Hacı Bayrâm-ı Velî, 1352’de Ankara doğmuş ve 1430 tarihinde vefat etmiş olan, bir Mutasavvıf ve Bayramiyye tarikatının kurucusudur. Asıl adı Numan bin Ahmed, lakabı da "Hacı Bayram"dır.

Ankara’nın Çubuk Çayı üzerindeki Solfasol köyünde doğdu. Osmanlı Padişahı II. Murad verdiği bir fermanla, Hacı Bayrâm-ı Velî' ve talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulmalarını sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethedeceğini babası II. Murad'a bildirdiği rivayet olunmuştur. Yine rivayet olunmuştur ki; Bir gün medreseye birisi gelerek; “İsmim Şüca-i Karamani’dir. Hocam Hamideddin-i Veli’nin selamı var. Sizi Kayseri’ye davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim.” dedi. O da, Hamideddin ismini duyunca; “Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim.” diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri'ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramı'nda buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi ve kendisini talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram Velî,Hocası Şeyh Hâmideddin-i Veli'nin 1412 yılında Aksaray'da vefatından sonra Ankara'ya dönüp, doğduğu köye yerleşir ve orada irşad faaliyetlerine başlar. Bu tarih, Bayramiye tarikâtının da kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
Talebelerini daha çok sanata ve ziraate yönlendiren Hacı Bayram’ın, kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın ederdi. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sıkinî, Göynüklü Uzun Selahaddin, Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Han'ın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır. Padişah İkinci Murad Han, Hacı Bayrâm-ı Velî'yi Edirne'ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, büyük bir saygı göstermiş, Eski Cami'de vaaz verdirmiştir.
Sultan Murad Han, nasihat isteyince Hacı Bayram İmam-ı Azam’ın, talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı şu uzun nasihatı vermişti: “Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Herkese güven ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme devamı sağlar. Bazen de onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran.”
Hacı Bayram-ı Velî, ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak için çalıştı. Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii'ne bitişik olup, ziyarete açıktır. Ayrıca İzmit'te kendi ismini taşıyan bir sokak vardır. Vefatından sonra tarikat, müritleri üzerinden Akşemsettin’e atfedilen “Şemsîyye-î Bayramîyye”, Şeyh Emir Sıkkinî’ye atfedilen (Bayramîyye ) ve Akbıyık Sultan’a atfedilen (Celvetîyye-î Bayramîyye) Tarikatı olmak üzere üç ayrı kola ayrılarak devam etmiştir. Hacı Bayrâm-ı Velî, Yunus Emre gibi Hacı Bektaş-i Veli'den etkilenmiş ve aynı tarz şiirler söylemiştir. Şiirlerinde Bayramî mahlasını kullanmıştır.
Bu arada TRT televizyonu son derece isabetli bir kararla,“Aşkın Yolculuğu: Hacı Bayramı Veli” adlı ve Burak Sevinç, Hüseyin Soysalan, Atakan Yarımdünya, Sinan Albayrak, Sena Çakır, Fırat Topkorur, Kemal Başar ve Hüseyin Baylan gibi sanatçıların rol aldıkları bir, dizi film çekip, TRT-1 kanalında yayınlamıştır.
Hacı Bayram şairdi ve onun ilahi tarzda bestelenmiş çok güzel şiirleri vardı. Bunlardan birisini örnek olarak sunmak isterim:
SEN SENİ BİL SEN SENİ
Bilmek istersen seni / Can içre ara canı
Geç canından bul anı / Sen seni bil sen seni

Kim bildi ef'alini / Ol bildi sıfatını
Anda gördü zatını / Sen seni bil sen seni

Görünen sıfatındır / Anı gören zatındır
Gayri ne hacetindir / Sen seni bil sen seni

Kim ki hayrete vardı / Nura müstağrak oldu
Tevhid-i zatı buldu / Sen seni bil sen seni

Bayram sözünü bildi / Bileni anda buldu
Bulan ol kendi oldu / Sen seni bil sen seni

HACI BAYRAM VELİ MÜZESİ
Sanat ve sanat tarihi ile çok yakından ilgilenen kızım Gönül Öner, annesiyle beni, zaman zaman Başkentteki kimi önemli mekânlara götürür. Geçtiğimiz günlerde bu kez 3 müzeye götürdü. Bunlardan en önemlisi Hacı Bayram Veli Müzesi idi. Hacettepe Mahallesi'nde, Öksüzce Sokak ile Koyungözü Sokak’ın kesişme noktasında, tarihi Hamam arkası semtindeki “Hacı Bayram Veli Müzesi”, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından 11 Ekim 2022’de ücretli olarak ziyaretçilere açıldı. Anadolu’nun en bilinen ve önde gelen mutasavvıflarından Hacı Bayram Veli’yi uluslararası arenada bir rol model olarak tanıtmayı amaçlayan böyle bir müzeye giriş ücretli olmamalıydı. Nitekim Altındağ Belediye Başkanlığı kararıyla, 2023 Haziran ayından itibaren bu Müze ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin de akademik destekleriyle Ankara’nın manevi mimarlarından kabul edilen Hacı Bayram Veli’yi ve fikriyatını günümüze taşıyabilmek için kurulan yapı, iki katlı üç konuttan müteşekkil 500 metre karelik bir alanda yer almaktadır. Kapılar arası bir zaman koridoru oluşturup ziyaretçileri bir zamandan başka bir zamana geçirmek amacıyla; söz konusu geleneksel mimariyi yansıtan üç konut, çalışma aşamasında, titizlikle restore edilip birbirlerine geçişler açılarak birleştirildi.
Hacı Bayram Veli’nin özel koleksiyonunun sergilendiği yedi vitrin, Ahiliği anlatan üç vitrin, derviş çeyizinden müteşekkil iki, toplamda on iki vitrinin tematik olarak yer aldığı müze; birbirinden bağımsız “Ankara Salonu,” “Ahilik Salonu," “Hacı Bayram Veli Salonu” ve “Bayramilik Salonu” olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. “Ankara Salonu” Müzenin ilk salonudur ve ikinci katta yer almaktadır. Ankara’ya özgü Ankara Kedisi, Ankara Keçisi ve Ankara Tavşanı fotoğraflar ve belgelerle tanıtılmaktadır. Salonun ortasında Ankara’nın tarihsel konumunu gösteren Galatya Haritası, yerli ve yabancı seyyahların eserlerinden Ankara’yı tanıtan maddi unsurlar yer alıyor. Burada ziyaretçilere ayrıca dijital tarihi bir Ankara haritası ve eski Ankara fotoğrafları eşlik etmektedir.
“Ahilik Salonu”nda konu, Ahilik fikriyatının temelinde önemli rol oynayan Bacılar ve Ahilerdir. Ahilik; bilgi, belge, minyatür ve fotoğraflarla aktarılmaktadır. Ayrıca dönemin kadın ve erkeklerinin kullandığı gümüş bazı aksesuarlar da sergilenmektedir.
Müzenin asıl kısmı sayılabilecek “Hacı Bayram Salonu” ve “Bayramilik Salonu”nda ise Ankara Etnografya Müzesi'nde günümüze kadar titizlikle muhafaza edilen, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Ankara Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı tarafından bakım, onarım ve yenilemesi yapılan Anadolu erenlerinden Hacı Bayram Veli’ye ait yahut zatına nispet edilen kişisel eşyaları (derviş çeyizi olarak da adlandırılabilir) ve asrına ait hususi koleksiyon; tarikat sancağı, keçeden yapılmış külah, keşkül, sanduka tacı, Bayramî, Eşrefî ve Himmetîye tacları, yamalı hırka, önü açık hırka, gömlek tarzında iki adet yün hırka, derviş asası, mütteka çubuğu ve asır âşıklarının Hacı Bayram Veli’ye ithafen yazdıkları şiirlerin levhalarından oluşan 21 eser de ilk defa ve geçici olarak sergileniyor.
Etkileşimli bir müze örneği olan, maddi ve manevi kültürel unsurlarıyla ziyaret edenlerin etkileşim içerisinde bulunabileceği bir tarzda aktarıldığı “Hacı Bayram Veli Müzesi,” modern bir anlayış ile düzenlenmiş, çağa ayak uyduran bir yapı arz ederken; Türkçe, İngilizce ve Arapça destek verilmesi yönüyle çok dilli müze özelliği de kazanıyor.

Eşim Nurten’le Müzenin önünde