Güneydoğu’da toplumsal cinsiyet düzeni-16
Bölgedeki, doğurganlık/erkek çocuğu doğurganlığını
destekleyen, teşvik eden kültürel normlara
bakıldığında; bunların bölgenin sosyal, siyasal ve
ekonomik yapısı bağlamında anlamlı olduğu ve
bu uygulamaların bölgenin toplumsal yapısına uygunluğu
ölçüsünde etkili olduğu ileri sürülebilir.
Daha önce de belirtildiği gibi, tarımın etkili olduğu,
toprak mülkiyeti ve iletmesinde büyük dengesizliklerin
görüldüğü bölgede, buna paralel olarak
büyük oranda aile iletmeleri egemendir.
Çiftçiliğin yaygın olduğu bölgede; işgücü ihtiyacının
büyük oranda aile tarafından karşılanması
çok çocukluluk isteğini ve dolayısıyla bu yöndeki
eğilimi arttırmaktadır. Diğer taraftan bölgenin -
diğer bölgelerden ayrıcı temel bir özelliği- toplumsal
yapısını belirlemede hala etkin bir konumda olan
aşiret bağı, gerek kurumsal gerekse bireysel düzeyde
davranışların biçimlenmesinde önemli bir yere sahiptir.
Bu anlamda, birçok alanda geleneksel kuralların
geçerli olduğu yörede, kadın, erkek ve
ailenin gücünü, itibarını belirleyen ölçütlerden
birisi de çocuk, özellikle erkek çocuk sayısıdır.
Aşiret içi ve aşiretler arası anlamazlıklarda
önemli bir faktör olarak görülen çocuk sayısı,
siyasi anlamda da daha fazla oy anlamına gelmektedir.
Kaldı ki çocuk özellikle de erkek çocuk
isteyenler sadece erkekler olmadığı gibi, bunu
önemseyenlerin büyük bir kısmı da kadınlardır.
Anneliğe ve doğurganlığa değer veriliyor olmasından
öte, kadınların bu konudaki isteğinin çoğu
zaman bir saplantı hali aldığını gösteriyor. “Çünkü
kadının hayattaki temel işlevi çocuk özellikle
erkek çocuk doğurmaktır” (Delaney 2001:74).
Bölgede, aile içindeki konumunu pekiştirdiği ve
statüsünü yükselttiği için kadınlar da erkek çocuğun
gerekliliği inancındadırlar.