Orta Asya Cumhuriyetlerine yaptığım seyahatlerde, kooperatifçi kimliğim de önemli rol oynuyordu Bu nedenle komünist sistemin oluşturduğu tarımsal kooperatiflere de götürüyorlardı.

Kazakistan’da ziyaret ettiğim sovhozlardan birisi de “CasÖrken” adını taşıyordu. Kelime anlamıyla “Gençlik” demek olan bu sovhozun başkanlığını OrunbekTilubayev yapıyordu. Beni karşıladığı zaman yanında çeşitli seksiyonların başında olan Bn.CerkınayDestanova, Şakir Hamit, ŞebdenTilimuratoğlu ve Pazar Kilibayevadlı kişiler de vardı. Bunlardan Şakir Hamit Kürt’tü. Zira bu Sovhoz’da Kürtler de yaşıyorlardı. CasÖrken Sovhozu, 1929 Yılında, iki kolhozun birleşmesiyle kurulmuştu. Sovhozda 9000 koyun, 5500 sığır, 160 at ve 2000 Hektar sulanabilir arazi vardı. Yakındaki Talas nehrinden, gerekli suyu çekebiliyorlardı. 1957 yılında itibaren meyvacılığa da önem vermişler; ürettikleri meyvaların muhafazası için bir de 1000 Tonluk soğuk hava deposu yapılmıştı. Sovhoz’da Kazak, Rus, Kürt, Koreli, Belorus, Çin ve Ahıskalılardan müteşekkil, 4200 kişi yaşıyordu. 73 okul, 2 kreş, 2 hastane, hamam, lokal vardı. Üretilen meyvalardan şarap, reçel ve marmelat yapılıp satılıyordu. Şarap fabrikasının müdürü KenciKurmankulov, ürettikleri şarabı içen hamile bir kadının rahat doğum yaptığını söylemişti!...

Şarap satılan mağazada çalışan Kürt asıllı bir tezgahtar, güzel Türkçesiyle, “evimize gel, Kürtler’in nasıl yaşadıklarını gör” demişti. Sovhoz’un kültür evini de ziyaret etmiş, çalışmaları görmüştük. Burada Kürtler’in “Sinemi” adlı halk oyunları topluluğu bize, özel bir gösteri yapmıştı. Grubun başındaki Ayvaz Şamilov, oyuncular arasında iki de Türk olduğunu söylemişti.

Tüm Sovyetler Birliği’nde Ahıska Türkleri, kısaca Türk olarak tanımlanıyorlardı. İlginçtir, Kürt olduğu söylenen gençlerin hepsi de iyi Türkçe konuşuyorlardı. Koreograf görevini yapan kişi, on çocuk babası olan KenesbayTilmenbetov’du. Sovhoz’da“Yeni Yol” adlı Kürtçe bir gazete de yayımlanıyordu. Sovhoz’dan ayrılırken de “dost başa, düşman ayağa bakar” diyen Sovhoz Başkanı bana bir Kazak başlığı giydirmişti.

Daha sonra ResulhanTerlikbayev’in evinde sofraya oturmuştuk. Sofraya kımızla birlikte, bir koyun kellesi gelmiş ve ben de gerekeni yapmıştım. Zira usule göre ben, önce kendim bir parça et yedikten sonra, sofradaki bir-iki yaşlıya da ikram edip, kelleyi yanımdaki şahsın önüne koymuştum.

 Sofrada Sovhoz’daki Ahıska Türkleri’ndenUlpanTupanov da bulunuyordu. O arada Sovhoz’un “Şuğla” adlı Kazakça ve Rusça yayımlanan gazetelerini de görmüştüm.

Kürt Sovhozunda giydirdikleri kıyafetle