Amedspor ve Diyarbekirspor’un stadyum krizi
Diyarbakır’da sezon öncesi demek kendini hep bir kaos ortamında bulman demek. Ya takım dağılır, ya yeni yönetim arayışları başlar, ekonomik sıkıntılar zaten her sezonun sorunudur. Diğer takımlar sezon hazırlıklarına başlarken bizim takımların yönetimleri tüm mesaisini sorun çözmek için harcar.
Fakat bu defa harcanan mesai farklı. Sezon öncesi yaşanan kulüp krizleri bu sene yaşanmazken, bu defa da kulüplerimiz stadyum ve tesis kriziyle karşı karşıya. Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün takımlarımızdan stadyum kirası için astronomik ücretler istemesi, bunun yanında Diyarbekirspor’un antrenman yapacak tesisi bile olmaması Diyarbakır’ın sporda ne durumda olduğunun apaçık göstergesi durumunda.
Konuyu biraz daha açarak rakamlarla örneklendireyim; Gençlik Spor İl Müdürlüğü ile kulüplerimizin stadyum krizinden sonra Amedspor kulüp başkanı Selahattin Yıldırım ile görüştüm. Stadyumlardaki reklam tabelaları ve kantin işletmelerinden daha çok stadyum kiralarının inanılmaz rakamlara ulaştığını iletti. Geçen sene KDV ve diğer vergiler dâhil 800 bin küsür verilen stadyum kirasının bu sene vergilerle 1 milyon TL’nin üzerinde olacağını ifade etti ki bunu bir 2. Lig kulübünün bu ekonomik şartlarda karşılaması mümkün değil. Bir de çim bakım masrafı var ki eğer bu kulüplerimize bırakılmazsa ekstra 1 milyon 500 bin TL’lik bir maliyet çıkacak ki bunu da Amedspor ve Diyarbekirspor’un ortak ödemesi gerekecek. Ayrıca kantin işletmecilerinin stadyumda usulüne uygun satış yapmadığını bardak su ve bozuk para üstü kullanımının yaygın olduğunu ve bunun bize ciddi zararlar verdiğini de ekledi. Tabii taraftarında bu konu üzerinde çıkarması gereken dersler olduğunu vurgulayalım. Gelelim otopark’a. Otoparkla ilgili basına yansıdığı şekilde bir sorun yokmuş. 3 bin kişilk otopark maç günleri açık olacakmış. Bununla ilgili yönlendirici tabelalar da bu sene stadyum çevresine ekleneceğini söyledi başkan.
Peki diğer illerde uygulamalar nasıl, yani her takım bu yüksek kiraları Gençlik Spor İl Müdürlüklerine ödüyor mu? İşte çifte standartlık da burada başlıyor aslında. Diğer illerde de stadyum kiralarının ödendiğini fakat bu kiraları belediyelerin karşıladığını Diyarbakır’da bu uygulamanın olmadığını burada da çifte standartlık yapıldığını vurguladı Sayın Yıldırım. Yani anlayacağınız sporun gelişmemesi için her türlü zorluk karşılarına çıkarılmış.
Sorun çözülür mü? Gençlik Spor yaptığı açıklamada herhangi bir adım atmayacağını iletti. Kulüpler burada ne gibi adımlar atacak bekleyip göreceğiz. Fakat şehrimizi temsil eden kulüplere her türlü kolaylığın sağlanması her kurumun görevidir. Burada yetkili her kim varsa bu ücretlerin bir 2.lig takımının altından kalkacağı ücretler olmadığını, verilen 1 milyonluk ücretin bu şehrin amatör branşlarına, tekerlekli basketbol takımlarına, kadın futbol takımlarına, altyapı, tesis çalışmalarına aktarılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.
Gelelim başka bir konuya; aslında bu konuyu daha çok önemsiyorum. Futbol federasyonu geçenlerde bir açıklama yayınladı ve 2. Ve 3. Lig kulüplerine deplasman giderleri için 50 bin TL destek verileceğini açıkladı. Sayın başkana bu konuyu da sordum. Bu ekonomik şartlarda deplasman giderlerinizi nasıl karşılayacaksınız bir deplasmana gitmek bir kulübe ne kadar mal olur diye. Burada da inanılmaz rakamlar karşımıza çıkıyor. 30 kişilik bir kafilenin deplasman için uçak, otel, otobüs giderlerinin yaklaşık 220 bin TL olduğunu, bunun da yılda 4 – 4 buçuk milyon TL tuttuğunu, iç sahada da görevli personeller, özel güvenlik görevlileri, görevli polislerin kumanyası gibi giderlerin 100 bin TL olduğunu söyledi ki bu da 1 sezonda ortalama 38-40 maç yaptığında sadece maç yapmak için yaklaşık 6 milyon TL’lik bir masrafın ortaya çıktığını gösteriyor.
Yani bir kulüp düşünün hiçbir geliri yok. 1 TL’den maç bileti satıyor. Sattığı biletler iç sahadaki bir maçın maliyetini bile karşılamıyor. Sadece deplasmana gitmek ve iç sahadaki maçına çıkmak için 6 milyon TL’ye ihtiyacı var. Tabii bir de o iç saha maçına çıkmak için 1 milyon TL’nin üzerinde stat kirası ödemek zorunda.
İşte kulüplerimiz bu ekonomik ortamda ayakta durmaya çalışıyor. Ne kadar durabilir orası muamma. En başta söyledim ya diğer rakiplerimiz kurumlardan her türlü desteği alırken bizim kulüpler her sezon öncesi bir kaos çözmeyle mesaisini harcıyor diye. Burada kimse ayrıcalık istemiyor sadece yapılan çifte standartlığı kabul etmiyor. Umarım bir orta yol bulunur ve kulüplerimizin sırtındaki bu maddi yük alınır.