Güzel Ahlak-2

Güzel ahlak, insanoğlunun selim fıtratının gereklerini yerine getirmesi ve dinimizin “münker” olarak vasıflandırdığı kötülük ve çirkinliklerden uzak durmasıyla kök salacaktır. Bu da rubûbiyet ve ubûdiyetin en yalın tezahürü tevhit akidesinin ve insanlar arası ilişkinin vazgeçilmez değeri vahdet ilkesinin gereğini yerine getirmekle gerçekleşecektir. Bu açıdan yüce dinimiz İslam, bize tevhit ile Allah’a kullukta; güzel ahlak ile insani değerlerde buluşmayı öğretmektedir. Hiç şüphesiz hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in temel hedefi de güzel ahlaka sahip bir insan, toplum ve dünya inşa etmektir. Bu meyanda, İslam’ın kurucu değerlerinin ortaya çıktığı Mekke döneminin en büyük özelliği de iman, tevhit, sabır ve fedakârlık ile yoğurulmuş bir ahlak ve karakter inşasıdır. Nitekim Mekke’de Kur’an ile inşa edilen söz konusu ahlaki yapı İslam medeniyetinin temel harcı olmuştur. Bu ruh ile sağlam bir karakter inşa eden Müslümanlar, güzel ahlak ile şekillenecek bir toplum idealini gerçekleştirmek için azami gayret göstermişler ve nihayetinde, yeryüzünde iyilik ve güzelliğin teminatı olan bir medeniyet inşa etmeye muktedir olmuşlardır.