Güneydoğu’da toplumsal cinsiyet düzeni-14

 Doğurganlık: Kadınların Statü Garantisi

Cinsiyet rolleri farklılaşmasının ve cinsler arası

eşit olmayan ilişkilerinin temel bir gerekçesi doğumun

kadının bedeninde gerçeklemesi gerçeğidir.

Bu nedenle, kadının statüsünü ve doğurganlığını

birbirinden bağımsız olarak düşünmek olanaksızdır.

Erkek egemen normların geçerli olduğu toplumlarda,

kadınların toplumda var olma nedenleri doğurma

kapasitelilerine indirgenmiştir (Özbay 1995:160).

Çalışmanın konusu olan bölgede çocuk doğurmak,

gebeliği önleme ve kürtajla ilgili egemen

anlayış, kadınların doğurganlığını, bedenini ve

cinselliğini kontrol etmesi noktasında engelleyici

mekanizmalar olarak değerlendirilebilir.

Fakat bu anlayışın da parçası olduğu genel

sosyolojik ortam göz önüne alındığında; bölgede

çocuk doğurmak, çok çocuk doğurmak ve özellikle

erkek çocuk doğurmanın belirgin bir şekilde kadının

yararına olduğu anlaşılmaktadır. Aslında dünyaya

çocuk getirmek, yalnızca bölgede değil bütün Türkiye’de

hem erkeklerin hem de kadınların birincil

kaygılarını oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. Annelik,

kadınları en fazla güçlendiren deneyimlerden

biridir; çünkü kendilerini var edebilecekleri meşru

bir alan açar.