlığa bu kadar kötü vahşeti yaşatacak ne yaşamış da bu kişiler bu hale gelmiş olabilir?

     Bir insan bir canlının hayatını nasıl alabilir aklım almıyor. Daha doğrusu bu durumu düşünmek işime gelmiyor. Çünkü bu durum bir vahşetin acı hikayesidir. Her insan bir şeyler yaşar ama bunun sonu bu kadar kötü olmamalıdır. Devletimizin bu konudaki çalışmaları kişilerin psikolojik yapılarını da göz önünde bulundurarak hareket ettiğini hepimiz biliyoruz. Açılan pek çok psikolojik terapi merkezleri bir nebze de olsa bu duruma çözüm olabilecek düzeyde.

     Bir insan hayatta benimsediklerinin iyi yönlerini elde etmeye çalışarak mutlu olabilir. Bu huzur, sağlık, para, mülkiyet ve benzeri durumları istemesi ve bunları doğru bir şekilde elde edebilmesi, kişilerin hayat akışı içinde yanlış yapmamasını sağlar.

     Sadist bir toplumun yetişmemesi için, devlet ve halk bir bütün olmalı bir arada dengeli yaşamalıdır.