Özgür sulara…
Son dönemde çevremde birbirlerinin başarılarını engelleme davranışlarıyla karşılaşmaya başladım. Bu davranışları görünce yengeç avı hikâyesi aklıma geldi. Norveç’te açık denizlerde yengeç avcılığı yapan balıkçılar, kafese yemi yerleştirdikten sonra ilk yengecin, arkasından da ikinci yengecin kafese girmesini bekliyor. İkinci yengeç kafese girdikten sonra, kapağını kapatmaya ihtiyaç duymadan kafesi suya bırakıp ve gönül rahatlığı ile evlerinin yolunu tutuyorlar.
Biliyorlar ki yengeçler yemi yedikten sonra bile kafesten dışarı çıkamayacaklardı. Düşündükleri gibi de oluyor, kafesin kapağı açık olmasına rağmen hiçbiri dışarı çıkmıyor hatta yem bittikten sonra bile aralarına yenileri katılıyor ve hepsi kafeste öylece bekliyor. Peki, ama yengeçler kapağı açık kafesten niye dışarı çıkmıyorlar?
Bu yengeçlerin özelliği, içlerinden biri dışarı çıkmaya çalışsa bile diğerlerinin onu engellemeleridir de ondan. Kaçmak, kurtulmak isteyen yengeci her defasında kafese doğru çekerler. Dışarı çıkmaya çalışan olursa, diğerleri onun kıskaçlarını koparır, gerekirse öldürür. Böylece yengeçler bir süre sonra çoğunluğun baskısı ile kafeste kalırlar ve bu sonuçta hepsinin sonu olur, çünkü balıkçılar tarafından toplanıp yenilirler.
İşte, girişte de belirttiğim gibi çevreme baktığımda farklı alanlarda, o kadar çok ‘yengeç kafesi’ ve içinde onlarca çırpınan insan görüyorum. Kimileri şanslı, kendilerini baskılardan kurtarıp kafes dışına çıkabiliyor ve yepyeni bir hayata başlıyor. Bazıları o kadar şanslı değil, zihinlerinde yarattıkları yanılsamalar nedeniyle kafesin kapağının açık olduğunu bile göremiyorlar ve kaderlerine razı olup, diğer insanların baskısı altında eziliyor, onlara yem oluyorlar.
Kafesteki insanların engelleme yöntemleri de kafeste bulunan yengeçlerin yöntemleriyle benzerlik gösteriyor; baskı altına almak, alay etmek, iftira etmek, hakkında dedikodu yapmak, kıskançlık, küçümsemek, psikolojik taciz ve benzer her türlü olumsuz davranışlar.
Çevrenize bir bakın, etrafınızda sizi baskı altında tutan insanlar varsa bir an önce kendinizi onların bulunduğu ortamlardan kurtarın. Size destek yerine köstek olan bu insanları hayatınızdan çıkarın. Kafeste kalıp öyle ya da böyle birine yem olmaktansa özgür sulara kucak açın.
Zorlu, sancılı, uzun bir süreç olabilir ama emin olun, kurtulmayı başardığınızda buna değer olduğunu göreceksiniz ve yeniden doğmuş gibi hissedeceksiniz. Geride bıraktıklarınız mı? Sakın kurtuluşunuzu alkışlamalarını beklemeyin. Zaten siz onları değil, bırakın onlar sizin nasıl kaçıp, kurtulduğunuzu ve nasıl ayakta kaldığınızı düşünsünler. Hem kim bilir, belki tüm alaycılıklarına rağmen kafeste kalanlara bir gün ilham verir, örnek olursunuz. Sağlık ve sevgiyle…