Berç Türker Keresteciyan
Bilindiği gibi Ermenistan’ı yönetenler, Türk Milletinin başına bela olmuşlardır. Ortaya bir soykırım palavrası atıp, dünyayı da buna inandırma çabası içindedirler. Maalesef birçok ülke de bu yalana kanıp, parlamentolarında soykırımı kabul eden yasa çıkarmışlardır. Hatta kimi ülkeler, soykırım anıtı da dikmişlerdir. Bilindiği gibi, ABD’nin yeni Cumhurbaşkanı da her yıl soykırım sözcüğünü telaffuz ederek, T.C.’nin dostu olmadığını kanıtlamıştır!...
Kafkasya’da küçücük bir ülke, bir yanında Türkiye, öte yanında Azerbaycan Cumhuriyetleri…Minik Ermenistan, bu iki dev ülke ile başa çıkamayacağını anlayamayacak kadar, aptal insanlarla mı yönetiliyor?...
Kuşkusuz onlar da bu gerçeği biliyorlar ama; emperyalist ülkelerin dolduruşuna gelerek, zaman zaman densizlik yapıyorlar, ama her defasında da başlarını, duvara vuruyorlar!...
***
Millet-i Sadıka denilen Ermeniler, Osmanlı döneminde çok önemli görevlerde bulundular. Diyarbakır’da dahil, ülkemizin hemen her yerinde, öteki vatandaşlar gibi, eşit ve rahat bir ortamda yaşıyorlardı. Ama Osmanlı Devletinin çöküşü aşamasında, ülkemizi işgale yeltenen Fransa, İtalya, İngiltere ve Yunanistan gibi ülkelerin askeri birliklerinin yanında yer alarak, ihanet etmişlerdir. Tabii bu ihanetin cezasını da önemli ölçüde çekmişler; işgalci düşmanlarla birlikte de Anadolu’yu terketmişlerdir.
Bilindiği gibi Ülkemizin hemen her kentinde Ermeni kilisesi vardı ve burada ibadetlerini yapıyorlardı. Kuşkusuz, ülkesine ihanet etmeyen Ermeniler de vardır. Onlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsurları olarak, varlıklarını sürdürmüşlerdir. Nitekim bugün yoğun olarak İstanbul’da yaşamakta olan Ermeni yurttaşlarımız arasından sinema ve müzik sanatçıları, ressamlar, şairler, yazarlar, gazeteciler, iş adamları, fabrikatörler ve milletvekilleri çıkmaktadır.
***
Sözün burasında, Berç Türker Keresteciyan’ı hatırlatmak isterim…
Önce lütfen, ünlü tarihçimiz Cemal Kutay’ın “Sohbetler” Dergisinin 1969 Mayıs ayında çıkan 6. Sayısının 41. Sayfasında yayımlanan şu yazısını okuyunuz: “…Mustafa Kemal’e Karadeniz yolculuğunda dikkatli olmasını tavsiye eden Keresteciyan Efendi, Osmanlı Bankası Müdürü ve Kızılay Reisi idi. Mükemmel bir Osmanlı vatandaşı, sadece dini İslâm olmayan Türk’tü. Millî Mücadelede, Ankara’yı temsil eden M.M.Grubunun maddi ihtiyaçlarını o temin ederdi. Tevhid-i Efkâr gazetesi sahibi Velid Ebüzziya ile, üzerinde pamuk, tentürdiyot, sargı bezi gibi sıhhi malzeme bulunan takalarla, Anadolu’nun ekmekten daha fazla ihtiyacı olan top kamalarını, mitralyöz mekanizmalarını kaçıran bu vatansever şahsiyettir. Fransız işgal kuvvetlerinin ihtiyaç fazlası olarak sattığı askeri malzemeyi cebinden para vererek, inandığı kimselere aldırıp, M.M. Grubuna teslim ve Ankara’ya gönderen Berç Türker, Mustafa Kemal’e, İngilizler’in vapuru batırmaları ihtimali olduğunu bildirmiş, kıyıyı takip etmelerini tavsiye etmişti. Nitekim Bandırma vapuru, 16 Mayıs 1919 sabahı Boğaz’dan çıkarken, İngiliz savaş gemileri tarafından kontrol edilmiş, direğinde Ordu Komutanlığı forsu ile işgal altındaki İstanbul’dan ayrılmıştı…”
Berç Keresteciyan, millî mücadelenin en kritik safhasında, Atatürk’e şunu demiştir: “Paşam, Osmanlı Bankasının kasaları emrinizdedir…”
Zaferden sonra Atatürk ona Türker soyadını vermiş ve milletvekili seçilerek, TBMM’ne girmesini sağlamıştır. 1935-1946 yılları arasında Afyonkarahisar Milletvekili olanBerç Türker hayatta olsaydı, bugün Mecliste milletvekili olarak görev yaparken, Ermeni katliamından falan söz ederek, T.C.’ne adeta rest çekmeye çalışan Garo Paylan adlı gafil milletvekiline ne derdi acaba?...Üzülmemek elde değil. Bir yanda O dönemde gerçeği bilen ve Genel Müdürü olduğu banka kasasını Atatürk’ün emrine vermeye hazır olan Ermeni Berç Keresteciyen, bir yanda kulaktan dolma hikayelerle büyüyüp, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetini saçma sapan iddia ile dünya kamuoyunda güç duruma düşünmeye çalışan Ermeni Garo Paylan!...