Güneydoğu’da toplumsal cinsiyet düzeni-20

Kadınlar, namuslu olarak kabul edilen davranış

kurallarına uymak zorundadırlar, dolayısıyla rolleri

pasiftir, erkekler ise kadınların bu kurallara uymasını

sağlamak zorundadır, bu nedenle de aktif bir rol

oynamaları gerekir. Sonuçta, “namus” genellikle

hem kadınları hem erkekleri belirli bir biçimde

davranmaya zorunlu kılan bir ey olarak algılanmaktadır.

Namus algısının kadın bedeni üzerinden kavrandığı

durumlarda namus, kadınların gündelik

yaşam pratikleri, eğitim görme, çalıma, evlenme,

bekâretin önemi, sadakat, istediği kişi ile evlenebilme,

sevdiğine kaçma, boşanma gibi konular

üzerinden yürütülen bir söylem içinde dile getirilmekte

ve kadınların ezilmesine neden olmaktadır.

Bunun sonucu olarak kadınlar okula gönderilmemekte,

erken yata evlenmeye zorlanmakta (çoğunlukla

tanımadıkları erkeklerle ve resmi nikah

olmadan), bazen aileler arasındaki anlamazlıkların

çözümünde değişim aracı (berdel) olarak baka bir

aileye verilmekte ve kocalarının ikinci elerini

(kuma) kabul etmek zorunda kalmaktadırlar (Kardam

2005:25). Kadının namusunu korumak, bölge

erkeğinin toplumsal cinsiyetinin de merkezindedir.

Çünkü kadınların bekaretine bekçilik etmesi onu

denetlemesi ve saldırılara karı koruması gerekmektedir.

Başka bir deyişle, erkek olmak, önemli

bir kısmı, ailedeki kadınların bekaretini güvence

altında tutmak olan günlük pratiklerde bulunmaktır