Mevlüt Mergen Diyarbakır düğününü anlatıyor

Öncelikle şunu belirtelim ki, bu şehrin insanı "aile"ye büyük önem verir, "gaile"si olduğunu bile, bile büyük önem verir.

Bir yere kadar kendisi için yaşar, o bir yerden sonra başkalarını da alır yanına hayat mücadelesini verirken, onların yükünü de çekmeyi cana minnet bilir, sorumluluk yüklenmekten çekinmez, çalışır, çırpınır ki bu insanlarla geçecek zaman süresi mutluluk dolu olsun.

Gönüller hoş olsun, varsın kendisi yorulsun, yuvasına akşamları geldiği vakit kendisini karşılayan güler yüzler görsün.

İşte o gülen yüzler eşidir, çocuklarıdır, hâttâ anası ve babasıdır.

Böylesi bir yolculuğun ilk adımıdır evlenmek, yuva kurmak için düğün yapmak.

Herkesin maddi durumu eşit olmaz, kimi zengindir, kimi orta hallidir, kimi ise yoksundur dünya malından, varlığından, ama evliliği düşlemektedir, istemektedir.

Bunu dillendirir ailesine ve çevresine.

Gülerek dillendirir, sevinerek dillendirir ama, bakışlarında ise "çaresizlik" değil de, maddi yoksunluğun verdiği bir mesaj vardır, sanki yardım istemektedir, elimden tutun demeye getirmektedir.

O evlilik isteğini böylece dışa vururken, durumunu gören ve bilenlerin de söyleyeceği bir sözü olduğunu bilir.