Güneydoğu’da toplumsal cinsiyet düzeni-8
Bölgede, erkeğin belirleyici, kadının ikincil
bir konumda olduğu bir soy ideolojisinin büyük
oranda geçerli olduğu görülmektedir. Akrabalıkların
daha netleştiği aşiretin alt birimlerinde/sülalede,
ailede erkekler ve kadınlar bulunsa da soyun, erkekler
aracılığı ile sürdüğü kabul edilir. Elbette
bu anne tarafından akrabaların yok sayıldığı anlamına
gelmez.
Fakat bölgede aşiret dayanışmasının daha net
olarak ortaya çıktığı kolektif sorumluluk gerektiren
durumlarda (kan gütme, kan bedeli), kadın tarafından
akrabaların herhangi bir sorumlulukları olmazken,
baba yanlı akrabalar yakınlık derecelerine
göre sorumluluğu -en azından ilke olarak- paylaşırlar.
Kadın ve erkek arasında iktidar ilişkisinin
temelini de büyük oranda erkeği merkeze alan bu
soy ideolojisi oluşturmaktadır. Soyun temel belirleyicisi
erkek olduğu için gücün sahibi de erkektir.
Dolayısıyla köyde evin sahibi ve reisi de doğal
olarak erkektir ve evin temsil edilmesi ve yönetimiyle
ilgili kararları da büyük oranda erkek verir.
Ekonomik kaynakların denetimi büyük oranda
evin sahibi ve reisi olan erkeklere aittir. Otoritenin
önemli oranda ya ve cinsiyete göre belirlendiği
bölgede bu anlamda, kadın ve çocuklar erkeklere,
daha genç olan erkekler de yalı erkelere “itaat”
ederler.
Bölgede, özellikle kırsal alanlarda bu otorite
ilişkisi evin idaresinin yanı sıra en çok yapılacak
bazı ilerden önce gerekli olan “izin” durumunda
kendisini gösterir. Bu izin durumu, izin alması
gerekenin ya ve cinsiyet durumlarına göre farklı
şekillerde tezahür eder. Bölgede genç kızların
yakın yerlere bile giderken genelde yanında bir
tanıdık “koruyucu” erkek ile çıkması beklenirken,
evli ve ileri yalardaki kadınların yanlarında mutlaka
bir erkek olmasa da izin almaları gerekir.